medyauzmani.com
CHP’li Karabek: Başkanlık sistemi ülkeyi 50 yıl geriye götürdü – Yerel Haberler

CHP’li Karabek: Başkanlık sistemi ülkeyi 50 yıl geriye götürdü

CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda; 2013’ten bu yana kişi başına milli gelir 12.500 dolardan 9.000 dolara düştü; Özellikle başkanlık sisteminin ardından alt üst olan milli gelir, büyük vaatlere rağmen 2007 seviyesinin altına düştü. Tabii şu anda daha da düşmeye devam ettiğini görüyoruz. Başkanlık sistemi ekonomiyi 50 yıl geriye götürdü” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabek, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda; 2013’ten bu yana kişi başına milli gelir 12.500 dolardan 9.000 dolara düştü; Özellikle başkanlık sisteminin ardından alt üst olan milli gelir, büyük vaatlere rağmen 2007 seviyesinin altına düştü. Tabii şu anda daha da düşmeye devam ettiğini görüyoruz. Başkanlık sistemi ekonomiyi 50 yıl geriye götürdü” dedi.


Hiranur davasını kapatan savcının sicili büyük: Cinayet dosyasını örtbas etti

2023 Merkezi Yönetim Bütçe Yasa Tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda görüşülüyor. Teklifle ilgili konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabek, hükümet bütçesini eleştirerek, şunları söyledi:

“Evet, PBC ile bütçe hakkında görüşmelerimiz oldu ve ilk bütçe sunulduğunda ana hatlarını çizerken ‘yatırım, üretim ve personel bütçesi’ dediğinizi gördük. Kadro bütçesi değildi, zaten 24 paketiniz var. ondan da bir şey çıkmadı.Üretim bütçesi de değildi, yıllardır üretimi destekleyen bir şey de görmedik.Yatırım bütçesi miydi?Yatırım için ayrılan payın 381 milyar TL olduğunu görüyoruz ama üretime ayrılan pay. faiz 580 milyar TL yani Yatırım bütçesi değil faiz bütçesi hatta transfer bütçesi olarak tanımlanabilir diyoruz.Yine baktığımızda ÖTV’den 1.1 trilyon bütçe geliri elde edilmiş, yani dolaylı vergiler.Türkiye’de maalesef vergi adaleti olmadığını hep söylüyoruz.2022’de vatandaştan alınan her 100 lira verginin 100 lira yani 14.5 lira faizi vardı, 2023’te ise vergi adaleti yok. bu arada revize, revize ve revize için faiz değişmediği takdirde 17.7 liraya gidecek.

Devam eden büyümeyle gurur duyuyorsunuz, “Krize rağmen dünyanın en iyi ülkelerinden biriyiz” diyorsunuz. Bakın büyüme cari açıklarla, borçlarla oluyor, sürdürülebilir mi? hayır. 12 yıldır ‘Türkiye orta gelir tuzağına düştü, sıkıştı’ diyoruz. Keşke orta gelir tuzağında kalsaydık ama ne yazık ki artık yoksulluk tuzağındayız değerli milletvekilleri. 2013’ten bu yana kişi başına milli gelir 12.500 dolardan 9.000 dolara düştü; Özellikle başkanlık sisteminin ardından alt üst olan milli gelir, büyük vaatlere rağmen 2007 seviyesinin altına düştü. Tabii şu anda daha da düşmeye devam ettiğini görüyoruz.

“Başkanlık sistemi ekonomiyi 50 yıl geriye götürüyor”

Başkanlık sistemi ekonomiyi 50 yıl geriye götürdü. Hangi verilere atıfta bulunuyorum? Aslında bir ülkenin dünya ekonomisindeki konumu, o ülkenin yarattığı katma değerin küresel katma değere oranı ve miktarına bağlı olarak açıklanabilir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin yarattığı katma değer, dünyadaki katma değerin %0,86’sını oluşturmuştur. ne zaman? 2012’de 1,24’tü ama başkanlık sisteminden sonra tersine döndü ve 2021’de küresel katma değerdeki payımız 0,84’e, yani 80’lerin altına düştü; 2022 için öngörünüz, bu yılsonu için öngörünüz 0,67 düştü yani elli yıl, onun için söylüyoruz.

Günü kurtaracak operasyonlarınız var. merkez bankası rezerviniz 45 eksi 50; 128 milyar dolar ayırdık, bu da Türkiye’ye olan dış borç ve güven risklerini azaltıyor. 3-5 milyar dolarlık takas yapıyorsunuz, burada biraz dengelemeye çalışıyorsunuz, bunu rezervlerden gösteriyorsunuz. Pahalı dış borcunuz var, ancak istikrar programınız yok, bu yüzden bu kısır döngüden nasıl çıkacağınızı düşünmeyin.

“Görüyorsunuz ki, günü kurtarmanın ekonomiyi yönetmekle eşdeğer olduğunu”

Ah, nereden geldiği bilinmeyen bazı finansal akışlar da var ki, gücünüzle hesaplayamazsınız; Hep soruyoruz, hiçbir zaman cevap alamıyoruz; Sizden kızmanızı rica ediyoruz. Bunun da bir açıklaması yok. Üzücü olan da şu, komik mi demeliydim, hüzünlü mü demeliydim bilmiyorum ama günümüzde tasarrufları ekonomiyi yönetmek gibi görüyorsunuz, benim için en acı olanı bu. Enflasyonda bazı gerçekler var. TÜİK tüketici fiyat endeksini yüzde 85,5 açıkladı ama hemşehrilerimiz,

Gerçek geçim endeksi yüzde 90’ın üzerinde ve siz bunu yansıttıkça gelirdeki gecikme artıyor, fiyatlar yükseliyor, ücretler yükseliyor, yoksulluk artmaya devam ediyor. Bu şu anlama gelir ki, “büyüme” dediğiniz büyümeden size refah payı verilmediği için gelir dağılımındaki sürekli bozulma devam ediyor ve tabii ki artıyor. Ücret ve maaşlara baktığımda, ücret ve maaşların milli gelir içindeki payında önemli bir azalma var sayın milletvekilleri. Milli gelir içindeki payının %26 oranında azalması, gelir dağılımındaki bozulmanın önemli bir göstergesidir. Cari açık artık sürdürülebilir değil diyorsunuz. Bakın, ithal ikame programınız yok. İthalat yapmazsanız zaten üretim olmaz ve bu yıl yaklaşık 50 milyar dolar cari açık beklentisi var ve ayrıca ödenmesi gereken 185 milyar dolar kısa vadeli dış borç var. bir yıl içinde ve gerçek bir tehlike oluşturur; Bunu da hesaba katalım. Madem bu kadar başarılısın, neden dünyanın en yüksek faizini ödemek zorundasın, diye soruyorlar. Yan para ve CDS borç almak zorundasın, iflas primi yani risk primi 600’lerin üzerinde.

Yanlış mali yönetime karşıyız.

Bütçeye bakıp diyorum ki bu açığın yani bütçe açığının sebepleri ve genel sebepleri nelerdir? Bakın 994 milyar liralık muafiyet var, katma değer vergisi, katma değer vergisi, döviz korumalı mevduatla ilgili zaten 7 aylık bir sürede hazineye 85 milyarlık yük olan yükü saymıyorum bile. Merkez Bankası’nın. Peki bu bütçe açığı nereden çıktı? Kamu-özel işbirliği projeleri var, şehirlerde hastaneler, otoyollar, köprüler… Hep diyor ki, “CHP bu yatırımlara karşıdır.” Algı yönetiminize karşıyız: Yanlış finansman yöntemi olduğu için karşıyız. İşte yanlış finansman yönteminin sonuçları… 2022’de 23.65 milyar liradan bugün 53.75 milyar liraya çıkan bu yük bütçe açığının sebebi. Orada başka neler var? Örneğin, devlete ait işletmelerin dezavantajları vardır. Bildiğiniz gibi BOTAŞ, Devlet Demiryolları, Toprak Mahsulleri Ofisi, Çaykur ve PTT gibi Varlık Fonuna devredildiler; Hazineden de 360 ​​milyar lira çıkıyor. Artık buna “ücret kaybı” demiyorsunuz, daha iyi bir tanım yapıyorsunuz, “borç vermeyin” diyorsunuz ve o işi kapatıyorsunuz.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın