medyauzmani.com
Özgeçmiş (CV) nedir? – Özellikler | YerelHaberler – Yerel Haberler

Özgeçmiş (CV) nedir? – Özellikler | YerelHaberler

CV (CV), kişinin yaşamının yazılı bir anlatımıdır. Belge ve fotoğrafların yanı sıra kişinin kendisi hakkında vermek istediği bilgileri içerebilir. Edebî biyografisinde edebiyat, sanat, siyaset, spor vb. Alandan ünlü bir kişi hayatını bir kitap ya da kısa bir makale şeklinde yazar. Otobiyografik öyküler, bir kişinin başkaları tarafından bilinmeyen yönlerini, ünlü olduğu alan dışındaki yaşamını öğrenmeyi, geçmişini en doğru kaynaklardan öğrenmeyi, hakkında bir kez söylenenleri veya bilinenleri aktarmayı, sahadaki başarısını neye borçlu olduğunu ve nasıl kazandığını. Bir kişinin gelecek nesiller tarafından tanınması için bir fırsat yaratır. Başkalarına olumlu örnek olmaları açısından kendi alanlarındaki kişileri özgeçmiş yazmaya yönlendirmek son derece önemlidir.

Birinci şahıs anlatımı daha çok otobiyografik metinlerde kullanılır; Yani sübjektiftir. Ancak gerçekleri yansıtması gerekir. Anılar ve yaşam üzerine kuruludur. Yazarın eklemek istediği belgeler ve resimlerle desteklenebilir.

Bir özgeçmiş genellikle bir özgeçmiş ile karıştırılır; Genellikle birbirinin yerine adlandırılırlar. CV, CV’yi aktararak veya İngilizce olarak son günlerde sıkça kullanıldığı için; Daha çok iş başvurularında kullanılan bir metindir. Otobiyografinin edebi değeri ve değeri yoktur, dilekçe gibi günlük yaşam için işlevsel değeri olan bir yazı biçimidir ve herkes tarafından yazılabilir (öğrenci, işe yeni başlayan biri, iş hayatında olan biri) uzun bir süre, akademik vb. o zamana kadar). Özgeçmiş sayesinde o kişi hakkındaki resmi bilgilere (doğum yeri ve tarihi, devam ettiği okullar, iş tecrübesi, alan bilgisi, bu alandaki yayınları vb.) kısa ve net bir şekilde ulaşabiliyoruz. Özgeçmiş resmi bir metin değildir. Bir türdür ve o kişi hakkında sadece biçimsel bilgiler değil, aynı zamanda onun hayatını belirleyen birçok olay, o olayların yarattığı duygular, farklı deneyimlerin ve kişilerin bıraktığı izler, yani entelektüel ve empresyonist birçok duygu hakkında bilgidir. O kişinin hayatıyla ilgili ayrıntılar.

Otobiyografik hikayeler en çok anılara benzer. Anıdan farkı, otobiyografide genellikle kronolojik bir sıranın olması ve kendini anlatan kişinin hayatını ilk günden itibaren yazmasıdır. Anılarına sıklıkla atıfta bulunan yazar, bunları kişisel bir yaklaşımla canının istediği ve hatırladığı şekilde aktarır. Anı türünde yazılan eserlerde sadece hatırayı anlatan/yazan kişi hakkında değil, onun hakkında anlatılan hatıralar sayesinde diğer kişiler hakkında da bilgi edinilir. Bir dönemin, bir sürecin genel atmosferi, hafızayla, o sürece katılan birçok kişiye aktarılmasıyla aydınlatılır. Dolayısıyla anılar sadece anıları yazan kişiyi değil, çevresindeki birçok insanı da kapsar. Otobiyografisinde yazarın odak noktası kendisi, hayatı ve başından geçen olaylardır.

Hayat hikayesi (otobiyografik) türü ile karıştırılabilecek hayat hikayelerinin farkı, hayat hikayelerinde hayatı anlatılan kişinin o hayatı yazan kişi ile aynı kişi olmasıdır. Yani otobiyografide yazar aynı zamanda metnin anlatıcısı ve başkahramanıdır; Her şey onun bakış açısından ve izlenimlerinden aktarılır; Yani gerçeklik görecelidir. Ancak yazarın gerçeğe sadık kalması beklenir.

Bir yazarın otobiyografisinde gerçeğe sadık kalması beklenemez; Çünkü sübjektiftir. Emin Özdemir, biyografi yazarının bu konuda nasıl hassas bir denge kurduğunu şöyle ifade ediyor:

Bir otobiyografinin değeri büyük ölçüde yazarının samimiyetine, doğruluğuna, doğallığına ve sadeliğine bağlıdır. Bu işlerle ilgilenmeyen, ne olduğunu değil özlediğini, hayalini kurduğunu kendi kendine anlatan bir yazarın biyografisi okuyucuların ilgisini çekmez. Önemli olan içeride kalarak deneyim kazandırmaktır. Bu bakımdan otobiyografisinde “benmerkezcilik” hakimdir. Yazar kendi içine bakar, sürekli hafızasını kontrol eder.

Yazarı hayatından bahsetmeye iten sebep, yaşadıklarını paylaşma ve geçmişini canlandırma arzusu olabileceği gibi, yaşadığı büyük bir değişimi veya mücadeleyi aktarma veya kabul etme arzusu da olabilir. Bu anlamda otobiyografik metinler aynı zamanda yazarın kendisiyle ve çevresindekilerle, hayatıyla ve geçmişiyle içsel hesaplaşmasını da içerir.

İlk otobiyografik metinler antik Yunan döneminde bulunur. MS 400’de Augustine’in İtirafları, 18. yüzyılda Jean-Jacques Rousseau’nun İtirafları, 19. yüzyılda Memories of Chateaubriand from Beyond the Grave ve Benjamin Franklin ile Dostoyevski’nin eserlerini türün gelişiminde önemli örnekler olarak kabul edebiliriz.

Türk edebiyatında otobiyografik metinlere oldukça geç rastlanmaktadır. İlk örneklerden biri olarak Cevdet Kudrit, Hatib Çelebi’nin Mizan el-Hakk adlı eserindeki son söz olan “hatim” kelimesini aktarır. Mealem Nasi Ömer’in Çocukluğu, Yusuf Akkora Ta Nafsi ya da Nigar Hanım’ın Hayat Hikayesi Difter Amalim, Halikarnas Balıkçısı Mavi Sürgün, Aziz Nesin Ondokuzuncu Yüzyılda Böyle Geldi Gitmedi’nin eserleridir. 20. yüzyılda yazılan otobiyografilerden örnekler verilebilir.

| Özgeçmiş türleri ve örnekleri

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın