Canlı ve cansız insan olmayan varlıklara insani özellikler kazandırmaktır. İnsan özelliklerinin başka varlıklara aktarılarak onlara kişilik kazandırılmasına “kişileştirme” (kişileştirme) denir. İnsana ait özelliklerin insan olmayan varlıklara atfedilmesiyle elde edilen metaforik bir anlatım özelliğidir. Bazen, benzetme genellikle kapalı bir metafor şeklinde yapılır.
Her tanıda ayrıca kapalı bir metafor vardır:
Bahar çok iyi gittiği için ağladı.
– Menekşeler külahlarını kaldırırlar.
– Ivy uykusunda uyanıyordu / Eski bir duvarın sıvasında yatıyordu.
Toros Dağları’nın üzerinde, ay bütün gece unu eler.
– Bu çay ağır ağır akıyor, yorgun mu bilmiyorum, / Ay ışığı hasta mı solgun mu bilmiyorum.
– Çekip kürekleri ayışığı uyandırmasın, / Antikacıda asılı bir saat, / Omuzlarında çelik bir şal.
-Yalnız okşanan yüreğime yağmur yağar / Kurşun en tatlı şarkıyı söyler.
– Ne güzel güz bu akşam, / Gece hasretinin vakti.
Açıklayıcı örnek: “Ağlayan, gülen, sevinçten ağlayan rüzgar,
Gönüllere neşe, umut ve iman getirir.”
Rüzgar insan gibi sevinir, sevinçten ağlar, güler, ağlar ve bedenleşme bu şekilde sağlanır. Kişileştirme, kendine benzeyen “insan”dan söz edilmeyip, gülme, ağlama, sevinç, çığlık atma gibi insani özelliklerin “benzer yönleri”nin belirtildiği kapalı bir mecaz şeklinde gerçekleşir. “Rüzgar bir insan gibi ağlıyor, gülüyor ve sevinç çığlıkları atıyordu.” Denirse, hem benzetmenin hem de benzerin (insan) özdeşleştirildiği benzetme biçiminde kişileştirme sağlanır.
Açıklayıcı örnek: “Dağ dumanla kaplı / Gümüş dere durur durmaz akıyor.”
İkinci dizede bir kişinin “ağlama” özelliği bir “akıma” aktarılmakta, akım kişileştirilmekte ve aynı zamanda kapalı bir metafor yapılmaktadır.
Diğer örnekler: “Ben onları öpmeden önce, teller, tül ve duvak yanaklarınızı öpsün.”
(Tel, tül ve duvak bedenlidir).
“Anlaşılan her saat kederi artırıyor / Gönül dağları incinsin.”
(İnsanın kalbi “yaralı” ve “üzgün” dağlara verilir).
“Hafiften yağmur yağmaya başlar / Ondan sonra yeryüzündeki neşeye bakın.”
(Bana yeryüzünde sevinme gücü verildi).
“Günün ortasında renkler değişti / Derin karanlık denizi öptü.”
(Öpücük özelliği soluklaştırıldı.)
“Anadolu’nun Yaylalarında Bulut Dolaşıyor / Bir Uçtan Uca Selam.”
(Buluta selam gönderme avantajı göz önüne alındığında.)
“Aynalar, bana bakma, / İşte kelepçeliyiz.”
(Şair, kendisine baktıklarını söyleyerek “aynaları” kişileştirmiştir.)
“Kuşlar bana uzak diyarlara gittiğini söylüyor.”
(“Kuşlar” kişileştirilmiş olarak konuşur.)
“Okuyucularım, konunun hassasiyeti nedeniyle kalemimin çok dikkatli hareket ettiğini fark ettiler.”
(“Kalem”, bir insan gibi dikkatli, dikkatli davranır.)
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]