Dilbilim anlamla ilgilenir; Kelimelerin, deyimlerin ve cümlelerin anlamlarını inceleyen dal olan anlam bilimi, dilin sözlü veya yazılı bileşenini anlamla ilişkilendiren her türlü ifadeyle ilgilenir. Nesneler ve onlara eşlik eden sözcükler arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar çok eskilere dayanmaktadır. Ancak bir disiplin olarak dilbilimsel anlam çalışmaları on dokuzuncu yüzyılın sonunda gelişmeye başladı.
Tek tek kelimelerin anlamı, anlamı, anlamın değişimi ve bu değişimlerin sebepleri üzerinde durulan ilk anlambilim çalışmalarında dilin unsurlarının birbiriyle ilişkili olduğu ve birlikte çalıştığı ilkesi benimsenmiştir. çalışmalarda daha büyük kelime birimleri üzerinde durulmakta ve dil çalışmasının anlamsal yönü bir bütün olarak uygulanmaktadır. Ek olarak, Chomsky’nin üretken dönüşümsel dilbilgisinden etkilenen anlamsal teoriler de türetildi. Aşağıda bahsedeceğimiz mantıkla beslenen bir anlambilim teorisi de vardır.
Tüm doğal diller anlamlı kelimelerden, deyimlerden ve cümlelerden oluşur. Prensip olarak, her kelime, deyim veya cümle en az bir anlamla ilişkilendirilebilir. Bağlam ve durum gibi anlamı etkileyebilecek nedenler olsa da, kelimelerin anlamlarını incelemek daha büyük birimlere göre daha kolaydır. Anlamı cümle ve cümle düzeyinde incelemek daha karmaşıktır. Cümlelerin ve cümlelerin anlamı, onları oluşturan kelimelerin anlamına bağlıdır. Ancak güzel hava, güzel hava ya da kedilerin köpek kovalaması, köpeklerin kedi kovalaması örneklerinde de görebileceğimiz gibi aynı kelimelerden oluşan tamlamalar ya da cümleler aynı anlama gelmemektedir.
Anlambilim ayrıca bir kelimenin anlamı ile bir cümlenin anlamı arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin cümle yapısına nasıl ve ne ölçüde bağlı olduğunu inceler. Kelimelerin birbirleriyle gramer ilişkileri anlamı değiştirebilir. Örneğin, Ali’nin okumayı sevdiği kelimeler ile Ali’nin okumayı sevdiği kelimelerin aynısından oluşan cümleler arasında anlam farklılıkları vardır ve anlam olarak çok fazla örtüşürler.
Kelimeler ve cümleler anlam bakımından belirsiz olabilir. I go to tea cümlesi tea kelimesinden dolayı belirsizdir: Cümle “çay al” veya “çayın yanında yürüyüşe çık” anlamında kullanılmış olabilir. Bilgisayar çok yorgun gibi bir cümle de bilgisayar yorgunluk kavramını anlayabilir mi sorusundan dolayı net değildir. Anlamsal belirsizlik, dil biçimlerinin yorumlanmasıyla ilgili bir kavramdır ve anlamsal teorinin bir parçası olmalıdır.
Semantik teori ayrıca anlamların diğer anlamlarla ilişkisini de inceler. Örneğin erkek, kadın, kız, çocuk kelimeleri aynı anlam alanına dahil olma özelliğine sahiptir, erkek, ayna, sayı kelimelerinde olmayan bir tür ilişki vardır. Aynı şekilde, polisin suçluyu yakalayıp suçluyu yakaladığı kararları, polisin faili tutukladığı ve polise verdiği Ahmed Ahmed Al-Tahiya kararları arasında var olmayan çıkarımsal bir ilişkiye sahiptir. Bu durumda, eş anlamlılar, zıt anlamlılar, çıkarımlar vb. Boole ilişkileri de semantiğin konusu olmalıdır.
Diğer bir ilişki ise şöyledir: köpek kelimesi mantıksal olarak hayvan (alt isim), rüya-kabus, dans-tango vb. içerir. Sözcüklerde görülen bu ilişkinin yanı sıra ters (zıt anlamlı) çıkarım ilişkisi de anlambilim kuramının konusudur. Semantiğin görevi, anlamları tanımlayabilmek için kelimeler ve cümleler arasındaki bu tür mantıksal ilişkileri belirlemektir.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın