medyauzmani.com
Sayad Hamza – hayatı .. kim olduğunun biyografisi .. Sayad Hamza’nın eserleri | YerelHaberler – Yerel Haberler

Sayad Hamza – hayatı .. kim olduğunun biyografisi .. Sayad Hamza’nın eserleri | YerelHaberler

yâd Hamza, Fuad Küprulu’nun yayınladığı bir makale ile bilim dünyasına tanıtıldı. Fuad Köprülü ve onu takip eden bazı araştırmacılara göre; Sayın Hamza XIII. 17. yüzyılda Anadolu’da Selçuklu Devleti döneminde Anadolu’da yaşamış ve tasavvufi dini şiirleriyle Ahmed Fakih’i takip etmiştir. Latif Lameh Çelebi’deki bir anekdota göre Akşehir veya çevresinde yaşadığı tahmin edilmektedir. Metin Akar, Ankara’da Milli Kütüphane’nin bir dergisinde bulunan Ayad Hamza’nın 50 stanza Mersiyesini bilim dünyasına tanıttı.

Akar, bir methide yazdığı bu şiirin sonunda, Ayad Hamza’nın 1348’de Anadolu’da başlayan bir veba salgınından bahsettiğini ve 1348’de kendisinin de hayatta olduğunu, yani on dördüncü olduğunu belirtir. 13. yüzyıla ait olduğunu haklı olarak teyit etmiştir (“Seyyid Hamza I ve II Hakkında Yeni Bilgiler”, Marmara Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türkiyat Araştırmaları Dergisi, İstanbul 1987, s. 1-22). Daha sonra Semih Tezcan da bu görüşe katıldı.

Ayad kelimesinin lügat manasına göre “alçı, kireççi” mi olduğu yoksa başka bir mesleğe mi işaret ettiği tam olarak anlaşılamamıştır. Ancak şayad kelimesinin kökü aynı zamanda “yüksek sesle şarkı söylemek, övmek” anlamlarına da geldiği için bu kelime aynı zamanda “yüksek sesle ayet okumak, hikâye anlatmak” anlamlarına da gelmektedir. Yyâd Hamza’nın Anadolu’da dolaşan ve halka tasavvufi dini şiirler söyleyen gezgin larvalardan biri olduğuna inanılır ve “bayram” olarak anılmış olabilir. Hem genişliğin hem de hecenin bir metreye indirildiği şiirleri vardır.

Şiirlerini de dörtlükler halinde Mesnevi, Kasud ve Gazel nazım şekillerinde yazmıştır. Ayad Lamza’dan din dışı iki ceylanın varlığı ve onun şiirlerini tasavvufi dinî bir düşünceyle yazması, onun tasavvufî dinî yönünün dünyevî bir boyutu olduğunun da delilidir. Şairin Doğu Türkçesinde kendisine uygun bir şiirinin olması da dikkat çekicidir. Şiirlerinin biçim, anlatım ve üslup hareketi bakımından farklılık göstermesi, bazılarının İsa Hamza’ya ait olduğunu şüpheli kılmaktadır. Şiirleri Saadeddin Bolog, Metin Akar ve Necmettin Halil) Nan tarafından yayımlandı.

Sayad Hamza’nın Yusuf ve Zuleiha’sı, Aruz Prosudi’nin “F’alatun fa’ilun” 1529 dörtlüğünden bir Mesnevidir. Konusu itibariyle LASIK sırasına göre Kur’an’daki Yusuf kıssasına dayanan dini bir aşk hikâyesidir. Eseri yazarken tefsirden de yararlanan Ayad Hamza, konuyu kendi duygu ve düşünce dünyası içinde geliştirerek anlatmıştır. Bu dönemlerde Türkçe edebî dil hüviyetini tam olarak kazanamadığından, müstensihlerin hatalarından ve şairin durumundan dolayı eserde birçok anlatım ve benzetme kusurlarına rastlanmıştır.

Şair, dinî bir kimliğe sahip olan eserini, sanatı meclislerde kolayca okunabilecek şekilde sergileme kaygısından uzak, mümkün olduğunca her türlü edebî sanattan, mecaz ve edebî betimlemelerden arındırarak ve kullanılmış olarak yazmıştır. basit dil Züleyha’nın Yusuf’a âşık olduğu Kuran’da açıkça bildirilmesine ve şairin bunu bilmesine rağmen, klasik masoniklerde kesinlikle bulunan Ea aracılığıyla âşık olma fikrini Hz. Züleyha’yı aşktan soğutur. Rüyada Yusuf’a aşık olan Hamza, Mesnevî’nin farklı yerlerine serpiştirdiği “zekâ” başlıklı bölümlerde çeşitli nasihatler verir. Eser, tıpkıbasım ve tercümesi Dehri Dilcin (yyâd Hamza, Yûsuf u Zeliha, İstanbul 1946) tarafından neşredilmiştir.

Destan Sultanı Mahinud Gazneli’nin en ünlü hükümdarı Gazeli Malınıfid arasındaki konuşmayı konu alan bu csnevî, 79 heceden oluşmakta ve aruz PROSODİ “fâilâtün fâilâtün fâilün” ile yazılmıştır. Diğer şiirlerinde olduğu gibi bu küçük Mesnevî’de de dünyanın faniliğini vurgulamaya çalışan Seyyid Hamza, Gazne’nin kudretli hükümdarı Malinud ile zavallı dervişlerin, yani nefsine hakim olmasını bilen evin üstünlüğünü vurgulamıştır. mevcut ve büyük padişahın üzerinde. Al-Mathnawi, Saadeddin Buluch tarafından tıpkıbasım ve çeviri ile yayınlandı.

İlk olarak Amel Çelebeoğlu tarafından bilim dünyasına tanıtılan Ahvâli Kıyamet mesnevisi, daha sonra Cem Dilçin tarafından tıpkıbasım ve senaryo olarak yayımlanmıştır. Âmil Çelebioğlu ve Cem Dilcin, Kelly’yi Yüzyılın Sanatçılarından biri olarak değerlendirdi. Hasip Mazıoğlu, eserin sonunda şairlerin zikredilmesinden yola çıkarak, onun XIV. Yüzyılın eseri olduğunu belirtti. Son olarak eserin üzerinde duran Metin Akar, Hasibi Mazyoğlu’nun düşüncesini desteklemekte ve eseri on dördüncü sırada değerlendirmektedir. Yüzyılda yazıldığı belirtilmektedir. Ayrıca eserin bir nüshasının Milli Kütüphane’de Ayad Hamza adına kayıtlı olduğunu ve eserin kendisine ait olduğunu ifade etmiştir.

Konusunu hadislerden alan eser, “mahşer-na-me” türünde popüler bir dini didaktik mesnevidir. Eserde kıyâmetin nasıl geçeceği, bütün kâinatı dolduran varlıkların ve meleklerin nasıl öleceği ve peygamberlerin, beş halifenin ve Hz. Peygamber’in ümmetine nasıl şefaat edeceği, hangi kavmin cennete ve cehenneme gideceği gruplar halinde sade bir dil ve üslupla anlatılmıştır. 344 kıtadan oluşan eser, Arruz perdesi ile “fâilâtün fâilâtün fâilün” yazılmıştır.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın