medyauzmani.com
Sağlık çalışanları Bağcılar Hastanesi önündeydi: En az asgari ücret kadar zam istiyoruz. – Yerel Haberler

Sağlık çalışanları Bağcılar Hastanesi önündeydi: En az asgari ücret kadar zam istiyoruz.

Bakırköy’deki Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Konfederasyonu (SES), İstanbul’daki Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde terfi anlaşmalarını, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıklamalarını ve memur maaşlarına yapılan yüzde 30 zammı protesto etti. SES Workplace temsilcisi Nasi Bedrock, “Kayıpların bir nebze olsun azaltılması için kamu çalışanları ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret kadar zam yapılması gerekiyor” dedi.

Kamu çalışanları, memurlara yapılan yüzde 30’luk ücret artışına ve bankalarla yapılan terfi anlaşmalarına tepkili olmaya devam ediyor. Bugün SES Bakırköy şubesi Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde yer almakta olup; Maaş artışlarını, terfi anlaşmalarını, TÜİK açıklamalarını, verilmeyen hakları protesto etmek için harekete geçtim. Alkışlar bizi daha da fakirleştirdi. Git chi ma mi yu rose. “Yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş istiyoruz” yazılı pankartın yer aldığı iş yerinde, “Sermayeye değil işçiye bütçe” sloganları atılırken, “Bir maaşla tarladayız” pankartları açıldı. Tek ses tek yürek” ve “büyük haksızlık” taşıyor.

Burada bir konuşma yapan SES Bakırköy Şubesi Eş Başkanı Hatip Şengül yaşadıkları zorlukları şöyle anlattı:

“Bu dev hastaneler yapılırken içindeki ilaçlar ve sağlık çalışanları düşünülmedi: Bugün hastane çıkışındaki ekmekçinin günlük geliri 1.000 lira ama burada acile girince doktor 17 lira kazanıyor. Bağcılar ilçe sağlık ocağına indiğinizde doktor 17 bin liraya çalışıyor. Durum bundan ibaret. Bu gösterişli haberden de anlayacağınız üzere bu devasa binalarda anlatıldığı gibi bir sağlık sistemi yok. Sağlıkta dönüşüm yapılırken bu mega hastaneler inşa edildi, doktorlar ve sağlıkçılar düşünülmedi. Bu betonlar iyileştirmiyor, biz iyileştiriyoruz. Ama sağlık çalışanları düşünülmüyor.

Depresyondaki sağlık çalışanları: Bu noktaya nasıl geldik? Bu bakanlığın sağlıklı dönüşüm politikalarıyla bu hale geldik. Biz sağlık çalışanları bilinçsiz imzalarımız yüzünden daha önce de bahsettiğimiz (TÜİK) alkışlarla destek sendikası olarak yoksullaştırıldık. Bugün TÜİK verileri çıktı, TÜİK için soruyoruz. TÜİK, her pazardan ve her pazardan alışveriş yapar; Bilmiyoruz ama çarşıyı, pazarı biliyoruz. Bugün yoksulluk sınırının altında yaşayan birçok sağlık çalışanı ay sonuna yetişemiyor, bunalıma giriyor, çocuklarını anaokuluna gönderemiyor, çocuklarına yiyecek alamıyor, burada hizmet edemiyor ve bu reklamlar nedeniyle şiddete de uğruyor. Bu emri kabul etmiyoruz.

ALKIS SEN’e (SAĞLIK-SEN) meydan okuyorum, yeniden imzalıyorum: Her gün bir müjdeyle “Sağlıkçıya zam, doktora zam” deniliyor. Doktor 17 bin lira alıyor. takdirinize sunuyorum. Bugün Bakırköy, Bağcılar’da bir evin kirası 8 ile 10 bin lira arasında. Doktor maddi sıkıntısı, yükü ve MHRS nedeniyle burada size hizmet vermeye çalışıyor ama bu MHRS sisteminde gördüğünüz tablo doktorların dünyasında yok. Burada şiddete maruz kalıyoruz. Buradan TÜİK’e ve Alkış-Sen’e (Sağlık-Sen) sesleniyorum. İmzanız geleceğimizi belirliyor. İmzalarınız çocuklarımıza yiyecek alamamamıza, çocuklarımızı anaokuluna gönderemememize, yurtdışına çıkamamamıza neden oluyor. Sen üyeleri için alkışlar alkışlandı. Bıraktım. Hep böyle ağlayacak mıyız, hayır. Savaşacağız. Tarlalara gidiyoruz. Anayasal hakkımızı kullanacağız, mücadele ve dayanışmayla mutlaka kazanacağız.”

Ortak açıklamayı okuyan SES atölyesi temsilcisi Nagy Badrouk, memur maaşlarına zam yapılmasına ilişkin yöntemin demokratik olmadığını söyledi. Badruk dedi ki:

Ölümü göstermek ve MALIA’yı onaylamak tam olarak yapmaya çalıştığı şey: Önce taahhütlü işi uygula, sonra “kaldırdım” diyerek ziyafet çek. Sendikayım diyenleri selamlıyoruz. Gerçek sendikal mücadele içinde olanları “ideolojik fanatizm, uç söz” olarak sınıflandırdı. Bağnazlığı görmek isteyen parti sendikası, kendisine izin verdiği taraftar birliğine bakmalıdır. İş ve ücret mücadelesi ideolojik ve politiktir. Sendikalar çalışma ve ücretler konusunda politik bir yaklaşım sergiliyor. Bu şekilde yaklaşmayanlar alkışlayanlardır. KESK’in tüm illerde TÜİK nezdinde yaptığı açıklamanın ardından, bayramda maaşa yüzde 25 zam yapılıp ardından grup toplantısında 5 puan daha zam yapılması çözüm değil. Sorunlarımız için aynı zamanda teatral sahneyi de ortaya koyuyor. Ölümü göstermek ve sıtmayı maskelemek tam olarak budur. Ölmek ya da sıtmaya yakalanmak istemiyoruz. Hayırseverlik için değil, insanca yaşamak için yoksulluk sınırının üzerinde temel ücret talep etmeye devam edeceğiz. Üyelerimiz zorlama için değil kararlı mücadele için yanımızdalar. Biz vazgeçmeyiz. Çünkü; İş sözleşmesi feshedilmemiştir. Neredeyse tüm yeni çalışanlar, sözleşmeli çalışma sistemi kapsamında kamu sektörüne alınacak.

Ülkede her 5 kişiden 1’i açlık sınırının altında bir gelirle geçinmek istiyor: Bugün öyle bir noktaya geldik ki, ülkede her 5 kişiden 1’i açlık sınırının altında gelirle geçinmeye çalışıyor. 20 yıl önce asgari ücretin iki katından fazla olan kamu çalışanları için en düşük ücret, bugün geldiğimiz noktada asgari ücretin altına düştü. Asgari ücretin 3 katını aşan kamu sektörü çalışanlarının ortalama maaşı bugün asgari ücretin sadece 500 TL üzerinde. Kamu sektörü çalışanları için bir yıl önce yoksulluk sınırının sadece yarısı olan en düşük maaş şimdi yoksulluk sınırının üçte birine düştü. 2022 Ocak’ta 4 bin 253 TL, Temmuz’da 5 bin 500 TL olan net asgari ücret bugün 8 bin 506 TL. Öte yandan, 2022 Ocak ayı itibarıyla eş ve çocuk yardımı ile 6 bin 430 TL olan genel işçi asgari ücreti, Aralık 2022 itibarıyla 9 bin 50 TL’de kaldı. ücret hem fiili enflasyonun hem de açlık sınırının altına düştü. 6,5 milyon işçi ve emeklinin maaşlarına yapılan zam ise sadece yüzde 41’de kaldı.

CI’lerin şov için olduğu alay edildi, bir kez daha, hükümet son sözü söyledi: Bunun dışında memur maaşları iki yılda bir toplu sözleşme ile belirlenmektedir. Bu toplantılara 3 kıta federasyonu katılıyor. Federasyon Günü’nde izin verdikleri zam oranlarını konfederasyonların görüşü alınmadan ilan etmek toplu iş sözleşmesinin mantığına bile aykırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin onayladığı yüzde 30’luk zamla ilgili yasal düzenleme ile şov için yapılan TİS anlaşmalarının yapıldığı ve son sözün hükümette olduğu ortaya çıktı. Ayrıca bu ek artış, Temmuz ayı enflasyon farkı hesaplanırken dikkate alınacaktır. Yani Temmuz ayında açıklanacak 6 aylık enflasyon oranı yüzde 30’un altında kalırsa aradaki enflasyon farkı ödenmeyecek.”

“Kamu güvenliği alanındaki çalışmalar mutlaka çalışanlarla yapılmalıdır”

Nagy Badruk iddialarını şöyle kaydetti:

Öncelikle kayıpların bir nebze olsun azaltılması için kamu sektörü çalışanlarının ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret kadar zam yapılmalıdır.

– Öte yandan hayat pahalılığının devam ettiği koşullarda bu artışın kısa sürede ortadan kalkacağına tüm kamu çalışanları ve emeklileri defalarca şahit olmuştur. Her zaman vurguladığımız gibi enflasyona göre maaş artışı sıfır zam demektir. Hayali rakamlardan oluşan TÜİK verilerine göre maaşların artması reel gelirimizin azalması, yoksulluğumuzun artması anlamına geliyor. Kalıcı olan, insanca yaşamaya yetecek bir ücret için verilen mücadeledir. Bunun yolu da en düşük kamu çalışanının emekliliğe yansıyan temel gelirini yoksulluk sınırının üzerine çıkarmaktan geçiyor. Temel ücret açısından kıdem, eğitim düzeyi, riskler, iş kalitesi, kapsanan ücret gibi kriterler belirtilmelidir.

Yine kamuda çalışmanın güvenli ve kalıcı bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Aynı işi yapanlar eşit ücret almalıdır. 4-a, 4-b, 4-c, 4-d ve ASDEP gibi farklı istihdam modelleri ile güvenlik ve ücret açısından ayrımcılığı kabul etmiyoruz.”

Sahte TOEIC numaraları ile ücret artışlarına sessiz kalmayacağız.

Badruk konuşmasını şöyle tamamladı:


Türkiye, asgari ücretle istihdam oranı en yüksek ülkeler arasında ilk sırada yer alıyor.

Sahte TÜİK rakamlarıyla yapılan maaş zamlarına sessiz kalmayacağız. Dün tüm illerde Türkiye İstatistik Kurumu önünde yaptığımız konuşmada söylediğimiz gibi işyerlerinde, tarlalarda, meydanlarda mücadelemizi büyütmeye devam edeceğiz. Tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanları; Sizleri yetkili sendika, TÜİK ve hükümetin yaygın yoksullaştırma politikasına karşı mücadele etmeye davet ediyoruz. Sektör emekçilerini lisanslı sarı yüklerden kurtulup Türkiye’de büyük bedeller ödeyerek sendikal mücadelenin önünü açan sendikamıza üye olmaya çağırıyoruz. Bugün haklarımız, emeğimiz ve çocuklarımızın geleceği için birlik olma ve mücadele etme günüdür. Sessiz kalmayalım, örgütlenelim.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın