medyauzmani.com
Ankara’da pikniğe halk evlerinden protesto – Duquz 8 Haber – Yerel Haberler

Ankara’da pikniğe halk evlerinden protesto – Duquz 8 Haber

Halkevleri üyeleri, Ankara Ulus Meydanı’nda artan fiyatları ve yaşam pahalılığını protesto etti.

Vatandaşlar yaşadıkları sıkıntıları dile getirirken Toplum Merkezleri Kadın Sekreteri Berna Demirtaş, “Ülkemizde yoksulluk ve hayat pahalılığı büyük bir sorun haline geldi. Nereden bakarsak bakalım, kiminle konuşursak konuşalım, kimlerle konuşursak konuşalım. Bir avuç patron ve yandaş, Hepimizin ortak sorunu geçim sorunu… 20 yıllık AKP iktidarında uygulanan piyasa odaklı neoliberal politikalar, Türkiye’deki buhranın, krizin, yoksulluğun ve hayat pahalılığının ana kaynağı. Ülkemiz.

Halk Meclisi üyeleri bugün Ankara Ulus Meydanı’nda artan fiyatlar ve yaşam pahalılığını protesto etti. Halk Meclisi üyeleri, “İnsanca yaşamak istiyoruz”, “Zulmü, işkenceciyi, halk düşmanını, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni ayağa kaldırıyoruz”, “Üretici biziz, yöneten biz olacağız” gibi sloganlar attı. “, “Üştük, donuyoruz, insanca yaşamak istiyoruz”, “Yaşasın insan hakları mücadelemiz.” Geri getireceğiz”, “Milyonlar aç, milyonlar işsiz”, “Yanıyor, poşetler yanıyor” “Gözümüzde ışık söndü Nebati”, “Hayat kısa faturalarla geçip gidiyor”.

“Torunlarımızı seviyorsak yanaklarından öpmek dedemizin görevini yaptığımız anlamına gelmez. Mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz.”

Ankara’nın Mamak mahallesinde oturan bir kişi yaşadığı zorlukları şöyle anlattı:

“Bu şartlar altında yaşayamayacağımız için sesimizi duyurmak için sahadayız. Gördüğünüz gibi geçen yıla kadar artan zulüm, zulüm ve işkence ile günümüz koşullarında battaniye altında televizyon izliyoruz. söndürdüğümüz ışıklar Açlık, yoksulluk ve sefalet Bugüne kadar katlandı… Mevcut ekonomik sıkıntılar 20 yıl sonra doğacak çocuğa yansıdığı için bu artışa ‘dur’ demek gerektiğine inanıyoruz. Günümüz şartlarında Rusya ve Ukrayna’daki savaş nedeniyle enflasyon yüzde 20’lere, TÜİK’e göre Türkiye’nin enflasyonu yüzde 80’lere, Doğal enflasyon yüzde 220’lere ulaştı.Artık yaşayamayacağımızı anladığımızda bu şartlar altında bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek niyetindeyiz.

Bugünün koşullarında torunlarımıza, çocuklarımıza hayatın her alanında bir gelecek bırakmak için bunun mücadelesini vereceğiz. Torunlarımızı seviyorsak yanaklarından öpmek dedelerimizin görevini yaptığımız anlamına gelmez. Onlara güzel bir gelecek bırakmanın yolları ne olursa olsun, örgütlenmek mücadele ise, biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. En yüksek seviyeler geri gelene kadar, enflasyon düzelene kadar…”

“Mahkumları yoksullaştıran bir emri kabul edemem.”

Bir vatandaş sağlık çalışanı şunları söyledi:

“Hastanemde hasta bakımı yapıyorum. İşimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyorum ama beni yoksulluğa mahkum eden bir sistemi kabul edemem. Yüzbinlerce sağlıkçı fatura ve kiralarla boğuşuyor; arkadaşlar hayatta kalabilmek için fazladan çalışmak zorunda.Hayır çok istiyoruz.Faturaları düşünmediğimiz,insanca yaşanacak kadar maaşlı bir hayat istiyoruz.Benim gibi sağlıkçıların yaşadığı hayatın sesi olmak istiyoruz. , halkın sağlığı için çalışıyor, hak ediyor.”

“Sistem bizde yaşamıyor”

Mwatana ayrıca şu açıklamayı yaptı:


Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Rabia İlhan: Tarikatların bulaşmasına izin verilmeyecek

“Diyelim ki sistem bizden ve haklarımızdan neler aldı… Birincisi, çünkü çocuklarını kapılarını temizleyerek büyüten anne babalar, belli bir yaştan sonra çocuklarına bağımlı oluyorlar… Biz çocuklar olarak üzerimize düşeni yapamıyoruz, neden? Yeterli gelirimiz yok.Kadınlar, anneler ve çalışan kadınlar olarak taciz ve tacizden kendimizi kurtarmak için aldığımız paranın faturasının ne olacağını bilemiyoruz.Çünkü günlük hayatımızda o kadar meşgulüz ki kapıları açıyoruz. gözlerimizi karanlığa uyandırıyoruz, gözlerimizi kapatıp karanlıkta uyuyoruz, yükselen kiraların sınırı yok rezidanslar…

Sistem bizi hayatta tutmuyor. Devlet tüm özgürlüklerimizi elimizden alırken, arkadaki mezhep yurtlarında taciz hikayelerini öğreniyoruz. Çocukların yaşam haklarının ellerinden alındığını biliyoruz. Sağ cebinden sol cebine koyduğunu öğreniyoruz. Toplum olarak artık bunlara sessiz kalmıyoruz. Kalmak için zamanımız yok. Daha ne kadar sessiz kalabiliriz? ”

“Bir avuç reis ve yandaşları dışında hepimizin karşı karşıya olduğu ortak sorun, hayatta olma durumudur.”

Halkevleri üyeleri adına basın açıklamasını Halkevleri Kadın Sekreteri Berna Demirtaş okudu ve şunları söyledi:

Yoksulluk ve yaşam pahalılığı ülkemizde büyük bir sorun haline gelmiştir. Nereden bakarsak bakalım, bir avuç patron ve yandaş dışında kiminle konuşursak konuşalım, hepimizin ortak sorunu yaşama sorunu. Ama bu sorun ya seçim malzemesi haline getirilip oy toplama aracı olarak kullanılıyor ya da bazı yardım ve vaatlerle geçiştiriliyor. Öte yandan bu sorunun siyasi, ekonomik ve toplumsal nedenlerini ortaya koyarak somut çözümlerin neler olduğunu göstermek istiyoruz.

Ülkemizde ciddi bir konut krizi, gıda krizi ve enerji krizi olduğunu vurguluyoruz. Önümüzdeki kış aylarında birçok kişi kira ödeyememe ve evsiz kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Birçok insan gıda krizi nedeniyle yetersiz beslenmeden muzdarip. Bunun en belirgin örneği okullarda yetersiz beslenme nedeniyle derslerden alınan öğrencilerdir. Evlerde ısınmamak için kombiyi açmadan, en düşük seviyede yakmadan oturuyoruz. Aldığımız ücret de bunların hiçbirini düzeltmeye yetmiyor. Asgari ücret tespit kurulu sahnede oynar gibi toplanıyor ve 7 bin 500 liradan bahsediyor. Ancak masaya oturan TÜRK-İŞ’in açıkladığı rakamlara göre açlık sınırı 7787 TL, çalışan başına “geçim maliyeti” 10 bin 171 TL, yoksulluk sınırı ise 25 bin 364 TL.

“Piyasa ve hoşgörüsüz politikalar, krizin, yoksulluğun ve hayat pahalılığının ana kaynağıdır”

Bu şartlar altında önümüzdeki kış aylarında acilen insanların sorunlarına çözüm getiren adımlar atılmalı; Hane başına 140 metreküp doğal gaz bedava verilecek. Asgari ücret belirlenirken açlık sınırı değil 4 kişilik bir ailenin geçim maliyeti veri olarak alınmalı ve asgari ücret insanların yaşayabileceği düzeye indirilmelidir. Kiralar kontrol edilmeli ve bölgeye göre bir üst sınır belirlenmelidir. Her okulda, öğrenciler günde bir ücretsiz yemek almalıdır. Halkın yoksulluğunun aşırı boyutlara ulaşmasını önlemek için bu adımlar acilen atılmalıdır. Ancak sorun burada bitmiyor. Kalıcı çözümler geliştirilmelidir.

AKP’nin 20 yıllık iktidarında uygulanan piyasa odaklı neoliberal politikalar, ülkemizdeki bunalımların, krizlerin, yoksulluğun ve hayat pahalılığının ana kaynağıdır. İnsanların sahip olduğu tüm haklar özelleştirildi, bu yüzden fazladan para ödeyerek temel haklarımıza ulaşmak zorunda kalıyoruz.

“Yaşayabilmek istiyoruz, beslenmeliyiz, kısacası insanca yaşamalıyız.”

Her okulda, öğrenciler günde bir ücretsiz yemek almalıdır. Çünkü öğrenciler, gıda krizimizin en büyük sonuçlarından mustarip. Gıda krizi bizi bir yaşam maliyeti olarak etkiliyor. Her ay yayınladığımız Ankara Beslenme ve Barınma Maliyeti Raporu’nda açıkladığımız gibi Ankara’da 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenme maliyeti 8028 TL.

Gıda krizine karşı çok yönlü politikalar geliştirmek gerekiyor ama her şeyden önce tarımın halkın yararına olacak şekilde, halkın ihtiyaçları dikkate alınarak planlanması ve böylece hem üreticinin hem de üreticinin çıkarına dönüştürülmesi gerekiyor. ve tüketici. Tarım şirketlerinin ve emperyalist tekellerin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenen tarım politikaları, ülkemizde yaşanan gıda krizinin en büyük nedenlerinden biridir.

Derdimiz basit, derdimiz ortak! Geçinebilmek, barınabilmek, ısınabilmek, beslenebilmek, kısacası insanca yaşayabilmek istiyoruz.”

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın