Son zamanlarda adını çokça duyduğumuz tarım, topraksız tarımdır. Ülkemizde hormonsuz meyve ve sebzeleri hobi olarak evde yemeyi seven çiftçiler, çiftçiler ve insanlar için hala bir merak konusudur. 10 yıl önce çiftçilerin konuştuğu bu konu, günümüzde hormonsuz gıdaların tüketilmesine olan ilgi ile bilgilendirici bir hal aldı.
Dünya nüfusunun hızla artması ve buna bağlı olarak çarpık kentleşme, sanayileşen kentlerin sayısının artması, verimli toprakların yok olması gibi nedenler. Hidroponik yani topraksız ekimde ürün toprakta değil, fidelerin oluştuğu özel kaplarda yetiştirilir. Fidanlar, Danimarka’dan ithal edilen taşyünü adı verilen bir malzemede yetiştirilmektedir. Taş yününün tercih edilme sebebi su tutma özelliğidir. Taş yünü ile birlikte fidanların dikileceği saksıya perlit ilave edilir. Perlit ayrıca ısı yalıtımı sağlayarak fidelerin sıcaklık değişimlerine maruz kalmasını azaltır. Fidanlar dikildikten sonra olgunluğa eriştiklerinde tozlaşma ve döllenmeyi sağlamak için arılar ortama bırakılır. Bu şekilde fideler döllenir ve ürün oluşur (domates, salatalık, biber, çilek…).
Tanınmış kişiler, Türkiye’nin hidroponik seralarının 2-3 yıl içinde 15.000 dönüme ulaşacağını söylüyor. Bu sayede ürün üzerindeki verim normal yetiştiriciliğe göre beş kat fazladır. Dinamik yetiştiricilik ile hidroponikte domates tohumlarından yaklaşık 16 bin domates elde edilmekte ve 1 dönümde 80 ton ürün verimi elde edilmektedir.
Bu yetiştirme yönteminde hiçbir pestisit veya hormon kullanılmamaktadır. Bu nedenle toksik madde içermeyen ve yüksek fiyatlara ürün yetiştirilen bu topraksız seralar, geleneksel sera yetiştiricileri için de caziptir. Yetiştiriciler ürünün fiyatının yüksek olmasına rağmen pazarlamada sıkıntı olmadığını, iç piyasada ve ihracat için her zaman alıcı olduğunu belirtiyor.
Hidroponiğin faydaları nelerdir?
-Tabi ki en dikkat çekici yanı topraksız olmaları. Ülke topraklarının büyük bölümünün çorak ya da çöl olduğu ülkelerde ekim için toprak bulunamıyor. Bu nedenle insanlar yiyeceklerinin büyük bir bölümünü ithalat yoluyla karşılamaktadır. Ama artık bu yeni yöntemle topraksız tarım dünyanın her coğrafi bölgesinde uygulanmakta ve ülke nüfusunun ihtiyaçlarının kolaylıkla karşılanmasına olanak sağlanmaktadır.
– Örtü altı yetiştiriciliğinin yaygın olduğu yerlerde en büyük sorunlardan biri aynı ürünü yıllar içinde tekrar tekrar üreterek toprak stresine yol açmasıdır. Bu, toprak verimliliğini azaltır. Toprak stresinin önlenmesi, tabiri caizse toprağı dinlendirmek veya yetiştirilecek ürünü değiştirmektir. Ancak bu uygulamalar yetiştiriciler için pratik ve ekonomik değildir.
Tarım işçileri için en büyük sorunlardan biri de mahsuller arasında oluşan yabancı ot ve hastalıkların bitkilere zarar vermesidir. Tarımın yoğun olarak yapıldığı ve sürekli aynı bitkilerin yetiştirildiği bölgelerde bağışıklık sistemini baskılayan hastalıklar, yabancı otlar ve yabancı otlar önemli bir sorundur. İlaç kontrolü ile bu sorun ortadan kaldırılmaya çalışılsa da %100 kontrol sağlanamamaktadır.
– Toprağın işlendiği alanlarda, özellikle seralarda, yüksek verimli ve kaliteli bitkiler elde etmek için aşırı gübreleme tercih edilir. Bu durumda gelecekte tarım alanlarına gübre sağlanamamasına ve çevreyi kirletici etkilere neden olmaktadır.
Toprak işlemede bitkilere verilen su miktarının belirlenmesi zordur. Daha sonra toprağa nüfuz eden su miktarı, topraktan ve üründen buharlaşma sonucu kaybedilir, dolayısıyla bitkileri sulamak için tüketilen su miktarı, topraksız tarımda kullanılan su miktarının yaklaşık 5 katı kadar olabilir.
yazar:Hatice Öztürk
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]