medyauzmani.com
Bebeklerde ve yetişkinlerde çölyak hastalığı «Efendim – Yerel Haberler

Bebeklerde ve yetişkinlerde çölyak hastalığı «Efendim

Bebek beslenmesi gelişim için önemlidir. Peki ama çocuğumuza ne yedirelim, ona ne yedirelim? Ona faydalı olan veya ona dokunan gıdaları nasıl anlarız? Onu düzgün beslediğimizi düşünerek ona zarar verebiliriz. Öncelikle eğer annede formül mama varsa bebekler ilk altı ay sadece anne sütü ile beslenmelidir. Bu süreçten sonra kademeli olarak katı gıdalara geçebilirsiniz. Anne sütünün bir bebeğin büyümesi için gerekli tüm besinleri içerdiği bilinmektedir. Anne sütü alan çocuk hastalıklara karşı bağışıklık kazanır ve kronik hastalıklara yakalanma riski azalır.

Çocuklarda hastalık hangi yaş grubunda görülür?

Her şeye rağmen bazı bebekler düzenli beslenmelerine rağmen bazı belirtiler ve rahatsızlıklar yaşayabilirler. Fazladan yemek alırlarsa, doğru beslendikleri düşünülse bile, çok dikkat edilse bile, bazı çocuklar yeterince büyümeyebilir ve sürekli mide ağrıları yaşayabilir ve yeterli kiloya sahip olmayabilir. Bu durumda çocuğun çölyak hastası olduğu düşünülebilir. Bu hastalık sadece çocuklarda değil her yaşta görülebilir.

Genellikle hastalığa bağlı belirtiler bebeklerde 6-12 aylıkken ortaya çıkar. Bu süre katı gıdalara geçiş yaptığı dönemdir. Hayatın ilerleyen dönemlerinde ortaya çıkabilen çölyak hastalığının kızlarda erkeklere göre daha sık görüldüğü belirlendi. İlk altı ay emzirmenin çölyak hastalığına karşı koruyucu olduğu bilinmektedir.

yaygın hastalık

Bugün ülkemizde her 200 kişiden 1’ine çölyak hastalığı teşhisi konmuştur. Yaygınlığına rağmen hastalık iyi bilinmemektedir. Bu hastalığın nedeni bazı besinlerde bulunan glutendir. Gluten enteropatisi, tropikal olmayan sprue ve çölyak sprue olarak da bilinen hastalık, bir tür bağışıklık sistemi hastalığıdır. Halk arasında ince bağırsakta alerji şeklinde bilinir. Yediğimiz besinler sindirildikten sonra ince bağırsakta villus adı verilen çıkıntılar yoluyla emilerek kana karışır. Çölyak hastalarında ince bağırsakta iltihaplanma meydana gelir, villuslar zarar görür ve düzleşir ve yeterli emilim gerçekleşemez. Besinlerimizin içeriğindeki faydalı vitamin ve mineraller kana karışamadığı için bir süre sonra bağışıklık sistemi ile ilgili sorunlar ortaya çıkar. Bu sorunlar ortaya çıktığında artık insanlar çölyak hastalığına yakalanıyor.

Çölyak hastalığı olan kişiler, arpa, buğday, yulaf, çavdar ve tahıl ürünleri gibi tahıllarda bulunan ve gluten adı verilen bir proteine ​​​​hassastır. Çölyak hastalığı geni popülasyonun %30’unda bulunmasına rağmen, hastalığa bağlı semptomlar popülasyonun sadece %5’inde görülmektedir.

Teşhis nasıl yapılır?

Çocuklar sorunlarını anlatamadıkları için annelerin yeterince bilinçlenmesi ve güzel sözler söylemesi gerekir. Bazı durumlarda hastalık hafif olduğu için hastalığı tanımak zor olabilir. Bu durumda tanı için bebeğin veya çocuğun mineral, vitamin, yağ, protein ve karbonhidrat düzeylerinin ölçülmesi gerekir. Dışkı testleri ile birlikte çekilecek bağırsak baryum röntgeni tanıyı kolaylaştıracaktır. Hayat boyu devam eden bir hastalık olduğu için kesin tanı konulması gerekir. Şüphe durumunda biyopsi de kullanılır.

Ne tür belirtiler gözlemlenebilir?

Hastalığın belirtileri çok çeşitli olabilir.

* Çölyak hastalığının kalıtsal olduğu bilinmesine rağmen ameliyat veya enfeksiyon sonrası, gebelik ve doğum sonrası hatta psikolojik travma sonrası ortaya çıkabilmektedir. Kronik ishal en yaygın semptomlardan biridir. İshal, aşırı su kaybına neden olduğu için hayati önem taşır. İshal olmamasına rağmen malabsorpsiyona bağlı kilo kaybı ve büyüme geriliği görülebilir.
* K vitamini yeterince emilemediği için diş eti kanamaları görülebilir. Diğer bazı vitaminlerin eksikliği de sinir sistemi sorunlarına, cilt kuruluğuna, kaşıntıya, ciltte kızarıklıklara, düşük protein seviyelerine, dilde ve dudaklarda acılığa neden olabilir.
* Kronik kabızlık da hastalığın nadir bir belirtisidir. Dışkı sert ve kül renginde, hoş olmayan kokulu, kalın ve yapışkan kıvamda ise bu belirtiler çölyak hastalığına işaret etmelidir.
*Bebek veya çocukta büyüme geriliği, huzursuzluk, huzursuzluk, sık ağlama, karın ağrısı, hazımsızlık, iştahsızlık, kötü koku, yağlı, açık renkli dışkı, gaz sorunu gibi bazı sorunların saptanması çölyak hastalığını akla getirmelidir. .
* Demir eksikliği ve kansızlığa bağlı olarak eklem ve kemik ağrıları, raşitizm ve diş lekeleri oluşabilir.
Yetişkinlerde açıklanamayan karaciğer enzim bozuklukları, anemi, ağızda pamukçuk ve erken kemik erimesi sorunları da çölyak belirtileri olabilir.

Tedavi nasıl yapılır?

Ne yazık ki bu hastalığın ilaç tedavisi yoktur. Anemik hastalara demir ve B12 takviyesi de verilebilir. Ayrıca vücutta eksik olan besinlerin damardan verilmesi de mümkündür.

Hastalar, yaşamları boyunca rahatsızlık semptomlarından kaçınmak için glütensiz bir diyet izlemelidir. Ancak bu hiç de kolay değil. Ekmek, makarna, ekmek ve pide olarak ülkemizde ne kadar yemek sevildiğini düşünürsek neden olduğu anlaşılacaktır. Üstelik glüten adı verilen bu protein çeşidine bisküvi, reçel gibi besinlerde, hatta bazı ilaç ve rujların içeriklerinde bile rastlamak mümkündür.

Elbette ömür boyu bu besinlerin hepsini yemeden yaşamak zor olacaktır. Uygun bir glutensiz diyet menüsü özenle seçilmeli ve yaşam boyu uygulanmalıdır. Diyette küçük bir uzlaşma bile geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabilir.

alternatif yiyecekler

* Glutensiz beslenmenin menülerinde bunun yerine patates, pirinç, kestane, nohut, fasulye, fındık, soya fasulyesi, nişasta ve bu ürünlerden elde edilen unlara yer verilmelidir.
* Çölyak hastaları ceviz, kuru üzüm, incir ve fındık gibi kuruyemişlerle sağlıklı bir hayat yaşayabilir.
* Alınacak besinlerde glüten olup olmadığına mutlaka dikkat edilmelidir. Ekmek, hamur işleri, kurabiye ve kek gibi yiyecekler glutensiz un kullanılarak evde hazırlanabilir. Artık ülkemizde de glutensiz un ve diyet ekmek satılıyor.

Diyet önerileri

* Çölyak hastalarının yağlı yiyeceklerden ve kızarmış yiyeceklerden uzak durması gerekir.
* Hayvansal yağlar kullanılmamalıdır.
* Konserve ve fast food yiyeceklerden ve baharatlardan uzak durun.
Doğru beslenmeden ödün verildiği takdirde bu hastalığın ölümcül olabileceği unutulmamalıdır. İstemeden de olsa glüten tüketmek yutak, bağırsak veya ağız kanseri, osteoporoz, ciddi büyüme geriliği ve şeker hastalığı gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
* Beslenme kadar yaşam tarzına da dikkat edilmeli, egzersiz yaşamdan dışlanmamalı ve yeterli uyku verilmelidir.

yazar:Özdaş süpervizörü

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın