medyauzmani.com
Meraklı kim? ” YerelHaberler – Yerel Haberler

Meraklı kim? ” YerelHaberler

Türk edebiyatı ağız özellikleri dikkate alınarak üç bölümde incelenir; Çağatay edebiyatı, Anadolu edebiyatı ve Azerbaycan edebiyatı. Fuzuli, Azerbaycan edebiyatına mensup bir şairdir. Ancak Fuzeli, Azerbaycan edebiyatının mensubu olmasına rağmen ünü sınırlarını aşmış ve dünyaca ünlü bir şair olmuştur.

Fuzuli, 16. yüzyılda yaşamış bir şairdir. Fuzeli’nin asıl adı Mehmet veya Mehmet’tir. Babasının adı Molla Süleyman’dı. Fuzuli’nin adı kaynaklarda Fevzli Muhammed (Muhammed) bin Süleyman olarak geçmektedir. Bunun dışında merak edilen doğum ve ölüm yeri hakkında bilinenler sınırlıdır. Ve Riyazi Tzkiresi’ndeki “Kerbelast Fazuli Makamının sağ erleri yüzünden” cümlesinden hareketle Fuzuli’nin Kerbelalı olduğu söylenmektedir. Moafariyya Ali, Kunhol al-Ahbar adlı eserinde Fadıli’nin Bağdatlı olduğunu söylüyor. Hassan Çelebi ve Siddiqui de biyografilerinde Fezouli’nin Hill City’den olduğunu söylüyor. Sonuç olarak Fuzuli’nin doğum yeri kesin olarak bilinmemekle birlikte Kerbela-Bağdat-Ortadoğu yakınlarında olduğu anlaşılmaktadır.

Fuzuli, eski bir Oğuz boyu olan Bayat boyuna mensuptu. Fuzuli’nin Farsça divan özetinde anlattığına göre anadili Türkçe’dir.

Fazuli’nin tam olarak ne düzeyde bir eğitim aldığı bilinmemekle birlikte Türkçe divanının önsözünde belirttiği gibi küçük yaşta okula başlamış, önce aşk şiirleri yazmış, sonra sığ bulup ilime yönelmiş, bütün ilimleri öğrenmiştir. . Ve şiirlerinin temelini bilim attı, şiirlerindeki ustalığı bilinmiyordu ve bunu önümüze koyarsak Fuzuli’nin çok iyi eğitim görmüş olduğunu görebiliriz. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başlayan Fuzuli’nin ilk şiirleri duygu yüklü şiirlerdir. Daha sonra meraklı şiirlerine baktığında maddi aşka yönelik şiirleri beğenmemiş ve kendi deyimiyle hepsini paramparça etmiştir. Daha sonra merakım ilim tahsiline yönelmiş, bütün akli ilimleri ve organ naklini öğrenmiş, şiirlerini bu doğrultuda oluşturmuştur. Fuzuli’nin Mevlana olarak anıldığı kaynaklardan ve Fuzuli’nin dünya çapında bir şair olduğu eserlerinden anlaşılmaktadır.

Fuzuli, bütün hayatını Hilla – Kerbela – Necef – Bağdat arasındaki çok dar bir alanda geçirdi. Bunu Türkçe Divan’ının girişinde şöyle açıklamıştır; “Aslım ve memleketim Irak Arapları ve hayatım boyunca başka ülkelere hiç gitmedim…” Fuzuli’nin yaşadığı topraklar o dönemde birçok kez Osmanlı ve İran orduları tarafından ele geçirilmiş, elden ele geçirilmiş ve birçok savaşa tanık oldu. Fuzuli’nin bu karışık dönemde bir hami bulamadan (ünlü ve tanınmış şairler, padişahlar, devlet adamları vb. Nitekim bazı kaynaklarda Fadıli’nin türbede bekçi olarak çalıştığı ve burada geçimini sağlamaya çalıştığı belirtilmektedir.

Denilebilir ki Kanuni Sultan Süleyman Bağdat’ı alınca Fuzuli biraz rahatladı. Bu sırada şair, “Aziz Sultan Namdar Burke’e geldi” diyerek padişaha methiyeler düzmüştür. Bununla da kalmayıp, birkaç şiiri daha padişaha, İbrahim Paşa ve çeşitli devlet adamlarına da şiir ve gazel hediye etti. Bu şiirler karşılığında başta Ayas Paşa olmak üzere birçok şiir yazan devlet adamlarından yardım aldığı bilinmektedir. Bu sefer sırasında Fuzuli, Hayali Bey ve Yahya Bey gibi tanınmış şairlerle tanıştı. Hatta Hayali Bey ve Yahya Bey, Fawzli’yi Leyla ve Mecnun’u yazmaya teşvik ettiler.

Fuzuli’nin devlet adamlarına sunduğu onca şiire rağmen Osmanlı Devleti’nden yeterince ilgi görmediği ve hayatını güvence altına alamadığı da açıktır. Hatta kurumun gelirlerinden kendisine ödenen 9 Akçı’nın maaşını da alamamış, bunun üzerine Nişancı Celalzad’a yazdığı ünlü yazıyla “Merhaba dedim ayıp değil” diyerek şikayetçi olmuştu. rüşvet…'”.

Fauzli beğenirsen izdiyad-ı rütbe-i tercihim
Rum Krallığı ile ilgilen ve Bağdat’ın geri kalanını terk et

Bu pasajlardan anladığımız kadarıyla Fuzuli’nin, yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle anavatanı Bağdat’tan ayrılıp Osmanlı Devleti’ne gitmek istediğini, Anadolu şairlerinin yaşadığı saygın ve rahat hayatı kıskandığını anlıyoruz. Fuzuli bunu yapmaya çalışsa da Şehzade Bayezid’e mektuplar yazarak onu yanına almaya çalıştı, ancak bunu başaramadı.

Dönemin birçok şairinin biyografilerinde “Göçdi Fuzûl” ibaresi ile verdikleri fragmanlara bakıldığında Fuzuli’nin 1556 civarında öldüğünü anlıyoruz.

Fuzeli, “boş, gereksiz” anlamına gelen bu mahlası neden aldığını Türkçe Divan’ında açıklamıştır. Fuzuli eskisinden daha iyi mahlaslar almış ve bu mahlaslarla güzel şiirler yazmıştır. Ancak bu mahlasların birçok şair tarafından benimsenip kullanılmasından ve kafa karışıklığının çıkmasından korkan o, beğensin ya da beğenmesin kendisine Fuzûl mahlasını aldı.

Fuzuli bir dünya şairidir. Arapça, Farsça ve Türkçe dillerini ve bu dillerin görgü kurallarını iyi öğrendi. Zamanının bütün doğru ilimlerini okuyup bilgi sahibi oldu. Türkçe divanının mukaddimesinde şiirle ilgili düşüncelerini şöyle anlatır: “İlimsiz şiir, temelsiz divan gibidir. Temeli olmayan saplantı, ikili (paramparça) bir itibardır.” Gençlik yıllarında aşk şiirleri yazdığını, ancak daha sonra gençlik coşkusuyla yazılan bu şiirlerin uzun sürmeyeceğini ve şiirin bilimden beslenmesi gerektiğini anlayarak bilime yöneldiğini anlatır.

Aşırı cehaleti affetmez. Yine Türkçe divanının mukaddimesinde üç çeşit insandan şikâyet etmektedir. Birincisi cahil katipler, ikincisi kötü şiir okuyanlar, üçüncüsü de şairlik taslayanlar.

Merakım hiçbir şairden doğrudan etkilenmedi. Yetenekli ve yetenekli bir şairdir. Kendisinin de ifade ettiği gibi doğduğu çevreyi terk etmemiş, diğer şairlerle fazla etkileşimde bulunmamıştır. Ancak Fuzuli’nin üç edebiyata (Arapça, Farsça ve Türkçe) tabi olduğu açıktır. Her şair gibi onun da sevdiği şairleri vardır. Mesela sevgili Fuzeli’mi seven bir şairdir. Aynı şekilde Nikati Beck ile. Ama daha önce de söylediğim gibi Fuzuli, hiçbir şairden doğrudan etkilenmeyen üstün bir şairdir.

Neden merakım beni ele geçiriyor? Fuzuli’yi diğer şairlerden ayıran nedir? Bunları anlamak için Nosy’nin şiirlerinin özelliklerine bakmalıyız. Fuzuli şiirinin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz;

1) Fuzuli her şeyden önce bir aşk şairidir. Bütün şiirlerinde aşkını anlatmıştır. Bu aşk maddi aşktan başlar ve ilahi aşka doğru ilerler. Fuzûl’de aşkın insan aşkından yavaş yavaş kaçıp ilahî aşka girerken en güzel msnafi Leyla ve Mecnun’u görmekteyiz. Leyla ile Mecnun arasındaki aşk, okulda fiziksel aşk olarak başlar ve sonunda ilahi aşka dönüşür. Meraklı bir aşk nesnesi olan âşık kendini somut olarak ortaya koymaz.

Fuzuli’nin şiirlerinde tasavvuf çok önemli bir unsurdur, ancak Fuzuli’de tasavvuf hedef değildir. Fuzuli, tasavvufu sanat açısından görmüştür. Birinci amaç sanattır ve tasavvuf bu sanatta parçalanmıştır. Yani Fuzeli’nin şiirlerinde tasavvuf açığa çıkarılmaz, şiirin derinliklerinde saklıdır. Bu durum Fuzuli’nin eserinde kendine özgü ve karmaşık bir yapı oluşturur. Anlamak için okuyucu hazırlıklı olmalıdır.

2) Acı çekmenin meraklı şairi. Aşkı hep üzüntü, keder ve acı olarak görür. Kavuşmak, neşe ve mutluluk istemez. Acı çekmeyi sever. Fuzuli’ye göre acı insanı olgunlaştırır. Bu durumun, yani meraklı bir ıstırap şairi olmasının sebebi, yaşadığı çevre ve yaşam koşullarıdır. Fuzuli’nin bu acı tarafı sayesinde Türk edebiyatında defalarca yazılan Leyla ile Mecnun hikayesi Fuzuli tarafından en güzel şekilde kaleme alınmıştır. Çünkü eserin konusu Fuzûl’e tam uymaktadır.

3) Kafiye bulma ve kullanmadaki ustalığı Fuzuli’yi diğer şairlerden ayırır. Fazuli’nin bu konudaki ustalığı, mazmunu bir hasırın telleri gibi örülmüş ve iç içe girift bir yapıda şiirlerinde kullanmasıdır. Fuzeli’nin şiirlerine baktığımızda ilk anladığımız anlamı buluruz. Çoğu insan bunu ilk bakışta anlar ve sever. Ancak şiirlerde derinleştikçe anlaşılan, üzerinde düşündükçe anlaşılan başka anlamlar da vardır ve bu anlamları bulabilmek için konuya hakim olmak ve belli bir bilgiye sahip olmak gerekir. Yani her bilgi ve kültür düzeyindeki insan, kendi düzeyine göre fuzlîyi anlar ve sever. Fuzuli’nin şiirlerinden herkes kendi manasını çıkarabilir. Fuzuli’nin şiirlerini özgün ve değerli kılan da budur.

4) Fazuli’nin şiirlerindeki dil samimi ve dürüsttür. Yüksek lirizm. Fuzuli’nin şiirleri anlam bakımından mükemmeldir ama beyitlere ilk baktığımızda o an aklımıza geldiklerinde sanki üzerinde düşünmeden söylenmiş gibi hissederiz. Bu sanata sehl-i mumteni denir.

Her büyük şair gibi Fadılî’nin de şüphesiz kendi dönemi ve sonrasındaki şairler üzerinde büyük etkisi olmuştur. Şiirleri geniş çapta dağıtıldı, okundu ve benimsendi. Birçok şair Fuzuli’yi örnek almış ve onun şiirlerine kehanetler yazmıştır. Hiç şüphesiz Fuzuli, geçmişten günümüze şairlerin ve şiir severlerin en büyük ustalarından biri olmuş, çok okunmuş ve sevilmiştir.

Son olarak Fuzuli’nin şiirlerinden bazı örnekler verelim:

Hansi Gülşen Gülbüni Serv-i Hıramanunca
Hansı Gülbün İşte la’l-i handanunca

(Gül bahçesindeki hangi gonca senin sallanan servi boynun kadar uzun?
Gül goncası gibi gülen dudakların)

Bir çiçek, içinde güzel bir çiçek gibi açıyor
Hansi Berge Lip Lyle d’Or Evchanonka çiçeği var

(Hangi gül bahçesinde senin yüzün gibi gül açar?
Hangi gül yaprağı senin inci kırmızı dudağına benziyor?)

Bir hansi bağınız var, bir bar bağışlayan bir nahlia kadın
Hansi Nalon’un bir erkek kardeşi var, Zinhdanonka

(Hangi bağda senin boynun kadar meyveli fidanları var?
Hangi meyve çenenizde elmaya benziyor?)

Senin gibi bir tutsak nasıl bir zulümdü
Hansi’nin celladının kılıcı nevk-i mujganuncadır.

(Senin gibi bir celladın hapse attığı idam cezası nedir?
Hangi celladın kılıcı kirpiklerinin ucu kadar keskin ve keskindir?)

Ve Hansi’yi küçük düşüren aydın kadın bir şeydir
Hansi Chim Water’ın içinde bir ruh tabancası var

(Hangi toplantıda boynun gibi bir mum yandı?
Parıldayan yanağınıza benzeyen bir mumun ışığı nedir?)

Sen güzel bir yerde bir tapınaksın.
Herhangi bir genç adamın bir ejderhası vardır zulfi prishanunka

(Sana benzeyen hazineyi nerede buluyorsun?
Hangi ejderhanın hazine beklediği dağınık saçların gibidir).

Hansi Gülchen Polbulen Nosy diyorlar, sen kimsin?
Bülbül Hansi’nin nalesi var ağla-u efganunca

(Merakla Gül Bahçesi’nin hangi Bülbülü sana benziyor derler?
Hangi ey bülbül senin ağlamana benzer?

* * * *

Ben kalp hastasıyım.
Felix yandı

İhsan kamu otoritesine şifa verir
Neden bana bir tedavi yapmıyorsun?

Şeb-i hicran yanar ruhum kan döker çeşm-i giryanım
İnsanları uyarıyor, bahtsızlığımı uyandırmayacak mı?

Grup ruhuna karşı gözlerimden kanlı sular fışkırdı.
Habib, gül mevsimi bu, Akan sular bulutlu değil mi?

Ağrımı ikisinin arasında tuttuğumu söylediler kıl yari
İnanıyor mu inanmıyor mu bilmiyorum

Bana e-posta gönderilmedi, sadece zihnimi boşalttım
Seni görmek benim için utanç verici olmaz mı, beni bronzlaştıran aptal?

Fuzuli rind-i şeydâdır hemişe halka rüsvâdır
Soru şu ki, bu aşk kimdir, bu aşktan bıkmaz mı?

Diğer önemli eserler şunlardır:
– Arap Divanı
– İran Mahkemesi
Türk Mahkemesi
-şikayet
– Leila Foo Mecnun
-Hadikatü’s Sueada
-Hef- Kamera
su şiiri

katip:Gazanfar Tufanı

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın