medyauzmani.com
İmamoğlu: Atmadıkları takla kalmadı – Dokuz8haber – Yerel Haberler

İmamoğlu: Atmadıkları takla kalmadı – Dokuz8haber

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Güngören’de vatandaşlarla hitap ederken, “Yaradan, ‘Kimse hakkında, iftirada bulunma’ der. Büyük günahtır. İftirayla, kötü sözlerle iktidar olunmaz. Ucuz numaralardan medet umanlara, devlet yönetimi emanet edilmez kardeşim. Video montajlaması yapıyor, vatandaşı kandırmaya çalışıyor. Sonra da bu milletin vatansever evlatlarının insanlarına ‘terörist’ demeye kalkışıyorlar. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ‘terörist’ muamelesi yapan videolar hazırlıyorlar. Buna ne derler biliyor musunuz? Atmadıkları takla kalmadı. Siyaseti, caminin içine soktular. Orası Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (S.A.V.) koltuğudur. Ona layık olun. Siyasete alet etmeyin. Haddinizi bilin” dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye çalışmalarının yanı sıra cumhurbaşkanlığı ikinci tur kampanyasını da sürdürüyor. İmamoğlu, bugün ilk olarak, yeniden düzenlenen Zeytinburnu Zübeyde Hanım Caddesi’nde incelemelerde bulundu. Cadde üzerindeki esnafı ziyaret eden İmamoğlu, kendisine sevgi gösterilerinde bulunan vatandaşlarla fotoğraf çektirdi. Zeytinburnu’ndan komşu ilçe Güngören’e geçen İmamoğlu, İBB tarafından yenilenen Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman Parkı’nda vatandaşların yoğun ilgisi altında incelemelerde bulundu. İmamoğlu, park içindeki tesislerde spor yapan gençlerle de basketbol oynadı. Parkta çay molası veren İmamoğlu, Abdurrahman Nafiz Gürman Mahallesi Muhtarı Özlem Söğüt’ten semtin sorunlarıyla ilgili bilgi aldı. Buradan Güngören Haznedar Mahallesi’nde kurulan semt pazarına geçen İmamoğlu, esnaf ve vatandaşlarla sohbet etti.

Güven Mahallesi Menderes Caddesi’nde de halkla buluşan İmamoğlu şunları söyledi:

“YA KARANLIĞIN GİRDABINA GİRECEĞİZ YA DA HEP BİRLİKTE AYDINLIĞA ÇIKACAĞIZ: Güngören’in bendeki yeri bambaşka. Sizleri her ziyaretimde 19-20’li yaşlarıma dönüyorum. İstanbul’daki ticaret yaşamım burada başladı. O bakımdan burada, Güngören’in bu sokaklarında, bu caddelerinde olduğunda bambaşka bir enerji buluyorum. Sizlerle bu anı yaşadığım için çok mutluyum. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Güzel olan şu: Burada halkımızla buluşuyoruz. Ben arkadaşlarıma diyorum, lütfen halkın içinde olun. Halkın içinde olalım, dertleşelim, konuşalım. Peşin peşin şunu söyleyeyim, sevgili gönüldaşlarımız, vatandaşlarımız. Bakın bizim ahlakımız bize şunu söylüyor. Bize oy versin vermesin herkes bizim canım vatandaşımız, onu bilin ve hiç kimseye karşı kötü söz, kötü laf, kötü davranış yapmayacağız. Ben insanlarımızın oyuna bakmam. Neye bakarım biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup olmadığına bakarım. 86 milyon insanımız benim yurttaşımdır, benim canımdır, ciğerimdir, kardeşimdir, evladımdır, arkadaşımdır herkese öyle bakacağız. Tarihi bir dönemeçteyiz ya karanlığın girdabına gireceğiz ya da hep birlikte aydınlığa çıkacağız. Birlikte aydınlığa çıkacağımıza hiç şüphem yok.

MİLLETİN OYUYLA GELİRSİNİZ, MİLLETİN OYUYLA GİDERSİNİZ: Sizlerle beraber başaracağız, sizlere inanıyorum. Özellikle sevgili hanımefendiler size inanıyoruz. Sizler şefkatinizle, vicdanınızla, adaletinizle insanlara davranışınızla evlatlarınızı yetiştirme biçiminizle bu sürecin aydınlık yüzleri olacaksınız. Sevgili hanımefendiler. Çok büyük sorumluluğunuz var. Ben bu milletin aklına, sezgisine, öngörüsüne güveniyorum. Sizler bu öngörünüzle bize güvenerek 4 yıl önce dediniz ki ‘Bu şehrin belediye başkanı sen olacaksın’. Ve yetkiyi bize verdiniz. Biz de 4 yıldır sizlere hizmet etmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Biz bu yola iktidarın asıl sahibinin millet olduğunu bilerek çıktık. Koltuk, emanet bugün var, yarın yok. Koltuğun sahibi millet, milletin dediği olur. Milletin oyuyla gelirsiniz, milletin oyuyla gidersiniz. Bu ahlakla yolumuza devam ediyoruz. Onun için sürece hep dertlerinize derman olmak, sorunlarınıza çözüm bulmak için çıktık. Bu süreçte çok şey yapmaya gayret ettik. 

GÜNGÖREN’E ÇOK CİDDİ BÜTÇE AYIRDIK: Mesela çok şikâyet edilen Güngören Mezbahası’nı çok güzel bir şekilde bitirdik, içinde kreş açtık. Yuvamız İstanbul’un en güzel yerlerinden biri oldu. Nikah salonu, çocuk eğitim merkezi, kültür merkezi ve spor salonu olarak harika bir merkeze dönüştürdük. Güngören Yaşam Merkezi Katlı Otoparkımızı 952 araç kapasitesiyle Merter’de hizmete açtık. Gençleri ve çocukları herkesten önde tuttuğumuzu söyleyeyim. Bakın Sezai Karakoç Kütüphanemizi Güngörenli gençlerimiz için hizmete açtık. Güngören Tozkoparan ve Genç Osman Yuvamız İstanbul Çocuk Etkinlik Merkezimizi hizmete kazandırdık. Gençleri teknolojiyle buluşturan, belediyemizin teknoloji atölyelerinin birini daha burada açtık. Sizlerin isteğiyle 23 bin metrekarelik Orgeneral Nafiz Gürman Parkı’nı pırıl pırıl yaptık. Şimdi oradan geliyorum gidip gezmenizi istiyorum. Güngören’e İSKİ üzerinden yoğun bir altyapı çalışması yaptık. Güngören’e toplamda çok ciddi bir bütçe ayırdık, onu söyleyeyim. Tabii sadece Güngören değil, İstanbul’a çok özenli bir şekilde su baskını sorunlarının önüne geçmek için çalışmalar yaptık. Mesela Ali Rıza Gürcan Caddesi, mesela Ayvalıdere E5 geçişi gibi önemli yerlerde altyapı çalışmalarını toparlıyoruz, çok az zaman içerisinde bitireceğiz. Dolayısıyla İstanbul’un da Güngören’in de öncelikli sorunlarına temas ettik etmeye devam edeceğiz.



Kılıçdaroğlu, Ankara’da geri dönüşüm emekçileriyle bir araya geldi

SAYIN CUMHURBAŞKANI, İLÇE İLÇE GEZDİ KARŞIMDA BİR ADAYMIŞ GİBİ ÇALIŞTI: Depremle ilgili süreçte depreme dirençli bir şehir var etmek için özellikle vaktimizin az olduğunu biliyoruz. Bu işin topyekûn çözümü için hükümetin, bakanlıkların, yetkililerine defalarca önerilerimizi taşıdık. Ama biz yine de yolumuza yürüdük. Büyükşehir belediyesi olarak hızlı taramayla, özellikle Güngören’in tespiti için bin 400’e yakın binaya gittik ve tespitlerimizi yaptık. Biz vatandaşa hizmet için koşuyoruz, durmayacağız, yorulmayacağız daha fazlasını yapacağız. Bugüne kadar neyi, nasıl yaptıysak, bundan sonra da aynı azimle, aynı şekilde yolumuza devam edeceğiz. Güngören’in ulaşımı için de özenli hizmetler için çaba gösterdik. Bakın şöyle söyleyeyim. İstanbul’un çok fazla projeye ihtiyacı var bunu biliyoruz. Özellikle raylı sistemlerde on tane metro hattının yapımını hızla tamamlıyoruz açtıklarımız var, bu yıl açacaklarımız var seneye açılacak var. Dolayısıyla bütün iktidar yapısı kendilerindeyken durdurdukları şantiyeleri bu kardeşiniz ekibiyle beraber 90 bin çalışanıyla beraber vatandaşa hizmet ederek tam yol ileriye devam etti. Onu söyleyeyim.

500 BİNE YLAKIN ANNE ÇZOCUKLARIYLA ÜCRETSİZ GEZİYOR: Bakın özellikle bu bölgedeki altyapı çalışmalarını söylemiştim. Rantsal dönüşüme değil yerinde dönüşümün en güzel örneklerinden birini, Güngören’in içerisinde yapıyoruz. Genç Osman Mahallesi’nde yıkılan sitesinin yerine kentsel projesi olarak KİPTAŞ’ın Doğakent Evleri hızla devam ediyor. Bize başvuran binlerce binanın dönüşümü için de çalışmaya devam ediyoruz. Bakın bize ne dediler biliyor musunuz? ‘Anne-Çocuk Kartı vereceğim’ dedim. Bu milletin anneleri çocuklarıyla İstanbul’u rahat gezemiyor. ‘Ekonomisi buna müsait değil’ dediler. Ben bunu arkadaşlarıma dedim ki ‘Kardeşim biz 0-4 yaş arası çocuğu olan annelere bu şehri ücretsiz gezdirelim ve çok vicdanlı bir iş oldu. Hatırlayın ben bunu seçimde açıkladığımda ne dediler? Çıktı Sayın Cumhurbaşkanı, ilçe ilçe gezdi. Karşımda bir adaymış gibi çalıştı dedi ki ‘Kimin parasını kime veriyorsun?’ Ben de dedim ki ‘Milletin parasını millete veriyorum kardeşim’. Ve artık 500 bine yakın annemiz çocuklarıyla beraber bu şehirde ücretsiz seyahat ediyorlar. Sadece o mu? Hiç kreş yoktu. Bazen bana muhalefet edenler diyor ki ‘Ya vardı ya nasıl yoktu kardeşim’. Şu anda 6 binin üzerinde öğrencimiz var kreşlerimizde. Bir tane öğrenci yurdu yoktu. Bakın bir yatak. Şu anda 5 bin yataklı öğrenci yurdumuz var. Onun için biz hizmet etmeye devam edeceğiz. Vatandaşın yanında olmaya devam edeceğiz. ‘Sosyal yardımları bunlar keser dediler. Tam 5 katına çıkarttık sevgili hemşerilerim. Keşke milletimiz yoksullukla mücadele etmeseydi de çıkartmak zorunda kalmasaydık. 

VİDEO MONTAJLAYARAK VATANDAŞI KANDIRMAYA ÇALIŞIYORLAR. İNANIN HİÇBİRİNİZDEN DE UTANMIYORLAR: Kavgayı, gürültüyü bırakarak artık iş yapan bir dönem başlatmamız lazım. Yalana dolana geçit vermeden geleceğe bakmak istiyoruz. Yalan çok kötü bir şeydir değil mi? Yahu sevgili anneler çocuğunuza. İlk sözünüz şu değil midir? Ben annemden ilk sözü oğlum yalan konuşmayacaksın. Öyle değil mi? Bir annenin en önemli tavsiyesidir yalan konuşmayacaksın, yalanın ne menem bir şey hepimiz biliriz. Doğruluğu kendine tek yol benimsemiş, vatandaşlarımız bilir bunu. Yalanla, dolanla seçimin kazanılmayacağını da bilir. Bakın iftira, açın Kur’an-ı Kerim’i iftirayla ilgili onlarca ayet görürsünüz, onlarca. Yaradan birisi hakkında iftirada bulunma der. Büyük günahtır. İftirayla, kötü sözle de iktidar olunmaz. Ucuz numaralardan medet umanlara söyleyeyim devlet yönetimi emanet edilmez kardeşim. Bak video montajlaması yapıyor, vatandaşı kandırmaya çalışıyorlar. Ama utanmıyor bu şekilde yapanlar, inanın hiçbirimizden de utanmıyorlar. Sonra kalkıp çıkıp diyorlar ki ama montaj ama şu ama bu bunu diyorlar. Sonra da bu milletin vatansever evlatlarını, insanlarını terörist demeye kalkışıyorlar. Ya cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na terörist muamelesi yapan videolar hazırlıyorlar bunları yayınlıyorlar. Buna ne derler biliyor musunuz? Atmadıkları takla kalmadı, her şeyi yapıyorlar.

BAKIN BİZ TERÖRLE İŞ BİRLİĞİ YAPMADIK, YAPMAYIZ, YAPMIYORUZ VE YAPMAYACAĞIZ: Bakın buradan bir kez daha söyleyeyim. Canları sıkılsın önemli değil net. Bakın biz terörle iş birliği yapmadık, yapmayız, yapmıyoruz. Ve yapmayacağız. Yapmayacağız. Ne demek vatan ha? Ne demek terörle iş birliği? En büyük suç. En ufak şüphen varsa Ekrem İmamoğlu burada, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu burada. Savcılarına zaten söylüyorsun, şikayetini yap ya ayıptır ayıp. Yetki sende, hükümet sende, ayıptır. Bunlar siyasi malzeme yapılacak şeyler değil. Bakın bu ne biliyor musunuz? Seçimi kazanmak için her yol mübah, her yol çamur at, yalan söyle, iftira at. Allah aşkına bu ülkede huzur istiyorsak, çocuklarımızın siyasi kavgalar içinde heba olmasını istemiyorsak bu iftirayı atanları siyaseti düşmanlaştırıcı bir tarza sokanlara mutlaka hayır demek zorundayız. 28 Mayıs’ta doğru karar verip bunları evine yollamak zorundayız net. Bu bir köşeye sıkışmışlıktır. Bakın bunu yapmazsak bizi büyük bir felaket bekliyor, çok net söylüyorum. Bakın bir örnek vereceğim. Az önce buradaki pazardaydık, o pazarı ben de yıllarca bilirim. Buranın en eski pazarlarından biridir Perşembe Pazarı. Geziyoruz, bizi provoke etmeye çalışan birkaç insan oldu, yüzlerini de tanıyorum, sorun yok. Ama bakın iki hanımefendiyle karşılaştım. İkisi de AK Parti’ye oy verdiğini söyledi, verebilir. Çok saygı duydum. Niye? Bir tanesi dedi ki, ‘Bak kardeşim, benim evlatlarım sana oy veriyor. Ama ben AK Parti’ye oy veriyorum’. Olabilir dedim abla ne güzel. ‘Allah razı olsun ama’ dedi, ‘Şu düşmanlaştırıcı sahayı yok edin’ dedi. ‘Bu iyi bir şey değil’ dedi. ‘Bak ne diyorum benim evimde çocuklarım sana oy veriyor. Ben başkasına oy veriyorum’. ‘Olabilir abla’ dedim. Oy vermek başka bir şey.

BEN SUÇLUYSAM BANA SUÇUMU KES AMA O SUÇLUYSA ONA DA CEZASINI KES: Yahu senin oyuna ben sahip çıkıyorum sandıkta. Sadece bana oy verilen oyu değil ve bu şekilde münazara ettik. Eğer dedim isteğin, milletin birbirine düşmemesi ise senden tek isteğim var biz birisi hakkında bir iftirada bulunuyorsak, birisi hakkında yalan konuşuyorsak, bizi bir teraziye koy, bir tart, ölç yani biz bunu yapıyorsak, bizi suçla. Ama dedim bir başkası, hakaret ediyorsa, bana terörist diyorsa, bana uydurma mahkemelerden ceza veriyorsa, haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik yapıyorsa ki yapıyor dedim. Onu da başka bir vicdan terazine koy bizi öyle ölç ondan sonra ben suçluysam bana suçumu kes ama o suçluysa ona da cezasını kes ablacağım dedim. Bunları niye söyleyeceğim? Hepimiz dikkatli olmalıyız. Bir başka husus, bir hanımefendi yine oy verdiği partinin ismiyle slogan attı. Yine belli ki beni destekleyen bir hanım efendi de ona sert bir cevap verdi. Sert bir cevap ama hiç hoş değil. Bakın vatandaşı suçlamayacağız. Vatandaşım başka bir partiye de oy verebilir. Ama, onu suçlamayacağız. Hiçbir vatandaşımızı kötülemeyeceğiz. Bizim derdimiz vatandaşımızla değil. Bakın ben hiçbir vatandaşıma kötü söz söylemem. Provokatör değilse, öyle güdümlü birisi değilse hiçbir kişiye kötü söz söylemem. Ona aynen ahlaklı, edepli, usullü lisanla konuşup cevaplarını vereceğiz. Ya da savunmamızı yapacağız. Onun için bizim derdimiz bir avuç insanla ve o bir avuç insanı yöneten insanla, başka bir derdimiz yok. Beni seviyorsanız, kimsenin kalbini kırmayın. Size, kötü söz söylese bile, bak bu kardeşiniz ne yapıyor dakikalarca dinliyor. 10 dakika, 20 dakika, yarım saat vatandaşı dinliyor. Niye biliyor musunuz? Sabır göstermek zorundayız.

KÖTÜ DİL, MEMLEKETİ ÇOK GERGİN, ÇOK TEHLİKELİ BİR SİYASİ KUTUPLAŞMANIN KUCAĞINA ATAR: Kötü dili, şu söylediğim iftiraları, kötülüğü yenmek kolay değil, sabır ister. Tabii ki haksızlığa karşı asla susmayacağız. Susan dilsiz şeytandır. Asla susmayacağız o ayrı. Ama kötülüğü yenmek kolay değildir. Kötülüğü yenecek olan nedir biliyor musunuz? İyilik, güzel kalp. Onun için biz her şey çok güzel olacak diyoruz. Onun için bizim işaretimiz kalplerimiz. Onun için sizden istirhamım buna uyun. Bu şekilde biz bu iktidarı yollayacağız. Bu şekilde milletin iktidarını hep birlikte kuracağız. Millet İttifakı’nın yapısı buna uygun. Bakın bizim ittifakımızda bütün siyasi akımlar var. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafında birleşmiş durumdayız. Bu birleşme bizim toplumumuzun huzurunun güvencesidir, kardeşliğimizin teminatıdır. O bakımdan şimdi bu büyük uzlaşma, bu büyük kardeşlik projesine hep birlikte onay vereceğiz. Bakın tersi olursa ben size söyleyeyim. Memleketi çok gergin, çok tehlikeli bir siyasi kutuplaşmanın kucağına atar. Bakın burada iş insanları beni dinliyor, esnaf var burada, burada bankalar var dinliyorlar. Bakın net söylüyorum, ekonomiyi ve bankacılık sistemini felç edecek günlere doğru gideriz. İşsizliği, yoksulluğu, dayanılmaz hale getirecek bir sıkıntılı dönemin çöküşünün önünü açarız. O yüzden bu olası tehlikelere karşı 23 Mayıs’ta 13’üncü Cumhurbaşkanımız olacak olan Kemal Kılıçdaroğlu’na hep birlikte oy vereceğiz. Gençlerimiz için, çocuklarımız için, ülkemiz için Sayın Kılıçdaroğlu’na oy vereceğiz. Huzurumuz için, refahımız için, barışımız için, kardeşliğimiz için Kılıçdaroğlu’na oy vereceğiz. Bu konuda anlaştık mı?

CAMİLERİ SİYASETE ALET ETMEYİN, HADDİNİZİ BİLİN: Şimdi bakın sevgili hemşerilerim, birkaç uzlaşma yapıp sözlerime son vereceğim. Bakın birkaç şey daha söyleyeceğim. Şimdi bunlar, bunlar bilumum iftiralar attılar. Dini siyasetin içine kadar soktular. Bizim camilerimiz, her kulun eşitlendiği, Yaradan’a sığındığı, Yaradan’a dua ettiği yerdir. Orası üstünlük kurma yeri değildir. Orası siyasi münazaraların yeri değildir. Buradan sesleniyorum, benim camimin, o mihrabının, vaiz koltuğunun üzerinde oturan imamlara sesleniyorum. Benim inancımın hocaları olun, benim inancımın imamları olun, benim inancımın ayetlerini okuyun, surelerini okuyun onları anlatın. Orası Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in koltuğudur, ona layık olun. Camileri siyasete alet etmeyin haddinizi bilin. Buradan sesleniyorum. Bir şey daha söyleyeceğim. Bakın bunlar benim ağırıma giden şeyler. Allah aşkına, istirham ediyorum. Milletin canını vereceği bu bayrak, bu vatan ve bu milletin geleceği için kendini ve her şeyini feda edecek insanlarımızın sakın milli duygularını ölçmeye kalkmayın. Bu milletin, her ailesinde gazi vardır, şehit vardır Çanakkale’den bugüne her ailede vardır. Milletimize saygı duymayan, milletimizi terörist ilan eden, oy verenleri iyi, oy vermeyenleri terörist ilan eden o dili kınıyorum. Bu millet sizin o dilinize gereken cezayı 28 Mayıs’ta kesecek, kesecek kardeşim. Dolayısıyla bu kardeşiniz adaletli bir ülke istiyor. Bu kardeşiniz ayrımcılık istemiyor. Bu kardeşiniz memleketimin her insanının huzurlu olmasını istiyor. Bu kardeşiniz her evladımızın iyi eğitim almasını istiyor. Bu kardeşiniz her gencimiz üniversite okumasını, iyi meslek sahibi olmasını ve yuva kurmasını istiyor. Bakın bu kardeşiniz milletin işiyle, aşıyla ilgili konuşuyor. Bakın bu yoksulluk günlerini, bu sıkıntılı günleri aşmak istiyor. Onun için bizim tek derdimiz bu. Bu kardeşiniz İstanbul için çalışıyor.

BİZ BU YOLA ÇIKARKEN, GERİYE BAKMADAN ÖNÜMÜZE BAKARAK YOLA ÇIKTIK: ’28 Mayıs’tan sonra Ekrem İmamoğlu’nun dosyalarına bir bakacağız’. E bir bakın bakalım ne varmış. Bir bakın bakalım. Ben size söyleyeyim. Bana dönük bu sinsi planları yapanlara söyleyeyim. Biz bu yola çıkarken geriye bakmadan, önümüze bakarak yola çıktık. Tek gücümüz var Allah’a şükür milletimizin bize olan desteği. Bu millet kendisine hizmet edeni hiçbir zaman yedirmedi, yedirmeyecek. Bakın çok net. O bakımdan bu 28 Mayıs seçimi memleketimiz için büyük bir sınavdır. Gençlerimizin geleceğinin önemli bir seçimidir. Şehrimizin geleceği için bakın şehrimizin talan edilmemesi için önemli bir sınavdır. Siyasi olarak bu İstanbul’un da sınavıdır. Ekrem İmamoğlu’nun da sizlerle beraber bu memleketi olan borcunu ödeme sınavıdır. Hep birlikte 28 Mayıs’ta Güngören’de, İstanbul’da oy patlaması yapmaya hazır mıyız? Seçimde sandıklarda partiler üzerinden sandık görevlisi olunuz, olmadınız Türkiye Gönülleri üzerinden müşahit olun, sandıklarınıza sahip çıkın. Sandıktan çıkan her oy atılan her vatandaşımızın oyu, devletin, bizlerin namusudur. Ona bir zeval getirmeyeceğiz. Hep birlikte çalışmaya, sandıkta görev almaya hazır mıyız? Hepiniz çok seviyorum. Allah hepinizi korusun. Allah milletimizi, memleketimizi, devletimizi korusun. Allah bu memleketin her evladını korusun. Seksen altı milyon insanını korusun. Geleceğe güçlü bakalım. Her şey çok güzel olacak.”

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın