Modern çağın içine hapseden bu hastalık, aslında devasa sanal bir düzenin önümüze koyduğu bir yemden ibaret ve kapana kısılmış fare olmaktan kurtulamıyoruz. Para, bedeni, beyni ve hatta ruhu etkileyebilen, insanlığın tüm değerlerini kaybedebileceği tek hastalık haline geldi.
O zaman akıllara şu soru geliyor: Biz bu para hastalığına ne zaman yakalandık? Hastalığın bulaşmasına neden olan sebepler nelerdir?
Bu iki sorunun cevabı aynıdır: kıtlık ve açgözlülük.
Kıtlık ve açgözlülük
İnsanları köleleştirmeden önce onlara alışmalı ve sonra açlık yaratmalısın. Küresel pazarlarda kıt olan her şeyin değeri büyük, insanların alıştığı ve hayatından çıkaramadığı şeylerin kıtlığı çok önemli hale geliyor.
Ancak dünya öyle bir düzen içinde yaratılmıştır ki, hiçbir şeyin kıt olması neredeyse imkansızdır ve evren sistemi, insanlar var oldukça kusursuz bir şekilde işlemeye devam edecektir.
Bilim ve inanç
Bilim geçmişten beri bilinmeyen şeyleri keşfetmiş ve yeni keşifler yapmıştır. Ve sanal dünya maddi kazanç sağlamaya çalışsa da evrenin oynadığı oyunlar sayesinde gerçek amacını bulmakta gecikmez. Bilim, dünyada yüzlerce yıl yetecek kadar su, enerji ve gıda kaynağı olduğunu söylüyor. Yeter ki insanlık çıkar uğruna onu yok etmek için büyük çabalar sarf etmesin. Teknolojinizi doğayı yok etmek için kullanmayın.
İnanç, insanlığın en doğuştan gelen anlamıdır ve aslında insanı insan yapan en önemli unsurdur diyebiliriz. Din, ırk, milliyet ve dil ne olursa olsun iman, insan ruhunun saf ve temiz kalmasını sağlar. . Temel değerlerimiz ve kültürümüz, toplulukları güçlü ve uyumlu tutan en önemli faktörlerdir.
Dünyayı ve insanlığı çağın vebası olan para hastalığından ancak değerlerimize sahip çıkarak, bilime ve inanca gereken önemi göstererek ve elbette bu değerlerde yetişmiş gençler yetiştirerek kurtarabiliriz.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]