medyauzmani.com
Öztrak’tan memur ve emekliye çağrı: Bunları sallayabildiğiniz kadar sallayın – Yerel Haberler

Öztrak’tan memur ve emekliye çağrı: Bunları sallayabildiğiniz kadar sallayın

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Rakamlar ortada vatandaşın yaşadığı hayat pahalılığı ortada… Memura, emekliye, dul ve yetime yüzde 30 zam yeter mi? Yetmez! Memurumuza, emeklimize açık çağrımızdır. Bunları sallayabildiğiniz kadar sallayın. Salladıkça dökülecekler. Salladıkça düşecekler” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, bugünkü MYK toplantısı gündemi ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Gündemi değerlendiren Öztrak, şunları söyledi:

“Ucube Erdoğan Şahsım Hükümeti elinde berbat bir yılı daha geride bıraktık. Bu ucube sistemde koskoca ülke, tek kişinin iki dudağı arasında sıkıştı kaldı. Yönetilmedi savruldu. Her gelen yıl, gideni arattı. Milletimizin iki yakası bir araya gelmedi. Memleketimizin, evlerimizin bereketi kaçtı. Ama artık kâbus bitiyor. Karanlık bir dönem kapanıyor.

“CUMHURİYETİMİZİN İKİNCİ YÜZYILI ARTIK BAŞLADI”


KESK, enflasyon verilerini protesto etti: “Enflasyona göre maaş zammı, ‘sıfır zam’ demektir”

Hep söylüyoruz: ‘Gecenin en karanlık anı, şafağa en yakın anıdır.’ Bu topraklarda şafağın yeniden sökmesine, bu ucube sistemin tedavülden kalkmasına yepyeni bir döneme başlamaya artık çok az kaldı. Türkiye, birkaç ay içinde sandık başına gidecek. Milletimiz, kaderine sahip çıkacak. Sesini duymayanlara, halini görmeyenlere, kendisinden kopanlara, tasdiknamelerini verecek. Bu karanlık düzenin müelliflerini tarihin çöp sepetine atacak. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılında demokrasiyle taçlanmış, ‘Kralın değil, kuralın’ hâkim olduğu, ‘Sözün millette’ olduğu büyük ve güçlü bir ülke olma yolunda dev adımlarla ilerleme umudumuz, çok yüksek. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı artık başladı.

“ÇOK AĞIR BİR MAKYAJ OLDUĞU AÇIK. ÇALIŞANLARIN, EMEKLİLERİN HAKKININ GASBEDİLDİĞİ AÇIK”

Ocak aylarının takvimlerde özel bir yeri vardır. ‘Bir yüzüyle geleceğe bir yüzüyle geçmişe bakar.’ Çok kötü bir yılı geride bıraktık. Artçı sarsıntıları ise hala devam ediyor. 2022’ye ait enflasyon rakamları dün açıklandı. Geçtiğimiz yıl enflasyon: ENAG’a göre yüzde 138. İTO’ya göre yüzde 93. TÜİK’e göre yüzde 64. TÜİK enflasyonuyla; ENAG enflasyonu arasında 74 puan, İTO enflasyonu arasında 29 puan fark var. Hadi diyelim ENAG ’a ait rakamlar çok gerilere gitmiyor. Ama TÜİK enflasyonu ile İTO enflasyonu arasındaki makasın bu kadar açıldığı başka bir yılı şimdiye kadar hiç görmedik. İki enflasyon rakamı arasında 29 puanlık farkı ilk kez yaşıyoruz. Yine sadece geçtiğimiz aralık ayı için; piyasaların beklediği enflasyon yüzde 2,8. İTO’nun gerçekleşen enflasyonu yüzde 2,9 ama TÜİK’in enflasyonu yüzde 1,2. Aralık enflasyonu, memurun, emeklinin, işçinin maaşının, aylığının, ücretinin belirlenmesinde önemli bir göstergedir. Burada çok ağır bir makyaj olduğu açık. Çalışanların, emeklilerin hakkının gasp edildiği açık. Herkes; yaşadığı enflasyonu, hayat pahalılığını biliyor. Cebinde, cüzdanında, sofrasında hissediyor. TÜİK’in, sarayın vesayeti altında enflasyon rakamlarına nasıl ağır makyaj yaptığını görüyor, yaşıyor.

“EMEKLİNİN, EMEKÇİNİN, DUL VE YETİMİN GASBEDİLEN HAKLARININ HESABI, SEÇİMDEN SONRA MUTLAKA SORULACAK”

Meşhur sözdür; ‘Üç çeşit yalan vardır: yalan, kuyruklu yalan ve istatistik.’ Bu ucube şahsım rejiminde, artık dördüncü bir yalanı daha gördük. ‘Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistikler’, Tayyip Erdoğan’ı Üzmeyen İstatistik Kurumu Yalanı, TÜİK yalanı. Yalancılara hatırlatalım: ‘Açıkta işlenen kabahatin, tenhada özrü olmaz.’ Genel Başkanımız tüm bu olacakları önceden gördü TÜİK’in önünde açıklama yaptı. Sorumluları önceden uyardı. Artık günah bizden gitti.  Herkes yaptıklarının hesabını yargı önünde mutlaka verecek. Emeklinin, emekçinin, dul ve yetimin gasp edilen haklarının hesabı, seçimden sonra mutlaka sorulacak. Bundan kimsenin en ufak şüphesi olmasın.

“SİZ BÖYLE Mİ DEVLET YÖNETİYORSUNUZ? ALLAH’TAN KEMAL BEY VAR! YA KEMAL BEY OLMASAYDI?”

Sarayın Menüsünde, pataşur içerisinde çerkes tavuğu, zencefilli somonlu suşi, kornişona sarılı dana rozbif, ejder meyveli smoothie, liçi meyvesi eşliğinde efuliler olduğunu, geceleri de, manda sütünden yapılmış yoğurda, kestane balını katık yapıp afiyetle gövdeye indirdiklerini daha önce öğrenmiştik. Ama anlaşılan milletin rüyasında göremediği bu menü, saraydakilerin gözünü doyurmuyor. ‘Aç doyar, açgözlü doymaz.’ ‘Sarayın han-ı iştihasında en sevilen yemek, kul hakkı yemek…’ Dün ve bugün gördük. Önce TÜİK’e makyajlı enflasyon rakamlarını ilan ettirdiler. Sonra sarayın kibirlisi çıktı; sanki kendi kesesinden ulufe dağıtır gibi hiç sıkılmadan, ‘Yüzde 25 zammı’ müjde diye verdi. Bir de üstüne sarı sendikacılarına ve Saray şürekâsına kendini ayakta alkışlattı. Genel Başkanımız ‘bu yetmez’ deyince bugün müjde, ‘yüzde 30’a’ çıktı. Memurumuz, emeklimiz de ‘Ya Kemal Bey olmasaydı’ dedi. İhale yapmıyorsunuz, memurun maaşını, emeklinin aylığını belirliyorsunuz. Madem imkanınız vardı, neden baştan yüzde 30’u vermediniz. Siz böyle mi devlet yönetiyorsunuz? Allah’tan Kemal Bey var! Ya Kemal Bey olmasaydı?

“SALLADIKÇA DÖKÜLECEKLER. SALLADIKÇA DÜŞECEKLER”

Sarayından çıkmayan Erdoğan son bir yılda, kuru soğanın yüzde 315, limonun yüzde 203, toz şekerin yüzde 165, yeşil soğanın yüzde 164, ıspanağın yüzde 163, lahananın yüzde 159, marulun yüzde 143, portakalın yüzde 142, mandalinanın yüzde 127 zamlandığını acaba biliyor mu? TÜİK marketlerinde bile; pirincin yüzde 124, taze sütün yüzde 113, peynirin yüzde 106, tereyağın yüzde 109 zamlandığını biliyor mu? Elektriğe yüzde 102, şebeke suyuna yüzde 110, doğal gaza yüzde 166 zam yaptığını hatırlıyor mu? Rakamlar ortada vatandaşın yaşadığı hayat pahalılığı ortada… Memura, emekliye, dul ve yetime yüzde 30 zam yeter mi? Yetmez! Memurumuza, emeklimize açık çağrımızdır. Bunları sallayabildiğiniz kadar sallayın. Salladıkça dökülecekler. Salladıkça düşecekler.

“BİZİM MİLLETİMİZ KADİRŞİNASTIR. YAPILAN İYİLİĞİ DE KÖTÜLÜĞÜ DE ASLA UNUTMAZ”

2002’de net asgari ücrete 100 dediğimizde, esnafın en düşük emekli aylığı 81, işçinin en düşük emekli aylığı 139, memurun en düşük emekli aylığı 204 idi. Bugün net asgari ücrete 100 dediğimizde, en düşük esnaf emekli aylığı 65’e, en düşük işçi emekli aylığı 69’a, en düşük memur emekli aylığı 81’e düştü. İş başına geldiklerinde, memurun, İşçinin en düşük emekli aylığı, asgari ücretin kat be kat üzerindeydi. Şimdi asgari ücretin çok ama çok altına düştü. İşte bu, 20 yıllık hükümetin, 13 milyon emeklimizin hakkını nasıl çatır çatır yediğinin resmidir. Ama bizim milletimiz kadirşinastır. Yapılan iyiliği de kötülüğü de asla unutmaz.

“EYT’LİLERİN HAKKINI MİLLETİN KENDİSİNİ SANDIKTA EMEKLİ EDECEĞİNİ GÖRÜNCE PAŞA PAŞA VERDİ”

Erdoğan daha önce etmedik hakaret bırakmadığı, ‘Seçimi kaybedeceğimi bilsem bile vermem’ dediği EYT’lilerin hakkını milletin kendisini sandıkta emekli edeceğini görünce paşa paşa verdi. Ama korkunun ecele faydası yok 2 milyon 250 bin müstakbel emeklilerimizle beraber yaklaşık 15 milyon emeklimiz bu hükümet döneminde yediği ayazı unutmayacak. Ne yaparsa yapsın Erdoğan’ı sandıkta emekli edecek. Evine gönderecek.

“İHRACATIN NESEBİ, NE KADAR SAHİH İSE İTHALATIN DA DIŞ TİCARET AÇIĞININ DA NESEBİ O KADAR SAHİH”

Önceki Cumhurbaşkanlarımızdan rahmetli Demirel’in dediği gibi, ‘Başarının anası, babası çoktur. Başarısızlık ise öksüz ve yetimdir.’ Bu sözün haklılığına bu hafta 2022 dış ticaret rakamları açıklanırken bir kez daha şahit olduk. Erdoğan Türkiye İhracatçılar Meclisi’ni topladı. Dış ticaretin üç kardeşinden birini seçti. Saatler boyunca 254 milyar dolarlık ihracat rakamıyla övündü. ‘İhracat rekor kırdı’ deyip sahiplendi. Oysa 2022’de sadece ihracat değil; hem ithalat, hem de dış ticaret açığı; Cumhuriyet tarihimizin rekorlarını kırdı. Ama ihracatı sahiplenen Erdoğan ne 364 milyar doları aşan ithalatı ne de 110 milyar doları aşan dış ticaret açığına sahip çıktı. İhracatın nesebi, ne kadar sahih ise ithalatın da dış ticaret açığının da nesebi o kadar sahih. Ama Erdoğan, ihracatı sahipleniyor ithalatı ve dış ticaret açığını cami avlusuna bırakıp, sorumluluktan kaçıyor. Erdoğan sorumlu davransın. İhracatıyla, ithalatıyla, dış ticaret açığıyla sebep olduklarını sahiplensin. Her şeyden önce son 11 yıldır 2023 hedefleri içinde söz verdiği 500 milyar dolarlık ihracatın neden bunun yarısına zar zor geldiğini bir açıklasın. Milletten bir özür dilesin. Sonra çıksın; ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ zırvasıyla paramızı pul etmesine rağmen neden ithalatın da dış ticaret açığının da rekorlar kırdığını bir açıklasın. Hani ‘Türkiye Modeli’ diyerek millete yutturmaya kalktığınız safsataya göre: TL değer kaybedecek rekabet gücümüz artacak dış ticaret fazla verecek rezervler dolup taşacak, TL değerlenecek, Enflasyon düşecekti. Türk lirası değer kaybetti. Milli paramızı pul ettiler. Ama onun dışında dediklerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Bu rezalete rağmen hala milletimize rekor cakası satıyorlar. Ama ne demişler, ‘İmamın dediğine değil, yaptığına bakacaksın.’ 1923-2002 arasındaki 79 yılda verilen dış ticaret açığı: 247 milyar dolar. Son 20 yılda verilen dış açık: 1 trilyon 250 milyar dolar. Önceki 79 yılda verilen dış açığın 5 katı son 20 yılda verilmiş.

“BU ÜLKELERE 85 MİLYON VATAN EVLADININ SIRTINDAN HANGİ TAVİZLER VERİLİYOR?”

Biz boşuna söylemiyoruz. ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde…’ Erdoğan’ın eseri de aklının rütbesi de ortada… İşte bugün 110 milyar doları aşan dış ticaret açığı nedeniyle Erdoğan sağa, sola avuç açıyor. Dün afra tafra yaparak tükürdüğünü bugün yalayıp yutmak zorunda kalıyor. Müzik kutusu gibi parayı kim atarsa onun müziğini çalıyor. Çünkü seçimlere giderken, artık tulumbada su bitti. Rusya’nın 20 milyar dolarlık BOTAŞ’a ait gaz borcunu 2024’e ötelediği yazılıp, çiziliyor. Bu borç ötelemesi neyin karşılığı yapıldı? Erdoğan seçim öncesi, Rusya’ya hangi sözleri verdi? ‘Bedava peynir, sadece fare kapanında olur.’ Bu Moskova’nın Erdoğan’ın yanında saf tutup, milletimizin seçimine müdahaleye kalkışması değil de nedir? Yine daha düne kadar etmedik hakaret bırakmadıkları Körfez ülkelerine birkaç dolar için el açıp, duruyorlar. Bunların karşılığında bu ülkelere ne veriliyor? Tüm bunları öğrenmek, milletimizin ve iktidara yürüyen bizlerin hakkıdır. Rus’u, Arap’ı Erdoğan’ı kullanıp milletimizin iradesine ipotek koyabileceklerini mi sanıyorlar? Neden Erdoğan’ı koltuğunda tutmak için bu kadar para harcıyorlar? Bu ülkelere 85 milyon vatan evladının sırtından hangi tavizler veriliyor?

“CHP İKTİDARINDA, DIŞ POLİTİKAMIZ ŞAHSİ DEĞİL, MİLLİ OLACAKTIR. BUNU HERKES BÖYLE BİLSİN”

İşte Suriye ile sorunlarımız… Genel Başkanımız daha 2012’de Erdoğan’ı açık bir mektup yazarak uyarmıştı. ‘Suriye krizi çok büyümeden bunun ekonomik ve sosyal maliyeti çok ağırlaşmadan, Uluslararası bir mekanizmayla bu sorunu gel çözelim’ demişti. Saray tüm bu önerilere kulaklarını tıkadı. Yetmedi üstüne bizlere hakaretler etti. Şimdi ekonomik olarak tıkanmış gaz parası için Rusya’ya avuç açmış bir Erdoğan, Suriye ile müzakereleri yürütürken bu bölgede Rusya ile çatışacak olası hayati çıkarlarımızı ne kadar savunabilir? Rusya bizim elbette önemli bir komşumuzdur. Uzun tarihi geçmişimiz var. Önemli ticari ve kültürel ilişkilerimiz var. Ve bizim nezdimizde iki ülke arasındaki dostluk kesinlikle kişilerden bağımsızdır. Ve biz bu dostluğun bozulmasını istemeyiz. Ama muhataplarımız, Türkiye’de topal ördek olmuş bir hükümetin zaaflarını kullanarak ülkemizin ali menfaatlerine halel getirmeye çalışırsa dostluğumuz baki kalmak kaydıyla buna rıza da göstermeyiz. Çünkü bizim için öncelikli olan partimizin değil, ülkemizin çıkarlarıdır. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, dış politikamız şahsi değil, milli olacaktır. Bunu herkes böyle bilsin.

“TÜRKİYE’DE ‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ’ VAR DENİYOR. ANCAK ‘İFADE ETTİKTEN SONRA ÖZGÜRLÜĞÜN’ GARANTİSİ YOK”

2022’den 2023’e miras kalan başka ağır sorunlarımız da var. Temel hak ve özgürlükler ülkemizde tehdit altında. Türkiye’de ‘ifade özgürlüğü’ var deniyor. Ancak ‘ifade ettikten sonra özgürlüğün’ garantisi yok… Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Sri Lanka’nın 3 sıra altında, Sudan’ın 2 sıra üstünde 149. Sıradayız. Yine Gazetecileri Koruma Komitesi’nin verilerine göre, 2022’de en fazla gazeteciyi hapiste tutan, dördüncü ülke Türkiye. İlk üç ülke İran, Çin ve Myanmar. ‘Özgürlük için, Gökyüzünü satın almanıza gerek yok. Ruhunuzu satmayın yeter’ diyor Nelson Mandela. Ülkede Saray rejiminden daha tehlikeli bir şey varsa o da ruhunu bu ucube rejime satanlar… Otoriter rejimler, İtaatkâr memurları eliyle iş görür. İşte en güzel örnek RTÜK… RTÜK sarayın özgür basın üzerinde salladığı ağır bir sopaya dönüştü. Seçimlere giderken özgür basını RTÜK sapasıyla susturmak istiyorlar. Halk TV, Tele-1, KRT, Fox TV, Flash Haber TV gibi kanallara, 2022’de kesilen toplam ceza, 54 kerede, toplam 17 milyon 335 bin lira. Yayın durdurma cezaları da cabası.

“OTURDUĞUNUZ O KOLTUKLARA GÜVENİP DE HUKUKU KATLETMEYE YELTENMEYİN”

2022’den 2023’e sarkan bir başka hukuksuzluğun muhatabı ise Cumhuriyet Halk Partisi. Ve yönetimindeki İstanbul Büyükşehir Belediyesi… Saray, vesayeti altındaki savcı ve hâkimleri kullanarak İstanbul Büyükşehir Belediyemize kumpas üstüne kumpas tezgâhlıyor. Önce seyyar hâkimleri eliyle ipe sapa gelmez bir hakaret suçlamasıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımıza ceza verdiler.  Şimdi öğreniyoruz ki bu davada beraat kararı vereceği anlaşılan davadan el çektirilerek, başka yere sürülen hâkime, ‘Sen istediğimiz kararı ver, istinaf ve Yargıtay kararı ne de olsa onayacak’ diyerek, üzerinde baskı kurulmuş. Bunun adı siyasi cinayettir. Hukuk katliamıdır. Dün; Genel Başkanımızın talimatıyla Grup Başkanvekilimiz, Genel Başkan Yardımcılarımız, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ı ziyaret ettiler. Bu ciddi iddialar hakkında soruşturma açılması müfettiş görevlendirilmesi için talepte bulundular. Ama Adalet Bakanı, adaletin değil, Sarayın bakanı gibi davrandı. İpe un serdi. Bu hukuk cinayetinin faillerinden biri oldu. Saray sadece Adalet Bakanı ve hâkimleri eliyle hukuku katletmiyor. Bir yandan da entrikacı Atama İçişleri Bakanı eliyle bulanık suda balık avlamaya kalkıyor. Güvenlik bürokrasisini bu hukuk dışı çabalarına alet ederek İstanbul’a çökmeye kalkıyor. Seçimden önce, İstanbul’u hukuk kumpasıyla ele geçirmek, İstanbul’un maddi ve siyasi rantını seçimlerde kullanmak istedikleri çok açık… Bu kumpasçılara bir kez daha şunu hatırlatalım. İstanbul, İstanbullunun iradesi, millet iradesi büyük lokmadır. Midenize oturur. Bugün oturduğunuz o koltuklara güvenip de hukuku katletmeye yeltenmeyin. Ayarıyla oynamaya kalktığınız kantar, gün gelir sizi de tartar.

“KENDİ MİLLETİNİN SIRTINA TÜNEYENLER GÜCÜNÜ OTURDUKLARI KOLTUKTAN ALANLAR, GÖREV TESLİMİ BİLE YAPAMADAN UÇAN SARAYLARINA ATLAYIP YURTDIŞINA UÇMAK ZORUNDA KALDILAR”

Ne yazık ki 2015 Haziran’ından bu yana Türkiye’de normal şartlarda bir seçim yapılmıyor. 2016’da hain darbe girişimi, 2017’de tek adam şahsım rejimine giden yolların OHAL rejimi altında döşenmesi, Mühürsüz oy pusulası skandalı, 2018’de ucube rejime geçiş, 2019’da YSK eliyle millet iradesine kurulan kumpas, dış müdahaleler ve şimdi, yeni siyasi cinayet ve komplolar… Başka ülkelerden alınan seçim rüşvetleriyle, siyasi kumpaslarla, siyasi cinayetlerle ortalığı karıştırıp milletin iradesine çökebileceklerini sananlara koltuğunu böyle koruyacağını umanlara şunu hatırlatırız: ‘Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz.’ Bu millet, 2015 Haziranından sonra benzer senaryoları yaşadı. Bunlara artık milletin karnı tok. Türkiye’nin önünde daha fazla takoz olamayacaksınız. Biz hazırlığımızı yaptık. Kurumları ve kuralları güçlü Türkiye’yi; zenginleşen, Rekabetçi Türkiye’yi, zenginliği adil paylaşan Türkiye’yi, temiz ve yeşil Türkiye’yi, milletimizle beraber inşa edeceğiz. İşte Brezilya bunu yaptı. Bir otoriter popülisti sandıkta hezimete uğrattı. Ve bir kez daha gördük ki,  ‘Hiçbir şeye benzemez, vatanını satanın korkusu…’ Kendi milletinin sırtına tüneyenler gücünü oturdukları koltuktan alanlar, görev teslimi bile yapamadan Uçan saraylarına atlayıp yurtdışına uçmak zorunda kaldılar.  

“BİZLER, 85 MİLYON İÇİN, ÖZLEDİĞİMİZ BÖYLE BİR MEMLEKET İÇİN, YILMADAN, YORULMADAN ÇALIŞMAYA KARARLIYIZ”

Aziz milletimiz! ‘Nereye gideceğini bilmeyen kaptana hiçbir rüzgâr yardım edemez.’ Biz ülkemizi nereye götüreceğimizi, insanlarımıza nasıl bir gelecek sunacağımızı, nasıl bir kaptana sahip olacağımızı çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin farklı siyasi damarlarından gelen altı partisi, hukuk devleti, demokrasi, milletin topyekûn refahı için, bir araya geldi. Yarın altı partinin Sayın Genel Başkanları, bir kez daha bir araya gelecek… Türkiye’yi düzlüğe çıkaracak yol haritasına son rötuşları yapacak. Şunu açık yüreklilikle ilan ediyoruz: Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı; ‘Tarafsızlık yeminine ihanet eden değil yeminine sadık’ bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Kral değil, Kural’ diyen bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Yasakçı değil, özgürlüklere sahip çıkan” bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Kalpleri; korkuyla ve yalanlarla bölüp parçalayan değil, sevgiyle ve hakikatle birleştiren’ bir Cumhurbaşkanı olacak. ‘Ben değil, biz diyen, istişareye inanan’ bir Cumhurbaşkanı olacak.  Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı;  altılı masanın belirleyeceği aday olacak. Ve 2023 baharı, Türkiye’nin baharı olacak. Büyük Şairimiz Cahit Sıtkı Tarancı’nın ünlü dizeleriyle, ‘Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olacak. Ne başta dert, ne gönülde hasret olacak. Kardeş kavgası bir nihayet bulacak. Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olacak. Kış günü herkesin evi barkı olacak. Yaşamak, sevmek gibi gönülden olacak. Olursa bir şikâyet ölümden olacak.’ İşte bizler 85 milyon için, özlediğimiz böyle bir memleket için; yılmadan, yorulmadan çalışmaya kararlıyız. Kısa sürede de bunu başaracağız. Ülkemizi ‘önce feraha, sonra refaha’ kavuşturacağız.”

“YETKİLİLERİN YAPACAKLARINI İZLİYORUZ”

Öztrak, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi ile ilgili soru üzerine, Öztrak; şunları söyledi:

“Tabii son derece korkunç, ürkütücü bir cinayettir. Dün bu cinayetle ilgili olarak Genel Başkanımız, gerekli açıklamaları yaptı. Rahmetlinin babasıyla, eşiyle görüştüğünü de ifade etti. Biz şu anda bu konunun arkasında olduğumuzu ifade edip bu konuyu daha fazla siyasetin içine çekmemek için yetkililerin yapacaklarını izliyoruz. Bu çünkü kendi ailelerinin de talebi.”

“DEMEK Kİ KENDİ GÖBEKLERİNİ KENDİLERİ KESECEKLER”

Erken seçimin 14 Mayıs’ta yapılması ihtimali ile ilgili soru üzerine Öztrak, şöyle konuştu:

“Nisan başına kadar yapılacak bir seçim erken seçimdir. Destekleriz, dedik. Bu tarihten sonra yapılacak bir seçimin ise bir siyaset mühendisliği olduğunu ve bizim bu siyaset mühendisliğinin bir parçası olmayacağımızı da söylemiştik. Hayırlısı olsun, demek ki kendi göbeklerini kendileri kesecekler. Biz her an seçim olabilecekmiş gibi hazırız.”

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın