medyauzmani.com
İnternetin ve sayısallaştırmanın zararları «YerelHaberler – Yerel Haberler

İnternetin ve sayısallaştırmanın zararları «YerelHaberler

“Dijital dünya” diyebileceğimiz teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişiyor. İçinde bulunduğumuz dönemde dijital dünyadan yararlanma ölçüsü toplumların gelişmişlik düzeyinin bir ölçüsü olarak görülmektedir. Ancak insanlığa ilk bakışta büyük fırsatlar ve kolaylıklar sağlayan bu teknolojik gelişmelerin birey ve toplum üzerindeki etkisi her zaman olumlu mudur? Bunun sorgulanması gerekiyor. Bugün bu dünyanın sunduğu imkanların beyinde bir çeşit tembelliğe yol açacağı endişesi bizi ciddi ciddi düşündürüyor. Nasıl ki kullanılmayan uzuvlarımız zamanla ağırlaşıp işlevini yitiriyorsa, beynimizin kapasitesi de giderek zarar görüyor olabilir mi?

Cebimizde taşıdığımız hesap makinesi sayesinde hemen hemen hepimiz “alışveriş sayma” dediğimiz basit işleri bile zihinsel olarak yapamıyoruz. Bir arkadaşım, iyi yazar olan bir yazara, “Ah, bilgisayar kullanmasaydı” derdi. Bilgisayarların ve teknolojinin düşmanı değildi. Ancak bahsettiği yazar fikri yazılarını kendi eliyle yazar ve yazılarıyla alanında büyük bir boşluğu doldururdu. Bilgisayar kullanarak yazarken de makale yazabilecek mi? Bu arkadaşımın endişesiydi. Aslında bilimsel alanda, özellikle toplumsal konularda yazılan yeni makalelere bakmak gerekiyor. Bunun için geçmişte çok zor şartlar altında yazılan yazılar ile günümüzün dijital imkânlarında oluşturulan yazıların kalitesi arasında bir karşılaştırma yapalım. Yeni yayınların kalitesi yetenekler dahilinde gerçekten arttı mı; Ya da tam tersi? Bu konuların genel bir değerlendirmesi ile kesin bir sonuca varmak için elbette kapsamlı bir araştırma yapmak ve sonuçlarına göre karar vermek daha doğru olacaktır. Ancak güncel bilimsel araştırmalar gösteriyor ki toplumun büyük bir bölümü zamanının çoğunu televizyon ve internet karşısında geçiriyor. Yine TV izleyici tercihleri ​​dijital kanallarda dizi, haber, yarışma, magazin programları şeklindedir. Öte yandan internet kullanıcılarının en çok vakit geçirdikleri alanlar ise oyun oynama ve sosyal medya takibi şeklinde oluyor. Aslında öğrenciler internet üzerinden ödevlerini yaparken arama motorlarından topladıkları bilgileri okumadan yapıştır yöntemiyle hazırlıyorlar; Hazırladıkları ödev içeriğini hiçbir şey öğrenmeden öğretmenlerine sunarlar. Öte yandan toplumda kitap ve yazılı basın okuma oranı halen çok düşük; Beyinler tembelleşir ve körelir. Öte yandan, körelmiş beyinler fikir üretme işlevini kaybeder.

Rahmetli Naguib Fadel, fikirlerin kötü durumunu “kişinin beynini kusmak” olarak tanımlar. Evet, hiçbir doğum ağrısız değildir. Özgün fikirler de bir nevi doğumdur ve ciddi sancılar gerektirir. Yani ne yapmalıyız? Dijital teknolojiye sırtımızı dönüp analog bir yaşam mı sürmeliyiz? tabii ki hayır. Her şeyin bir ölçüsü vardır. Yaşlı bir doktorun dediği gibi, “Bir şeyin zehir olması ile tedavi olması arasındaki fark, dozudur.” Belki her şeyde olduğu gibi dijital ürünlere ayırdığımız zamanı ve tükettiğimiz teknolojiyi bilinçli ve bilinçli bir şekilde kullanarak zihnimizi daha çok okumaya ve düşünmeye yöneltebilirsek bunun üstesinden gelebiliriz.

yazar:Anais Ecker

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın