"Enter"a basıp içeriğe geçin

Duyu organları ve duyular «Efendim

Faliyet alani, sahne: Görme, dış dünyayı algılamamızı sağlayan önemli duyulardan biridir. Dünyadaki güzellikleri algılamanın yanı sıra görme duyusu da çok önemli bir hayatta kalma mekanizmasıdır. Gözler, beş duyu organının en karmaşık olanıdır. Beyin, görme eylemi için diğer tüm duyuların toplamından daha fazla alan ayırır.
Dış dünyadan gözümüze gelen ışık önce gözün dışındaki kornea ve korneanın altındaki mercek tarafından kırılır. Bu, kırılma olmaksızın ters çevrilmiş gözün altında bulunan retinaya yansır. Gelen ışık, gözün alt kısmında bulunan ve sayıları yaklaşık 125 milyon olan özel sinir hücreleri tarafından elektrik enerjisine dönüştürülür. Bu nöronlar genellikle iki tiptir: çubuklar ve koniler. Loş ışığı gören özel nöronlara çubuk, rengi algılayan hücrelere ise koni adı verilir. Koni hücreleri parlak görüş sağlamanın yanı sıra siyah ve beyazı da ayırt eder. Renkleri görme yeteneğimiz, bu koni hücrelerinin üç farklı rengi algılamasına bağlıdır: yeşil, kırmızı ve mavi. Bu üç renk, renk algısının temelidir. Nesnelerden yansıyan ışığın yoğunluğu bu renklerin algılanmasında önemli rol oynar. Nesnelerden gelen ışığın yoğunluğuna, şekillerine, renklerine ve hareketlerine bağlı olarak beyinde farklı görüntüler oluşur. Çubuk ve koni hücreleri tarafından alınan ve sinir liflerine iletilen impulslar beyne gönderilir. Bu uyaranlar beynin her iki yarım küresinde de iletilir. Sinir lifleri birbirine çapraz bağlarla bağlı olduğu için sağdaki görüntü beynin sol tarafında, soldaki görüntü ise beynin sağ tarafında görülür. Burada beynin arka kısmında yer alan ve bu işlev için özelleşmiş olan oksipital bölgeye anlama ile ilgili bilgiler gönderilir. Yaklaşık 2 milimetre büyüklüğünde bir hücre tabakası ile çevrili olan bu bölge görme merkezi görevini görmektedir. Bu alana iletilen bilgiler sayesinde şekiller, renkler ve hareketler algılanır ve analiz edilir.

İşitme duyusu:İşitme duyusu insan hayatında büyük önem taşıyan duyulardan biridir. Pek çok canlı, işitme duyusu sayesinde çevreden gelen tehlikeleri algılar. Ayrıca iletişim konusunda da büyük prestiji var. İşitme sorunu olan çocuklar konuşma eylemini gerçekleştirmekte de zorluk yaşarlar. Hava titreşimi işitmenin ilk şartıdır. Kulağımıza ulaşan sesler, nesnelerin titreşimlerinin hava yoluyla dış kulağa iletilmesiyle oluşur. Bu titreşimler dış kulağa ulaşır ve orta kulakta kulak zarını titretir. Bu titreşim sesin yoğunluğuna ve frekansına göre değişir. Böylece orta kulaktaki örs, malleus ve üzengi adı verilen üç küçük kemik hareket eder. Kulağın en iç kısmında bulunan üzengi adı verilen kemik, iç kulaktaki bir zar ile titreşir. Bu titreşim iç kulaktaki sıvının hareket etmesine neden olur. Elektrik sinyaline dönüştürülür ve bu işlem için iç kulaktaki özelleşmiş hücreler tarafından nöronlara iletilir. Ses dalgalarının frekans seviyeleri, farklı nöronlara uyarı sağlar. Bu sayede farklı sesler algılanır. Nöronlar tarafından algılanan sesler, beynin şakak bölgesinde bulunan işitme merkezine iletilir. Sesler başlangıçta aynı şekilde algılanır ve temporal bölgeye aktarılır. Bu bilgi daha sonra analiz için beynin sol kısmındaki konuşma merkezine gönderilir.

Dokunma hissi:Dış dünyadan gelen uyaranları algılamamızda çok önemli olan bir diğer duyu da dokunma duyusudur. Nesnelerin yapısı, boyutları ve sağlamlığı bu anlam aracılığıyla algılanır. Dokunma derideki sinir uçları aracılığıyla gerçekleşir. Sinir uçları saç köklerine bağlanır ve saçın en ufak hareketini algılar. Zararlı bir uyaranı bize dokunmadan önce sezmemizi sağlayan bir mekanizmadır. Bir maddenin dokunma duyusu ile algılanmasında en önemli nokta o bölgedeki sinir liflerinin sayısıdır. Parmaklarda ve dudaklarda bu sayı çok fazla iken, arkadaki sinir liflerinin sayısı çok azdır. Parmaklar ve dudaklar, bir nesneyi ayrıntılı olarak algılamada önemli bir rol oynar. Çocuklarda nesneyi elledikten sonra ağza alma eylemi bu durumu açıklamaktadır. Aynı anda vücudun iki farklı noktasına dokunan iki uyaranın ayrılması, o bölgelerdeki sinir ağının frekansı hakkında bilgi verir. Arka bölgede birbirine çok yakın iki noktayı aynı anda kalemin uçları ile birleştirmek tek bir uyarıcı his yaratabilir. Kalem uçları arasındaki mesafe 6-7 cm’ye çıktığında iki farklı uyaranın varlığını ayırt edebiliriz. Dudak bölgesinde ise bu mesafe 1-2 mm’ye kadar inmektedir. Bu nedenle cinsel dürtü doyum noktasıdır.
Dokunma duyusu sayesinde ağrı ve sızı hissedilebilir. Bu durum hastalıkların erken teşhisi için büyük önem taşımaktadır. Ağrı ve ıstırap beyne farklı şekillerde sinyal olarak iletilir. Örneğin elimiz bir sobaya dokunduğumuzda ağrıya neden olan uyaranlar, nosiseptör adı verilen özel sinir lifleri tarafından algılanır. Bu sinyaller omuriliğin arkasına gider. Sinyaller beyne ulaşmadan önce, omuriliğe bir refleks eylemi gerçekleştirmesi söylenir. Geri bildirim, sinir iletiminin en ilkel şeklidir. Refleks, tüm canlıların hayatta kalmasında büyük önem taşır. Göze yakın bir yabancı cisim, gözün kapanması için sinyal veren refleksleri harekete geçirir. Beynin dış kabuğunda anlam kazanan sinyaller; Acı ve ıstırabın bilinçli bir düzeyde farkındalığını sağlar. Beyindeki ağrı algısı, endorfin ve ağrı kesici enkefalin salınımını tetikler. Bazı insanlar morfin benzeri maddelere o kadar alışmışlardır ki acı çekmeyi bir yaşam biçimi haline getirirler.

Koku ve tat alma duyusu: Bu duyular birlikte çalışmasına rağmen farklı organlar ve sinirler tarafından algılanır. Koku ve tat alma duyularımızın birlikte çalışmasıyla kokuları algılayabilir ve ayırt edebiliriz. Tat alma duyusu tek başına acı, tatlı, tuzlu ve ekşi tatları algılamamızı sağlar. Koku alma duyumuz sayesinde binlerce farklı tadı algılayabiliriz. Ağızda bulunan 5.000’den fazla tat tomurcuğu dil üzerine dağılmıştır. Tomurcuklarda yaklaşık 50 bin tat siniri vardır. Tatlar sinirler tarafından algılandığında beyin sapına gönderilir.

Yenilen acı veya ekşi yiyeceklere karşı ilk tepki beyin sapında oluşur. Bu sinyaller daha sonra beynin ortasındaki talamusa ve oradan da beynin dış kaplamasına iletilir. Değerlendirme ve bilinçli tat algısı burada gerçekleşir. Nazal mukoza, koku alma sürecindeki ilk duraktır. Burnun içini kaplayan mukoza sıvısı, koku uyarısı alan özel hücreler içerir. Hava yoluyla farklı türde partiküllerin yutulması, bunların mukoza zarının yüzeyine yapışmasına ve bir uyarıya neden olmasına olanak tanır. Bu alıcı uyaranlar, kokuların algılanmasına izin veren özel nöronlar tarafından elektriksel uyarılara dönüştürülür.

kaynak:
https://www.visiblebody.com/learn/nervous/five-senses
Bilim ve Teknoloji Dergisi, Eylül 2003, Sayı 11

yazar: bronzlaştırıcı tonik

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

                                                                                                                                                                                                                                   .
istanbul escort deneme bonusu veren siteleruetds masal oku
panel çit tiktok takipçi al Mobil Sohbet güvenlik sistemleri kredi danışmanlığı kaynak makinesi fiyatları özel tenis kursu