medyauzmani.com
Gamze Yücesan Özdemir yazdı: Bu ülkede emekçiler var – Yerel Haberler

Gamze Yücesan Özdemir yazdı: Bu ülkede emekçiler var

Sözleri var da kızıyorlarsa asgari ücrete, yoksulluğa, bütçeye müdahale edebiliriz. Onlarla birlikte yürüyeceğimiz bir yol ve atacağımız adımlar var. Bu yoldaki beş adımı ele alalım.

Gamzi Yusan Özdemir’in Soul Haber’deki yazısı şöyle:

Bugün ülkenin gündeminde asgari ücret, yoksulluk ve bütçe müzakereleri var. Bir yanda komisyon odalarında, meclis salonlarında, müzakere masalarında bu konuları tartışanlar var. Bir arada yaşayamayız diyenler ise çocuklarını okula aç gönderiyor, sefalet içinde yaşıyor. İşçilerin itirazlarının ve beklentilerinin siyasi arenaya taşınamayacağı açıktır. Ancak bu itirazları ve beklentileri anlayan, açıklayan ve örgütleyen sosyalist sol devletin gündemine müdahale edebilir. Ve yalnızca işçi sınıfının bir parçası olabilen sol, işçi sınıfını toplumsal bir özne olarak yeniden siyasi arenaya getirebilir. Çocuklarına götürmek için gece mesaisini kesenler asgari ücrette, yoksullukta ve gelecekte söz sahibi olması gerekenlerdir.

Siyasi partilerin bu gündemlerdeki pozisyonlarına bakalım. Siyasi iktidarın asgari ücret, yoksulluk ve bütçe müzakereleri mevcut süreci devam ettirecek teknik düzenlemelerdir. Seçimlerden önce de popülist gelişmeler beklenebilir. Bu gelişmelerin enflasyonu artıracağı şimdiden belli. Ana muhalefet için bu konular siyasetin ana konusu bile değil. Neoliberal siyasetin sınırlarını aşamayan ana muhalefet, işçileri yoksulluğu yönetme sanatının hamuru olarak görüyor. İşçileri onlarla ortak görmek yerine, etnik, dinsel ve ulusal ayrımları birleşik sınıf hareketine zararlı olarak kabul eder ve bu ayrımların seçim hesabına dahil edilmesi gerektiğini hesaplar. Öte yandan emek örgütleri ve sosyalist yapılar da bazı taleplerde bulunuyorlar, ancak siyasette ve toplumda karşılık bulamıyorlar.

Bu ülkede emekçiler var. Sözleri varsa, öfkelerini uyandırırlarsa asgari ücrete, yoksulluğa, bütçeye müdahale edebiliriz. Onlarla birlikte yürüyeceğimiz bir yol ve atacağımız adımlar var. Bu yoldaki beş adımı ele alalım.

İlk adım. Asgari ücreti, yoksulluğu ve bütçeyi böyle anlıyor ve açıklıyoruz. İşçiler için kabul edilebilir olan tek açıklama, işçi sınıfının bilimiyle yapılan açıklamalar olacaktır. Burjuva siyaseti alanında bu meseleler teknik meseleler olarak ele alınır. Asgari ücret hesapları, açlığın sınırı hesapları… Asgari ücret de yoksulluk da ekonomi politiğin konusudur. Asgari ücret sömürü, asgari açlık ise üretimin nasıl ve kimler için yapıldığı ile ilgilidir. Yoksulluk, bu ülkenin emekçilerinin bu ülkede neyin üretildiği ve nasıl dağıtıldığı konusunda söz sahibi olamamasının sonucudur. Zenginleşmeden bahsetmeden yoksulluktan bahsedemeyiz. Bu sorunlar, hem üretime hem de dağıtıma müdahale etmeden etkili bir şekilde dönüştürülemez.

ikinci adım. İşçilerle bir arada yaşamayı teşvik etmek için her yolu denemeliyiz. Sol yapılar ve emek örgütleri kendilerini işçi sınıfından uzaklaştırdı. Siyasi uygulamalar, toplumun kalbinden kopuk yöneticiler ve aktivistlerle sınırlı olma eğilimindedir. İşçilerle gerçek bir sol söylem üzerinden geliştirilen uzun soluklu yürüyüşlerin zamanını ve yerini yeniden düzenlememiz gerekiyor.

Üçüncü adım. İşçi sınıfıyla birlikte itirazlar, beklentiler ve öfke üretmeliyiz. Onların bilgisi dışında hazırlanan itirazlar ve talepler, yukarıdan söz olarak kalmaya mahkumdur. Yoksulluğa karşı neler yapılıyor? “Asgari ücret ne kadar?” Bu soruların cevaplarının işyerlerinde ve mahallelerde birbirine uyması gerekiyor. İşçilerin neyi ve nasıl talep ettikleri, neyi ve nasıl şikayet ettikleri önemlidir. Nesne olmaktan kurtulan işçi sınıfı, birçok şeyi mümkün kılabilir. Emekçilerin retoriği, çalışma olanaklarını artırmanın ve çökmekte olan sosyalizmi korumanın tek olanağıdır.

dördüncü adım. Siyasi ufkumuzu belirlemeliyiz. Emekçilerle değil, iktidarla muhatap olmak kavramların ve düşünce dünyasının bu sınırlar içinde kurulmasına yol açar. Asgari ücret, sosyal yardım gibi kapitalizmin ufkunda kalan hedefler üretiliyor. İşçi sınıflarıyla birlikte güçlü, tutarlı, basit ve net bir sol siyaset geliştirmeliyiz. Bu yoksulluk koşullarında halk, muğlak, rahatsız ve vasat bir politika yerine daha net bir politika bekleyecektir. Siyasi söz ve ondan çıkacak siyasi ufuk, solcu bir toplum örgütlemeyi ve solcu bir devlet inşa etmeyi mümkün kılar.


2023’te emekliler ne kadar zam alacak: Emekli memur oranı ne kadar, SSK ve Bağ-Kur’luların maaşları ne kadar artacak?

beşinci adım. Birlikte sesimizi yükseltmeliyiz. Sosyalist siyaset “Biz bunları istiyoruz!” Yani belirleyici olan, arkasına alacağınız güçtür. İşçi sınıfının benimsemediği itiraz ve taleplerin siyasi iktidar üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Asıl mesele, “işçiler için” değil, “işçilerle mücadele” yüksek sesle söylemektir. İşçilerin politize edildiği, taleplerini seslendirdiği ve taleplerinin takipçisi olduklarını haykırdığı süreçler, geleceğe yönelik değişimleri beraberinde getirebilir.

Burjuva siyasetinin yeni bir umut üretemediği, tüm iddialarını yitirdiği bir dönemde bir iddiaya sahip olmak gerekir. Bu ülkede emekçiler var. Onlar sadece toplumun kurtuluşunun değil, aynı zamanda yeniden kurulmasının da temelidir. Yürüyecek yolumuz, atacağımız adımlar var. Bu ülkenin geleceğini eninde sonunda üretenlerin ve mücadele edenlerin belirleyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. İşçi sınıfı bir kez daha güneşin altındaki yerini alacaktır.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın