Erkan Baş, Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın Teke Tek programına ilişkin açıklamalarda bulundu.
İşte Bash’in açıklamalarından öne çıkanlar:
“Türkiye’nin imar sorunu var. 5 yılda yaşadıklarımız, hatta kanalizasyonlar patladı. Kirli, çok kötü durumdayız. Acilen temizlememiz lazım. Parfüm bile sıkmamız lazım. .İnsanlar biraz daha rahat nefes alsınlar.İşte bir sorun daha var, tesisatı yenilemezsek ilerde yine aynı sorunu yaşarız.Sevgili Sera aramıza katılınca bazı CHP’li arkadaşlar surat asmaya başladı. Birkaç arkadaş ‘Yakışır mı’ dediler, ben de ’20 yıldır sosyalistlerin oyu var sayın’ dedim. Koalisyon üyesi.Bu halkın oy kullanma özgürlüğünü getiriyor.Hiç yalan söylemedik.Ben seçimlerde iktidar olmayacağım diyeni görmedim.Güç Her sistemde vardır ama demokraside farklıdır. aşağıdakiler: Muhalefetin güçlü olduğu bir sistem.
“AKP’nin güç ortaklığı var”
Türkiye’nin önümüzdeki dönemde güçlü bir ana muhalefete ihtiyacı var. Adalet ve Kalkınma Partisi’nde bir güç-bereket ortaklığı var. Bir süre sonra gideceğini düşünüyorum. Son zamanlarda yenilgiler yaşayan partilerle birlikte geliyor. Sanki attan düşmüş gibi. Belki de muhalefetin bir an önce bir sonraki seçimde ortak paydada birleşmesi gerektiğini söyleyen parti TİP’tir. Haftalardır vatandaşlarla aralıksız toplantılar yapıyoruz. İddiamız, Türkiye’nin 20 yıldır belki de dünyanın en kötü hükümetlerinden biri tarafından yönetildiğidir. Çok büyük hatalar yaptık. 2018’de ‘ilk turda birkaç aday çıksın, iş ikinci tura kalacak, en çok sayılana oy vereceğiz’ denildi. Dışarıdan bakıldığında çok anlamlıydı. Sorun ikinci tura kalmak. Diğer muhalefet adaylarından daha fazla oy alırsanız kalırsınız. Muhalefet adayları birbiriyle yarıştı, Tayyip Erdoğan ilk turda kazandı. Bu seçimlerde muhalefetin mümkün olduğu kadar tek adayda birleşmesi gerektiğini baştan söyledik. Bunun dışındaki her şey bana yanlış geliyor. Muharrem İnce’nin kitabı dün seçim gecesi bana kapalıydı. “O akşam benden talimat bekle” deyip bir seçim stratejisi geliştirip o akşam ortadan kaybolursanız, size güvenmezler.
Arduan polarizasyonda ustadır
AKP toplumu hep kutuplaştırdı. Recep Tayyip Erdoğan’a karşı ittifakları bölmekte usta bir siyasetçidir. 2018’den beri kimyalarını bozan şey, halk arasında kurulan ittifakı bölemez. Bugün toplum içinde çok tehlikeli bir şey oluyor. Halkın krize müdahale ettiğini düşünüyorum. Recep Tayyip Erdoğan kutuplaşmanın işine yaradığına inanıyor. Her zaman bu konuda düşmanca bir şeyler kullanır. Bir keresinde asla unutmayacağım demişti, “aşırı terörist” demişti. Karşısındaki herkes terörist gibidir. Türkiye’nin eski siyasetinin kanunları orada hâlâ belirleyicidir. Bir genç, Kürt, Alevi, işçi oraya bakınca kendilerini görmüyorlar. Orada da siyaset daha çok Ankara sahnelerine hapsolmuş durumda. Altıncı masada sanki siyaset masaya hapsedilmiş gibidir. Bütün partiler kutuplara sadece seçmen gözüyle bakıyor. Bize oy verin, alkışlayın, destekleyin, evde kalın. Sera’nın olağanüstü kararlılığı. Antik Türkiye’de siyaset, zenginler kulübü. Türkiye’de meclise geri dönün, neredeyse tamamı erkek. Türkiye en çok neyle övünüyor? Genç bir nüfusumuz var.
“En üstte yazılması gereken şey insanların çıkarlarıdır.”
Türkiye’nin yüzde 99’u çalışan insan, meclise bakarsanız yok denecek kadar az. Bir madencinin, bir çiftçinin, bir Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin mecliste temsil edilmesini neden kimse düşünmüyor? Hatay’da bir parti toplantısı yaptık. Herkesin koşmak için o kadar paraya vs. ihtiyacı var. onlar söylüyor. ‘Bizden filtre olacak bir gıda kolisi ve bir hijyen kolisi getirip deprem bölgesine gönderin’ dedik. Milletvekili adaylarımızın listesini genel merkezde hazırlamayacağız dedik. Biz buna örgütlü mücadele dedik. İşyerinde sendikal mücadeleye katıldı mı, haksızlığa karşı çıktı mı? Varsa net bir şekilde onu aday gösterin dedik. Oyunumuzda en başa koymamız gereken şey insanların çıkarlarıdır. Paris ve ben bunu birinci başkan yardımcısı seçildiğimizde yaptık. Her hafta seyircilerle konuşuyoruz ve mecliste yaşananları konuşuyoruz. Vaazlarımız çok rağbet görüyor, neden biliyor musunuz? Biz de onların söylediklerini söylüyoruz. Çanakkale hayalimiz. Kaz Dağları Dayanışması diye bir örgüt vardı.
“Sokaktaki atmosfer çok güçlü.”
Kanada’dan bir şirket gelip orayı yağmalıyordu. Hepimiz uyuyorduk. Bir mücadele oldu ve o şirket oradan atıldı. Bütün ülkeyi kurtardılar. Oradan bir arkadaşımızı vekil seçebilsek. Bir kadın kooperatifi veya işçi sendikası tarafından aday gösterilirse. İnsanları organize etmeyi bir garanti haline getireceğimize inanıyoruz. Bir kriz olduğunu hissettik. Böylesine güçlü bir çıkışla, çökmek üzere olmasını beklemiyorduk. İlk başta şaşırdım. İlk tepkilerini gördüğümde pes etmezlerse ağır bir yenilgi alacaklarını hissettim ve geri dönüş olacağını düşündüm. Orada beni heyecanlandıran, seyircilerin müdahalesi oldu. Alışılmış siyaset tarzını sürdüren partiler bile halk ayağa kalkınca sıraya giriyor. Bu heyecanı devam ettirmeliyiz. Sokakta şu anda gördüğüm atmosfer çok güçlü. Dün Hatay’daydım. Havaalanına bakışlar görüyorum. Geçmişte, karşılama konusunda isteksizdiler. Bu atmosfer değişti.
İstanbul sözleşmesi kırmızı çizgimizdir.
Henüz karar vermedik, destek verebiliriz dedik. Bunu Emek ve Özgürlük Koalisyonu’ndaki müttefiklerimizle konuşacağız. Başından beri tek aday olduğumuzu söyledik. Millet İttifakı son seçimlerde üç aday çıkarmıştı. Şimdi tek bir olumlu gelişmeye iniyor. Kılıçdaroğlu kendisini muhalefet adayı olarak görüyor mu, istiyor mu, istemiyor mu? Sendikalarla, kadın ve gençlik örgütleriyle, çevre örgütleriyle görüşmeden “Adayınız benim” demek doğru olmaz. AK Parti devleti yok etti. Tüm mekanizmaları çöktü ve parti devletine dönüştü. Altı masalı ameliyat masası. AKP toplumu da yok etti. Milletin koalisyonu iktidardaysa, muhalefetin nasıl yapılabileceğini göstermek için buradayız. İyi şeyler mi yaptılar, destekliyoruz. Örneğin bu güce karşı en çok mücadeleyi kadınlar verdi. İstanbul Sözleşmesi ortaya çıktı. Altılı masadaki bazı taraflar buna karşı veya tereddütlü. Bizim açımızdan bu kırmızı çizgidir. Bu konuda adım attıklarında biz de onların arkasında olacağız.
“Eğitim, sağlık satın alınabilecek bir şey mi?”
Adalet ve Kalkınma Partisi’nden Hodabar’a ziyaret: Müzakereler yolunda
Kemal parayı iade edeceğiz der. Parasını nerede kullanacak? Halk için attığı her adımı destekleyeceğiz. Eğer halka karşı bir girişimde bulunurlarsa hesabını soracağız. İşçiyi, yoksulu ve halkı doğrudan temsil etmeyi hedefliyoruz. TİP Türkiye için kırmızı çizgi olacak. Eğitimin alınıp satılabilen bir şey olmasına karşıyız. İki çocuk da aynı zeka seviyesine sahip. Bunlardan biri Adalet ve Kalkınma Partisi’nde İmam Hatib’i annesinin ve babasının parası olduğu için iyi okullara gittiği için, diğeri de parası olmadığı için yargılandı. Sağlık alınıp satılabilen bir şey midir? Bu alanlarda net çizgilere ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Enkazdan çıkan kadın, “Beni özel hastaneye götürmeyin param yok” diyordu.