Öfke, hayatın devamı için kesinlikle gerekli olan bir duygudur. Genel olarak; İstediğinin elde edilememesi, karşılanmayan beklentiler, haksızlığa uğrama, kaçırılan fırsatlar, engellemeler, kıskançlık, reddedilme, nefret, kavgalar, arkadaş ve iş kaybı gibi durumlarda ortaya çıkar. Öfke, uygun şekilde ifade edildiğinde çok sağlıklı bir duygudur. Ancak öfke kontrolden çıkacak kadar yıkıcı hale geldiğinde kişiyi ve çevresini mutsuz bir hayatın içine sürükler. Burada öfke yaşayan kişi için öfkeyi kontrol etmek; Öfkeye maruz kalanlar için bu öfkeyle nasıl baş edileceği önemli bir konudur ve kişinin hayatında çok önemli sorunlara neden olabilir.
Kontrol edilemeyen öfkenin sonuçları
Öfke normal, evrensel ve çok sağlıklı bir duygu olsa da uygun şekilde ifade edilmediğinde kişide bazı olumsuz tutumlara neden olur. Kişide oluşan bu olumsuz tutumlardan şu şekilde bahsedilebilir:
baş ağrısı,
• Solunum problemleri.
Mide hastalıkları.
• böbrek ve üreme işlevleriyle ilgili sorunlar,
• Eklem iltihabı,
cilt sorunları,
• Sinir sistemi bozuklukları.
• Artan kan şekeri.
Dolaşım sorunları.
Kişide bazı fiziksel hastalıkların şiddetlenmesi,
• Yüksek tansiyon ve nabız.
kas ağrısı,
• Sık ve zor nefes alma
Konsantrasyon bozukluğu
• Unutmak ,
düşük performans,
• İhmal etmek,
• uykusuzluk hastalığı,
sigara bağımlılığı,
• alkolizm ,
• Uykusuzluk hastalığı ,
aşırı yeme,
• Dürtüsellik gibi fiziksel, zihinsel ve kontrol edilemeyen öfke neden olabilir.
Öfke kontrolü nasıl yardımcı olur?
Öfkenizi dışa vurmanın tamamen sağlıklı bir davranış olduğunu, öfkenizin haklı olduğunu veya öfkeye saygı duymanız gerektiğini düşünebilirsiniz. Ancak öfkenin aslında ilişkilerinizi çok incittiğini, başarınızı engellediğini ve muhakeme yeteneğinizi bozduğunu da bilmelisiniz. Bu gibi durumların önüne geçmek için öfkenizi kontrol etmeniz ve yönetmeniz gerekecektir.
Öfke kontrolünün amacı
Birçok insan öfke yönetiminin öfkeyi bastırmakla ilgili olduğunu düşünür. Ancak, öfkelenmek hiç de sağlıklı değil. Öfke tamamen normal bir duygudur ve onu bastırmaya çalışsanız bile yeniden yüzeye çıkacaktır. Bu durumda öfke yönetiminin asıl amacı öfkeyi bastırmak değil, arkasındaki mesajı anlamak ve kontrolü kaybetmeden ifade etmektir. Bunu yapabilirseniz, sadece kendinizi tatmin etmekle kalmayacak, aynı zamanda ihtiyaçlarınız da karşılanmış olacaktır. Bu sayede hayatınızdaki çatışmaları daha iyi kontrol edebilecek ve insanlarla olan ilişkilerinizi güçlendirebileceksiniz.
Bunda ustalaşmak çok çaba gerektirecek, ancak pratik yaptıkça daha kolay hale gelecek. Başarılı olursanız, her zaman daha iyi ilişkiler kurabilir, hedeflerinize yaklaşabilir ve daha tatmin edici bir hayat yaşayabilirsiniz.
Öfke kontrolünde atılacak adımlar
Öfke kontrolünde atılacak ilk adım, kişinin duygularının farkına varmasıdır. Çünkü insan içinde büyüdüğü ortamın koşullarına göre çocukluk döneminde bazı duyguları bastırmayı öğrenir. Örneğin bazı yetiştirilme tarzlarında öfke göstermek erkeklere uygunken kızlara uygun değildir. Bu durum sonucunda kıza bu duyguyu ifade etmekten uzak durması söylenir. Öfkelerini ifade etmeleri istenmeyen çocuklar da büyüdükçe kendi öfkelerini tanımakta zorlanırlar. Bu durum insanlarda zamanla depresif ya da öfkeden şikayetçi bir davranışa dönüşür.
İkinci adım, kişinin on saniye boyunca derin nefes almasıdır. Bu sayede kişi öfkesinin farkına varabilir, iç beynin hakimiyetinden kurtulabilir, kontrolü aklın ve aklın bulunduğu ön beyne devredebilir. Ancak bunu uygulayan kişinin öfkesini kontrol edebildiği söylenemez; Ama ona kadar saymak bazen böyle bir fırsat yaratabilir.
Öfke yönetiminin üçüncü adımı, öfkemizin altında yatan sürecin farkına varmaktır. Çünkü öfkeniz gerçekleşmeyen beklentilerden kaynaklanabilir. Bu bağlamda, sürecin farkında olmak önemlidir.
Dördüncü adım, bu sürecin kaynağının kişinin egosu mu yoksa hayatın gerçekleri mi olduğunu anlamaktır. Örneğin, bir yalana kızmak bir değer ihlalidir, “bana yanlış baktı” gibi sebeplere kızmak ise daha çok ego temellidir.
Öfke kontrolünde uygulanacak beşinci adımda, egodan kaynaklanan öfke, öz disiplin için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Bunu başarabilen insan hayatı boyunca sürekli bir gelişim süreci yaşarken, kendine hakim olamayan insan bir mücadeleden diğerine sürüklenmeye mahkum olacaktır.
Altıncı Basamak’ta bireyin hayatın gerçeklerinden kaynaklanan öfkesini fark ettiğinde soracağı soru büyük önem taşır. Soru buysa, geçici, kısa vadeli bir durum mu yoksa kalıcı, kalıcı bir durum mu yaşıyorum?
Yedinci adımda ise etki alanında yapılabilecekleri belirlemek gerekiyor. Örneğin; Yanlış bilgi veren bir satıcıya yaklaşımınız ile ailenizden yalan söyleyen birine yaklaşımınız arasında bir fark olmalı. İlk durumda mağaza müdürü ile bir kez görüşmek yeterli olurken diğer durumda uzun süreli takip gerektiren bir durum söz konusudur. Bazı durumlarda ise durum tamamen kişiden bağımsız olabilir. Örneğin; Sizi tehlikeye atan bir sürücü gibi, hızlı sürer. Bu durumda kişinin etki alanının sınırlarını bilmesi, son derece olgun, gerçekçi ve bilinçli olmasını gerektirir.
Öfke yönetiminin son adımı, “Buna değer mi?” Soruyu sordu. Cevabını içinizde bulduysanız bir an önce strateji geliştirmeye başlamalısınız. Cevabınız “hayır” olsa bile, enerjinizi ve zamanınızı boşa harcamamak için yapabileceğiniz en iyi şey, öncelik olarak belirlediğiniz bir alana yönelmektir.
yazar: Yedi Kökenler
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın