Kadınlar, yapıları gereği hassas olan özel yaratıklardır. Onları narin ve özel kılan pek çok özelliği vardır. Ancak toplumumuza ve birçok topluma bakıldığında kadına yeterince önem verilmediği gözlemlenmiştir. Ancak toplumun varlığının temeli yine annelik vasfına sahip olan kadın tarafından yürütülür.
Kadınlar toprak gibidir. Ekersin, çalışırsın, çalışırsın ve o sana tekrar tekrar geri döner. Önemli olan bu toprakları iyi değerlendirmek, değerini bilmek ve israf etmemek. Gelişmiş ülkelerdeki toplumsal hayata bakıldığında kadınların hem hukuken hem de hukuken erkeklerle aynı haklara sahip olduğu gözlemlenmiştir. Diğer bir deyişle, kadın hakları kağıt üzerinde bir sözleşme olarak kalmamıştır. Kadının en büyük hakkı küçük yaşta bir meslek eğitimi almasıdır. Öyle ki hayattaki tek desteği ve en büyük gücü odur. Kadınların ekonomik özgürlüğe sahip olmaları sadece para kazandıkları anlamına gelmez.
Kadınların ekonomik özgürlüğü, onları her konuda bir adım önde ve güçlü kılıyor. Ekonomik özgürlüğe sahip bir kadın kocasına ihtiyaç duymaz ve kocası ona ekonomik baskı uygulayamaz ki buna finansal şiddet denir.
Yine mutsuz bir evliliği olsaydı çaresizlikten o evliliğe devam etmek zorunda kalmazdı. Çünkü kaldığı yerden devam etme gücüne sahiptir. Ekonomik özgürlüğünü elinde tutan bir kadın, toplum tarafından diğer kadınlara göre çok daha fazla değer görür ve saygı görür. Ekonomik özgürlük, kadınlar için sadece zor zamanlarda bir kurtarıcı değil, aynı zamanda yaşam kalitesini de yükselten bir durumdur. Örneğin, çalışan bir kadının sahip olduğu şey, bir kocaya ihtiyacı olan bir kadının sahip olmadığı şeye eşit değildir. Çalışan kadınların çocukları için ömür boyu sürecek imkanlar bile buna dahildir. Ayrıca ekonomik özgürlüğünü işçi olarak alan kadınların çocuklarının diğer kadınlara göre daha aktif ve sosyal oldukları, özgüven sorunu yaşamadıkları görülmüştür.
Sonuç olarak kadınların ekonomik özgürlüğü, hayatlarına sunulabilecek en büyük nimettir. Hatta yetiştirdikleri çocuklar da yanlarında kalmamış, bu nimetten nasibini almışlardır. Toplumun kanayan yarası olan kadına yönelik şiddet, kadının ekonomik özgürlüğünü bir ölçüde kısıtlamaktadır. Bu nedenle ailelerin en büyük görevi kız çocuklarını okutmak ve ne pahasına olursa olsun kariyer sahibi olmaktır. Bu onların topluma kazandırdıkları birey ve çocuklarına bırakacakları en büyük miras olacaktır.
yazar: Fred Akdoğan
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]