"Enter"a basıp içeriğe geçin

Spinoza ve Descartes’a göre olmak «Efendim

Descartes ve Spinoza, Akıl Çağı’nın en ünlü filozofları arasındaydı. Özellikle Descartes’ın yöntemi ve ontolojisi ile dikkatleri üzerine çeken bir filozoftur. Descartes’ın felsefeye katkılarına baktığımızda, onun ruh ve beden konusunu ele aldığından ve şüphe yoluyla tüm bilgilerden şüphe etmeye başladığından ve akılla temellendirmesinin Tanrı’nın varlığıyla ilgili olduğundan söz edebiliriz.
Descartes, çocukluğumuzdan beri aklımızda olan bilgilerin aslında yanlış olma ihtimalini sorgulayarak bu bilgilerin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunmuştur. Ona göre bilginin hakikatine ulaşmak için açık ve seçik olana ulaşmak gerekir. Açık ve seçik bilginin kaynağı akıldır. Descartes, varoluş felsefesinde, iki farklı maddenin, yani beden ve zihnin, varlığı oluşturmak için bir araya gelmesinden bahseder. Akıl ve beden, birbirinin yerine geçemeyen iki temel varlık unsurudur, ancak biri olmadan diğeri anlamsızdır. Varoluş, ruh ve beden sayesinde geldi. Vücuttan gelen bilgiler bizi yanıltabilir. Örneğin uzaktaki bir cisim gözümüze küçük görünür. Duyusal veriler güvenilir olsaydı, uzaktan gördüğümüz minik insanı gerçek boyutunda algılamamız mümkün olmazdı. Ancak akıl, bilginin temel kaynağı olduğu için, varlığı gerçek boyutlarıyla hemen kavrar. Bu durumda insan ruhu düşünebilecek ve bu yönü onun bilgiye ulaşmasını sağlayacaktır.
Akıl bilgiye ulaşmak için önce her şeyden şüphe eder ve bu şüphesini açık ve seçik bilgiye ulaşana kadar sürdürür. Oradaki tüm bilgileri yeniden sorgulayarak gerçeğe ulaşmak kolay değil. Her şeyden önce, insanlar sorunlara gerçek çözümlere ulaşana kadar hızlı hareket etmemeli ve ısrar etmemelidir. Emin olmasalar bile cehaletlerini örtmek için yanlış bilgi vermemeliler. Akıl, yani düşünen ruh bize bilginin en doğru biçimini zaten verecektir.
Descartes ruhu ve bedeni iki farklı özelliği olan iki töz olarak ele alırken, Spinoza ruhu ve bedeni tek bir varlıktaki iki özellik olarak görür. Spinoza’ya göre madde Tanrı’dır ve ruh ve beden bu şekilde var olmuştur. Tanrı doğası gereği vardır. Onun için her şey Allah’tandır. Tanrı doğadır ve evrende içkindir. Evrene içkin olmak, evrene eşdeğer olmak, yani evrenin kendisi olmak demektir. Spinoza, Tanrı ve evrenin içkin olduğunu söylese de Descartes, Tanrı’nın varlıktan daha yüksek bir güç olduğunu savunur. Descartes, her şeyin yaratıcısı olarak Tanrı’ya inanıyor ve evrenin yüce bir tanrısına inanıyor gibi görünüyor.
Descartes ontolojik olarak düalisttir. Onun varlığı ruh ve beden olarak kabul etmesi ve bu ikisinin bir arada olması bir düalitenin varlığına işaret eder. Senoza’nın monistik görüşüne göre beden ve ruh arasında bir denge varken, Descartes ruhu bedene tercih etmiştir.

yazar: Daha erken Para cezası

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

                                                                                                                                                                                                                                   .
istanbul escort deneme bonusu veren siteleruetds masal oku
panel çit tiktok takipçi al Mobil Sohbet güvenlik sistemleri kredi danışmanlığı kaynak makinesi fiyatları özel tenis kursu