medyauzmani.com
Hasan Sabah kimdir? ” YerelHaberler – Yerel Haberler

Hasan Sabah kimdir? ” YerelHaberler

Orta Çağ’ın en ilginç liderlerinden biri olan Hasan Sabbah, İsmaili mezhebinin doktrinine dayanan İslam dinini oluşturan Haşhaşî mezhebi ile tanınır. Hassan Sabah otoriter bir lider olmasının yanı sıra dini bilgisi ile de farklı ve derin bir kişilikti. Sabah’ı tarih sahnesinde farklı kılan unsurlar, yetiştirdiği amansız katiller ve 34 yıl hiç ayrılmadan yaşadığı ünlü Alamut Kalesi’dir.

Hassan Al-Sabah, “Şii İmamın On İki İmamı” inancının kalesi olarak tanımlanan Kum şehrinde doğdu. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte 11. yüzyılın ortalarında doğduğu söylenmektedir. Dini eğitimini de Rey şehrinde almıştır. Kûfeli olan babasının on iki imam doktrinini vurguladığı ve kendisinin de söylediği gibi Yemen asıllı olduğu söylenmektedir. Başka bir anlatımda, pek inandırıcı olmasa da, eski Himyarit soyundan geldiği belirtilir. Anlatılan bir hikayeye göre Hasan Sabbah, Omar Hiyam ve Nizam Molek de onlara öğretmenlik yapan okul arkadaşlarıydı. Kendi aralarında dayanışma ve vaatleri doğrultusunda, herhangi biri çok başarılı olursa, diğerlerine yardım edeceklerdir. Molek’in Nizam’ı, devlet kademelerinde tepelere çıktıktan sonra bu sözünü yerine getirdi. Ömer Hayam kendisine emekli maaşı bağlayarak özgür ve rahat bir hayat istiyordu. Ancak Hassan Sabah sarayda daha yüksek bir mevkiye ulaşmak istiyordu. İlerleyen süreçte vezirliğe yükselmek isteyen Hasan için vezir onu görevden almak için dedikodular yayar. O sırada Hassan Al-Sabah Mısır’a yerleşti. Ancak bu hikaye bir efsane olmaktan öteye gitmedi. Çünkü Molek, Hasan ve Hayyam rejimleri arasında 30 yıllık bir fark var. Hikayenin gerçekliğinden bahsedilmiyor.

Hassan Sabah’ın Rey şehrinden ayrılışı ve Mısır’a gelişi. İsfahan, Azerbaycan, Sylvain, Mezopotamya, Suriye ve Filistin kıyıları boyunca yapılan yolculuk anlatılıyor. Yaklaşık 3 yıl Mısır’da kalan Sabah, daha sonra Kuzey Afrika’ya sürgüne gönderildi. Oradan da Suriye’ye gitti. 10 Haziran 1081’de tekrar İsfahan’a vardıktan sonra Hasan Sabbah, dokuz yıllık hizmet için İran’ı baştan başa dolaştı. Hasan Sabbah, İran’ın kuzeyinde yer alan Deylem bölgesine büyük ilgi gösterdi. Çünkü bu bölge İslam dinini kılıçla kabul etmeyen, toprakları büyük güçlüklerle fethedilen, savaşçı bir halkı olan ve köklü geleneklerini sürdürebilen yerli halkın kontrolü altındaydı. Hasan Sabbah bir süre sonra dikkatini çeken Deylem bölgesinde faaliyetlerde bulunabilmek için Kazvin’e göç etti. Yerleştiği bölgenin yerli halkı arasında pek çok müridi bulan Hasan Sabbah, uzun süre Elbrus dağlarındaki Alamut kalesine yerleşmeye karar verdi.

Alamut Kalesi, oldukça geniş bir vadiye hakim, üstün ve hakim bir konumda, geniş bir kayalık üzerine inşa edilmiştir. İki bin metre yüksekliğindeki Alamut Kalesi oldukça zorlu, dik ve dolambaçlı bir patikaya sahipti. Bu özelliği ile ulaşılması ve ulaşılması çok zor bir yapı gibiydi. Kaleyle ilgili ilginç hikâyelerden biri de Deylem hükümdarlarından biri için yapılmış olmasıdır. Efsaneye göre, kale inşa edilmeden önce kral kartalını uçurmuş. Kartal, kalenin bulunduğu kayalığın üzerinde durdu. Bu nedenle kale bu yerin üzerine inşa edilmiştir. Adı, “kartalın öğretisi” anlamına gelen “Aloh Amut” adından türetilmiştir. El-Sabah kaleye vardığında, kalenin hükümdarı Alevi hükümdarı el-Mehdi idi. Halkı kendi tarafına çekmeyi başaran Hasan-ı Sabbah, kaleyi almaya koyuldu. 4 Eylül 1090’da kale gizli harekatla alındı. Kaleyi yöneten Alevi el-Mehdi kaleyi terk etmek zorunda kaldı. Bazı İranlı tarihçilere göre Sabah, Mehdi’ye yüklü miktarda altın vermiştir. Ancak bu noktada önemli olan Sabah’ın Assassin mezhebini bu tarihten itibaren kurmuş olmasıdır.

Hasan Sabbah’ın Alamut Kalesi’ne yerleştiği 34 yıl boyunca kaleden neredeyse hiç ayrılmadığı, hatta kaledeki odasından çok az çıktığı rivayet edilir. Alamut Kalesi’ni aldıktan sonra Büyük Selçuklu devletine ve Abbasilere karşı komplolar kuran Sabah, yetiştirdiği suikastçılarla zamanında 50’ye yakın suikast gerçekleştirdi. Bu suikastların en önemlisi ve bazı kaynaklara göre ilki Nizam Molek cinayetiydi. Diğer suikastlar ise Büyük Selçuklu devletinin üst düzey yetkililerine ve Abbasilerin önemli din adamlarına yönelik suikastlardır. Nizam Molek’in öldürülmesi ve Melikşah’ın ölümü üzerine Sensar, Berkyaruk ve Mehmet Tabar arasındaki taht savaşları nedeniyle büyük Selçuklu devleti dağılmaya başlamış ve dağılmaya başlamıştır. Hasan Sabbah bu olumsuzlukları kendi lehine çevirerek başka kalelerin de saltanatı sırasında alınmasını sağlamıştır. Mayıs 1124’te hastalanan Hasan Sabbah, öleceğini hesaplayarak, Lemser’in kalesinin komutanı Kiya Buzrug Amedei’yi halefi olarak kuvvetlerine liderlik etmesi için seçti. Savunuculuk faaliyetlerinin başına Ebu Ali’yi atadı. Hasan bin Âdem bin Kisran ve Kıya, Ebû Kafir’i de yanına alarak, onun yerine geçmesini emretti. 23 Mayıs 1124’te öldü.

Hassan Sabah’ın ölümü, bilinçli liderliğinin doğal sonuydu. Sabah, astronomi ve sihir gibi alanlarda yetkin olmasının yanı sıra zeki ve becerikli bir hesap komutanı olarak biliniyordu. Aynı zamanda bir yazar olan Sabah, yaşamı boyunca hiçbir zaman imamlık iddiasında bulunmamış, sadece imamın temsilcisi olduğunu belirtmiştir.

Kaynak:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hasan_Sabbah

katip:Baran Akkök

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın