medyauzmani.com
parmak uçlarıyla gören adam; Eşref Armağan kimdir? ” YerelHaberler – Yerel Haberler

parmak uçlarıyla gören adam; Eşref Armağan kimdir? ” YerelHaberler

Eşref Armağan 1953 yılında İstanbul’da doğdu. Dünyada doğuştan görme engelli ilk ve tek ressamdır. Bu özelliği ile Armağan; Adı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada duyulmaktadır. Güzel sanatların dallarından biri olan resim görmeden yapılabilir mi? Eşref’in hediyesini bu kadar popüler yapan nedir?
Eşref Armağan 3-4 yaşlarındayken görme bozukluğu ile karşılaştı. Çevresindekiler dayaklardan zarar görmemesi için onu sürekli uyarıyor ve yönlendiriyorlardı. Altı yaşından sonra yaşadığı dünyayı kendi teknikleri ile öğrenmeye çalışan babası, Armaghan’ın en büyük destekçisi olmuştur. Soba yapımında çalışan babasının dükkânında ona yardım ediyordu. O dönemde rağbet gören gaz sobalarının ana parçaları kasalarda satılıyordu. Armaghan bu boş kutular ve soba borularıyla bir şeyler yapmaya çalışıyordu ve babası bundan çok hoşlanmıştı.

6 yaşından beri kalemle bir şeyler çizmeye çalışan Armağan; On iki yaşında ilk beton eseri olan kelebek resmini yaptı. Kör olduğu için etrafındaki şeyleri dokunarak tanıması gerekiyordu ama kelebeğe dokunmak kelebeğin öleceği anlamına geliyordu. Babasından kelebeğin onu teselli etmesini istedi. Karton üzerine çizilen kelebek görselinin çivi ve oyma ile bastırılması ve Armaghan’ın kelebeği dokunarak tanıması ilk resimlerinin sihirli dokunuşunu yapmıştır.
Eğitim süreci
Esrif Armaghan herhangi bir eğitim almamış, yazmayı kendi kendine öğrenmiştir. Babasının okul müdürüne diğer çocuklarla birlikte okula gelebilir mi? Sorduktan sonra evet cevabıyla okula gitti. Ancak o dönemde görme engelli bir çocuğa eğitim verecek bir eğitim kurumunun olmaması, onun okulu resmi olarak tamamlamasına izin vermedi.
Aslında başta ressam olmaya hiç niyeti yoktu çünkü örnek alabileceği böyle bir insan yoktu. Kendi eğitimini yaptı, teknikler geliştirdi. Etrafındakilere açtığı sorularla kısacası merak uyandıran her şeyi öğrendi. Bir resim çiz ve sor! Bu oldu mu? Ama alamadığı cevaptan sonra hiç pes etmemiş, sürekli sormuş ve denemiş. Örneğin ilk resim denemelerinde ışık ve gölgeye yer vermemiştir. Çünkü o, ışık nedir, karanlık nedir bilmiyordu. Işığın yönünü ve yansımasını, eşyanın suretinin değişmesini, karanlığı ve gölgeyi anlatanın diliyle anlattı. Ama bir şey eksikti. Aydınlıktan karanlığa geçiş noktasındaki düz çizgiler, görüntüyü gerçeklerden ayırıyordu. Bu geçişi yumuşatmak için bu kısmı yay şeklinde gölgelendirmek gerektiğini söyleyen kişiden öğrenmiştir.
Kullanılan teknolojiler ve malzemeler
Duyduklarını resim olarak kağıda aktarmak kolay olmadı. Önce dokunarak tanıdığı nesneleri kuru boya ile boyadı, daha sonra ışık ve gölge sağlamak için akrilik boyaya geçti. Tüm çizimi ve boyamayı parmaklarıyla yapıyor ama bu şekilde ne yaptığını anlayabiliyor. Zamanla dinlediklerini ve uyguladıklarını bir araya toplayan Armaghan’ın renk kavramının tanımı, onu gören insanlardan çok farklı bir şekilde evrildi. görme yeteneğini kullanan bir kişide renk algısı; Yaşanmışlıklarla kazanılır ve beyin tarafından kaydedilir. Örneğin kırmızı bir elma gördüğünüzde onu düşünmüyorsunuz, rengini otomatik olarak belirliyorsunuz. Ancak Armağan’da bu süreç biraz farklı işliyor. Renk kavramından bahsederken bir cismin nasıl durduğunu, ne renk ve şekle sahip olduğunu ona dokunarak öğrenir. Örneğin bir elma çizmesi istendiğinde elmanın şeklini ve rengini bir bütün olarak hayal eder ve aynen çizebilir.

Resimlerinde perspektife yönelmek

Resim tutkusundan hiçbir zaman vazgeçmeyen Armaghan, resimlerinde perspektif olmaması nedeniyle eleştirilen Marmara Üniversitesi’ndeki bir resim öğretmeninden perspektif eğitimi aldı. Kabartmalı bir dondurma külahının perspektifinin ne olduğu söylendi. Bu süreçten sonra perspektifi resim çalışmalarına dahil etti.
Bilim adamlarının ilgi odağı haline nasıl geldiniz?
Doğuştan görme engelli olan bir kişinin gerçeğe bu kadar yakın resimler çizebilmesi, “Acaba az mı görüyor?” sorusunu akla getiriyor. 2004 yılında Harvard Üniversitesi’nde profesör olan Dr. John. M. Kennedy, hediyeyi Amerika Birleşik Devletleri’ne davet etti ve üzerinde nörolojik araştırmalar yaptı. Bu araştırmalarda kendisine ilk defa 20’den fazla eser takdim edilmiştir. İlk nesne verildiğinde tanımak için sadece 18 saniye. oradaydı. 18 saniye Sonra bu şeyi elinden aldı ve 18 saniye. boyaması söylendi. Süre, ikinci nesnenin verildiği zamankiyle aynıydı. Daha sonra 20 nesne, birinci ve ikinci nesneleri alttan ve üstten görünümleriyle tasvir etmek, aralarındaki farklı perspektif ve açılardan çizmek için sorulan sorularla tamamlandı. Bu çizim sürecinde nörobilimsel veriler elde etmek ve MR çekmek için gerekli makinelere bağlandı.
Dahası; Özel koşullarda hazırlanan ışık testleri ile hediyenin ışıktan etkilenip etkilenmediği kontrol edildi. Profesör. Kennedy’ye göre. Bu ışık testleri, onlara şahit olan biri üzerinde yapılsaydı kesinlikle 2-3 saniye bile hayatta kalma şansı olmazdı. Bu sayede bilim, Eşref’in hediyesinin %100 görme engelli olduğunu kanıtlamıştır.
Bilim adamları, beyin aktivitesi düzeylerini ölçen tüm bu ışık testlerinin sonuçları karşısında şok oldular.
Harvard ölçüm sonuçları ne anlama geliyor?

Beyin aktiviteleri ve seviyeleri ölçüm sonuçlarına göre Esrif Armağan; %100 görme engelli, “çok özel gelişmiş bir zihne” sahip bir ressam. Beynini insanüstü yapan şey, beyninin arkasındaki görsel kortekstir. Görülmemesine rağmen aktiftir. Yani çizim aşamasında gören sağlıklı bir bireyin görme korteksi gibi çalışır. Sağlıklı bir bireyde bu görsel korteks, ışık girer girmez harekete geçerken, Armağan parmaklarıyla dokunduğunda devreye girerek çizmeye başlar. Sanki parmaklarında gözleri var da görüyor.

Çalışmalar için Esrif Armajan

Eşref Armağan’ın resimleri yurt içi ve yurt dışında birçok sergide yer aldı. ABD, Çin ve İtalya resim sergilerinin düzenlendiği ülkeler arasındadır. Bir Discovery Channel belgeseli için Ashraf, hediyeyi Floransa Meydanı’na götürdü. Bir modelden Felipo Brunoleci tarafından imzalanmış bir vaftiz belgesini tanıdı ve onu yukarıdan ve önden boyamasını istedi. Sakin ve kalabalık bir ortamda yapılan test sonucunda sandıktan alkışlar yükseldi. Bu görme engelli adamın bu vaftizi görmeden nasıl resmettiğini kimse anlayamazdı. Bu vaftizin 600 yıl aradan sonra ilk kez üç boyutlu olarak tasvir edilmesi de ayrıca manidardır.
Bu çalışmanın ardından Discovery “Gerçek Süper İnsanlar” belgeselini hediye etti ve bu belgesel ödüllü The Colors of Darkness belgeseline konu oldu. Harvard Üniversitesi araştırmasının sonuçları İngiliz bilim dergisi New Scientist’te de makale olarak yayınlandı.
Eşref Armaghan Türkiye’deki sanat hayatına 1994 yılında tanışıp evlendiği Joanne Ironcel ile devam etmektedir. Eşref Armaghan bize şunu gösteriyor; Doğuştan görme engelli olan bir kişi görsel sanatlarda da başarılı olabilir. Bunun en somut örneği Eşref Armağan’dır.

kaynak:
www.biyografi.info
http://esrefarmagan.com

yazar: Özlem Güvenç Ağaoğlu

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın