https://www.sporunuyap7.com/sitemap_index.xml
AKP ve MHP, HDP’nin “Kızılay’ın kasıtsız faaliyetleri soruşturulsun” önerisini reddetti. - Yerel Haberler
Anasayfa » Haber » AKP ve MHP, HDP’nin “Kızılay’ın kasıtsız faaliyetleri soruşturulsun” önerisini reddetti.

AKP ve MHP, HDP’nin “Kızılay’ın kasıtsız faaliyetleri soruşturulsun” önerisini reddetti.


Mardin Kızıltepe’de dereye düşen 11 yaşındaki çocuk kayboldu.

Grubun, HDP’nin “Kızılay’ın gereksiz faaliyetlerinin soruşturulması” amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunduğu meclis araştırması önergesinin diğer öneriler önünde görüşülmesi önerisi AKP’nin oyuyla reddedildi ve MHP’li vekiller. HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, teklifin gerekçesini şöyle açıkladı:

Kızılay tüm itirazlara rağmen holding oldu yılında yatırım holding bünyesinde kurulan şirket sayısı 13 şirkete ulaştı. Çadır fabrikaları, maden suyu fabrikaları, hastaneler, binlerce mülk vs şirketlere dönüştürüldü ve şirketleşme için gerekenler yapıldı, aksi takdirde 23 Temmuz 2010’de Kızılay’a bir arama teklifi verildi ve ben konuştum. Bu araştırma önergesi üzerinde partimiz adına, Adalet ve Kalkınma Partisi ve AK Parti adına da ben konuştum ve bu araştırma önergesi MHP’nin oylarıyla reddedildi.

Kızılay’a yani Osmanlı ve Arap Kızılayı’na geçen Kızılay’ın kuruluşunda Türk olduğundan şüphelenilen bir kişi vardı, diğerleri Türk değildi ve ilk kuran Marco Paşa idi. onlara. Yani Kızılay dertleri dinleyerek, dertlere sahip çıkarak, mazlumlara, yetimlere, yoksullara, depremzedelere sahip çıkarak yoluna devam ederken, Kızılay Müftülüğe dönüşmüştür. Ömer’in bugün , Kızıl bir ölüme dönüştüm. Bu kaymanın nedeni, mevcut hükümetin kurumu içinde bulunduğu kaostan çıkarmış olması nedeniyle mevcut hükümetin duyarsızlığıdır.

Bu kurumlar siyasi bir yapılanmaya dönüşemez, kar elde edemez” dedi.

Aynı şekilde Afet ve Acil Durum Yönetimi ve Kızılay da artık yardım ve insani yardım kuruluşları olmaktan çıkıp, güvenlik kuruluşları ve resmi devlet kurumlarına dönüşmüş, ancak yardımlardan uzak kalmış; Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu kurumlar siyasi bir yapılanmaya dönüşemezler, çıkar peşinde koşamazlar. Kızılay’ın kendi bütçesinden çeşitli kurumlara para aktardığı ve bu ticareti kabul ettikleri ancak bunun suç olmadığını söyledikleri öğrenildi. “Vergi kaçırmak başka, vergi kaçırmak başka şey” diyen Kızılay Müdürü bugün bu kişinin Kızılay yardımını organize etmek yerine para saymak ve durdurmak için basın tarafından fotoğrafının çekildiğini ve aynı şekilde, ” deprem felaketinde çadır, konserve satardık, onlar konuşur, AKP konuşur.

AKP son zamanlarda böyle şeyler yapmakla ünlendi. Yazık bu yapının bu şekilde devam etmesi. Kızılay yöneticileri 27 bin ile 38 bin arasında kazanıyor. Kızılay Sağlık AŞ’nin genel müdürüne verilen en yüksek maaşın 38 bin 600 TL olduğu söyleniyor. Erdal Dursun 37 bin TL, Zeynep Meltem Özeker 37 bin 397 TL alıyor ve bu liste uzayıp gidiyor. Ve bu listenin gerçeğe tekabül eden yönü yargının yetki alanına girer, yargıya ulaşır ve yargıya konu olur. Ancak bu konunun önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından araştırılması gerekir. Çadırları çırılçıplak satma, konserve satma, Kızılay’ı kâr amacı güden bir kuruluşa, sahiplenme arayışına halk dahil hepimiz şahit olduk.

“Halkımız ve şehirlerimiz manto altında kaldığı gibi, AFAD ve KIZILAY da sular altında kaldı”

İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı şunları söyledi:

Başlangıçta başkanlık sisteminde buton yanlış kurulmuştu; Sayın Cumhurbaşkanımızın “Şirket mantığıyla ülkeyi yönetmeliyiz, sloganımız kazanmak olmalı” demesinin ardından ne yazık ki en önemlisi kurulan Kızılay olmak üzere tüm kamu kurumlarını birbiri ardına kaybetmeye başladık. 1868 yılında Kızılay Cemiyeti olarak kurulmuştur. Kazan-kazan mantığıyla hareket eden Kızılay, bir holding olma sevdasına kapıldı ve bununla birlikte hayırseverlik tacımız oldu. Dünya Kızılayı’nın holding hevesi yüzünden ne yazık ki depremde yerle bir olan insanlarımız ve şehirlerimiz gibi AFAD ve Kızılay da yerle bir oldu. 13 şirket kuruldu.Devlet ve yardım kuruluşları kazan-kazan mantığıyla şirket mantığıyla yönetilecekse Türkiye’de ve dünyada bu konuda çok deneyime ve yönetim becerisine sahip şirketler var. .

Hayır ve dernekler yardım amacı güder, şirketler sadece kar amacı ile yönetilir ama bir dernek, bir hayır kurumu şirket mantığıyla yönetilemez çünkü kazanma ile ilgili şirketlerin ciddi tecrübesi vardır ama dönerseniz bir hayır kurumunu kurumsal bir mantığa dönüştüren, ne yazık ki deneyimsizlikleriyle, Kazanmak için bir felaket… Beklemekle başlar. Öyle ki Kızılay, bugün olduğu gibi birden bire saldırıya geçerek amacı kâr olduğu için çadırları satmaya ve eldeki malları da mağdurlara satmaya başladı.”

“KIZILAY’ın başında o kişinin kaldığı her gün, her saat, her dakika bu olaydan bir izlenimdir”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu şunları söyledi:

Tarih 1912 Yer Trablus; 16 Ocak 1912’de Derne kuvvetleri komutanı Mustafa Kemal, 16 Ocak 1912 muharebesinde yaralanmış, bir ay tedavi görmüş, bu tedaviden sonra terhis olmuş, birçok savaşlar kazanmış ve milleti için bir cumhuriyet kurmuştur. Tedavi sırasında yazdığı notların ve mektupların altında hep “Kızılay” ibaresi yer alır.O kurum bugün Kızılay’dır. İşte böyle bir kurumun toplum nezdindeki itibarının bugün AKP sayesinde sıfırlandığını görüyoruz. Öyle ki depremin en zor anında çadır satmaktan çekinmeyen, bu haber çıkınca küçümseyerek konuşan başkanı olan bir kurum.

AHBAP’a Çadır Satışı Kerem Kınık, depremin ikinci gününde ABD’deki TÜRKEN Vakfı’na “vergi kaçırmak vergi kaçırmak değildir” diyerek 8 milyon dolar bağış yapan kişi. Kerem Kınık’ın okyanusla tek bağlantısının TÜRKEN kurumu olduğunu düşünürsek yanılıyoruz. Fethullah Gülen’in sıkı bir destekçisidir. Öyle ki FETÖ elebaşının yamaçlarında fotoğraf çekip sosyal medya hesabına koyacak kadar FETÖ’cü vefalıdır. Yüz elli beş yıllık bir işletmeyi, FETÖ mensubu ve iltisakının müsebbibi olan bu şahsa nasıl teslim ettiniz? Bu şahsın Kızılay’ın başında kaldığı her gün, her saat, her dakika bu bir hakarettir, küfürdür.

“Pislikle uğraşan, yetim hakkı olan herkesi arayacağız”

Depremin ilk gününden itibaren yirmi gün Malatya’da Başkan Yardımcısı Veli Ağababa ve Meclis’teki arkadaşlarımızla birlikteydim, hatta ikinci depremi Malatya’da yaşadım. Malatya’da sokakta soğuktan titreyenleri gördük, karları eritip su olmadığı için su içenleri gördük, ağlayan anneleri gördük 6 aylık bebeğine süt bulamayınca, depremzedeleri gördük Enkazın başında durup “Yakınlarım bari cenazem var” diyen, sokakta bekleyen arabada cansız bedenler gördük, depremde vicdanının sesini dinleyip yardıma koşan can dostlarımızı gördük. alan. Kamyonlarla ekmek gönderen belediyeler gördük. Gönüllülerin yirmi dört saat uyumadan yardım ettiğini gördük. Bütün bunlar gözümüzün önünde olurken, yetmiş iki saati aşan depremde şehirde fabrika olmasına rağmen Kızılay’ı, yetkilisini, çadırını görmedik. Nerdeydi bu kızılay? Nerede olduğunu söyleyeyim: O zamanlar Kızılay Abi’ye çadır satmakla meşguldü. Kızılay böyle bir çürüme kurumudur. Depremde hayatını kaybedenlerin, pisliğe bulaşanların, yetim kalanların hepsinin canına hesap soracağız” dedi.

Diğer gönderilerimize göz at

Yorum yapın