Lefkoşa
Yunanlıların tabiriyle “Lefkoşa” bir Akdeniz ülkesi olan Kıbrıs’ın gözde şehirlerinden biridir. Aslında bu şehir bir favoriden daha fazlası, ülkenin başkenti. Kıbrıs bugün tartışmalı topraklara sahiptir. Aslında çatışma konusu sadece bizim için var olan bir sorun olarak da görülebilir. Çünkü 1974 yılında adaya çıkan Türk askerleri, Kıbrıs’ın ikiye bölünmesini sağlayarak, kan ve soy bağı olan Kıbrıslı Türkler için Rum yönetiminin baskı ve hukuksuzluklarına karşı bir tampon bölge oluşturmuştur. Türkiye, Güney Kıbrıs yönetimini bir devlet olarak tanımadığına göre, herhangi bir şekilde ele alınması gereken bir durum da yoktur.
1974’te Türkiye’nin “barış süreci” ile ada ikiye bölünmüş olsa da bu sadece uygulamadaydı. Çünkü zaten Türkiye Cumhuriyeti’nin işgali altında bulunan ve bunun sonucunda kurulan Kıbrıs Türk devleti, sadece Türkiye tarafından tanınmaktadır. Bu, adanın uluslararası alanda Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmasına ve Kıbrıslı Rumlara egemen bir devlet statüsü altında muamele edilmesine yol açtı. Kıbrıs’ın hem kuzeyde hem de güneyde birçok şehri vardır. Ancak hem Yunanlılar hem de Türkler için en önemli şehirdir. Lefkoşa Ya da başka bir deyişle Lefkoşa. Bu şehir, üzerinde bulunduğu ada gibi ikiye bölünmüştür. Kuzey ve Güney Lefkoşa olarak da adlandırılabilecek bu şehir, Türk ve Yunan devletlerinin başkentidir.
Her iki tarafın da başkenti olarak bilinir Lefkoşa, Bu anlamda adanın en önemli şehridir. Bu anlamda oldukça stratejik olan Lefkoşa, hem Yunanlılar hem de Türkler için siyasi olduğu kadar ekonomik bir merkez olarak da hizmet vermektedir. Egemen ulusal kimliği yalnızca Türkiye tarafından tanınan KKTC, yalnızca Türkiye’den ithalat yapabilmektedir. Aslında bu durum Kıbrıs tarafında bir sorun değil. Çünkü Türkiye adayı adeta bir vilayet olarak görmekte ve cömertçe ekonomik yardımlar sunmakta ve katkıda bulunmaktadır. Lefkoşa, Kıbrıs’ın kuzey tarafında daha küçük bir nüfusa sahiptir. Rum tarafının nüfusu Türk tarafının yaklaşık 3 katıdır. Aslında bu rakamlar sadece şehir olarak değil, metropol alanı olarak da değerlendiriliyor. Bu anlamda üç kat nüfus farkı ortaya çıkıyor. Ancak şehrin yasal sınırları dikkate alındığında Rum ve Türk tarafları arasında pek bir fark yok.
Kıbrıs’ın hukuki içeriği aslında Türk tarafı için bir sorundur. Çünkü bölünmüş bir ada var ve Türk devleti tanınmıyor. Bu, Kıbrıs’ın uluslararası alanda tek sahibi olduğu anlamına gelir. Bu, kuşkusuz, devlet olarak bile tanımadığımız ve 2004’ten beri Avrupa Birliği’nin resmi üyesi olduğumuz, tam üyelik müzakerelerini yürüttüğümüz Kıbrıs Cumhuriyeti’dir.
Avrupa Birliği’nde “Kıbrıs Cumhuriyeti” terimi pek kullanılmaz, hatta hiç kullanılmaz. Bunun nedeni ise bu ifadenin üstü kapalı olarak adanın bölünmesine resmi statü verilmesi fikrini çağrıştırmasıdır. Bu anlamda Avrupa Birliği ve dünyadaki diğer ülkeler bu ülkeyi Kıbrıs olarak adlandırmaktadır. Muhatap olarak sadece Rum tarafına bakıyorlar.
yazar:Emir Karasu
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]