medyauzmani.com
Tasavvuf nedir, ne değildir? ” efendim – Yerel Haberler

Tasavvuf nedir, ne değildir? ” efendim

tasavvuf Bununla ilgili tartışmalar sık ​​sık gündeme geliyor. Asr-ı saadette tasavvufun olmadığını, dinde sapkınlık olduğunu, yani sonradan ortaya çıktığını, hatta Budizm, Budizm gibi batıl inançların etkisiyle ortaya çıktığını iddia edenler vardır. Kabala. Tereddütsüz mutasavvıf ve din âlimlerine hakaret edilir.

Peki tasavvufun kaynağı nedir, ne zaman ve nasıl ortaya çıkmıştır?

Öncelikle, batıni ilim ve Lydon ilmi olarak da adlandırılan tasavvufun İslam alimlerinin kaynağını bildirdikleri hadisleri aktaralım:

Din bilgisi ikiye ayrılır: Kardiyak Bilgi ve Dış Bilim. (Khatib, Al-Suyuti)

Elbette Kuran’ın zahiri (açık) ve bâtını (gizli) anlamı vardır. Favoriyi takip et

Şuuraltının ilmi, Cenâb-ı Hakk’ın hikmetinden ve O’nun sırlarının sırlarındandır. Allah dilediği kulunun kalbine bu bilgiyi bırakır. (Minawi, Al-Dailami, Al-Suyuti)

Rabbim bana üç ayrı ilim verdi. Olha’yı kimseye söyleme dedi, çünkü onu benden başka kimse anlayamazdı. İkinci bilgiyi istediğin kişiye aktarabilirsin dedi. Dedi ki: Üçüncü bayrağı bütün milletine iletmelidir.

Bu hadis-i şerifte zikredilen ilimlerden: İkinci ilim Lidon ilimi, üçüncü ilim ise her Müslümanın bilmesi gereken iman, fıkıh ve ahlak ilmidir.

Abdul Ghani Nabulsi dedi ki:

Zahiri bilen İmam Malik, bâtını da nakleder. Dış ilim sahibi bir kimse, ilmi ile amel ederse, Cenâb-ı Hak ona bâtın ilmini de bahşeder.” Ali bin Muhammed Fifa’nın ilim ve hikmet dolu sözlerine şaşıran İmam Ömer Bakini, bu bilgiyi nereden öğrendiğini sormuş ve Bakara Suresi’nde şöyle buyurmuştur: Allah’tan korkun! Ve 282. ayeti okudu: “Allah, kendisinden korkanların bilmediklerini bilir.” Ebu Talib Mekki dedi ki: “Gözün ilmi ile bâtın bilgisi ayrılmaz bir bütündür, çünkü bu beden ile kalbin buluşması gibidir ve bâtın bilgisi, hikmetlilerin kalbinden kalblere akar. ”

İmam Minawi, İmam Gazali hakkında şöyle der: Ahiret bilgisi iki çeşittir: Biri keşiften gelir. Buna ilm-i mukaşefe (ilm-i batın) denir. Bütün ilimler, bu bilgiyi elde etmek için bir zemindir. İkincisi bilimsel tedavidir.

İlminde nasibi olmayanın kâfir kalmasından korkar. Bu bilgiden elde edilebilecek en az şey, ona inanmaktır. Sapkın insanlara bu ezoterik bilgi verilmeyecektir. İçsel bilgi, ancak saf kalplerde meydana gelen bir nurdur. Gizli ilimler vardır. “Bunu ancak marifet sahipleri bilir” hadisi şerif-i şerif, zahiri değil, batıni ilimleri göstermektedir. Bâtınî ilim, yani tasavvuf bilgisi, İslâm’ın emir ve yasaklarını hakkıyla yerine getirmek için gerekli olan sıfat ilmini herkesin öğrenmesi ve ona göre hareket etmesiyle olur. Ve bu ilimden habersiz olanlar, tasavvuf kitaplarını okuduklarında, Evliya’nın sözlerinin sapık olduğunu düşünürler. Anlamadıkları bu dahiyane bilgiye inanmazlar. Abdülkadir Geylani, İbn Arabi, Mevlana Celaleddin, İmam Şarani, İmam Basiri ve Seyyid Ahmed Bedevi gibi büyük mutasavvıfları karalıyorlar. Batıni bilgilere inanmayan, İslam dininin sırlarına da inanmaz. Bu kişiye sapkın denir. (Tun Peygamberlik Bahçesi)

Hazreti İmam Malik şöyle demiştir:

Fıkıh bilmeden tasavvufla uğraşan, dinden ve ateizmden çıkar. Bunun gibi, fıkhı bilip de tasavvufu bilmeyen de sapkın olur. İkisini de bilen gerçeğe ulaşır. (Bahreyn çayırı)

Her sözde bilim gibi tasavvufun da kendi sözde bilimleri vardır. Bunları göz önünde bulundurarak, İslam âlimlerine hakaret etmekten sakınmalıdır.

yazar:Murat Yelgin

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın