"Enter"a basıp içeriğe geçin

Abdul Qadir Annan, hayatı, Abdul Qadir Annan’dan, biyografi, Türk akademisyen | YerelHaberler

1889’da Başkurdistan’ın Chegai köyünde doğdu. Rusya’nın Çarlık döneminde (1914) Resuliye Okulu ve Troytsk Yüksek Öğretmen Okulu’nda okudu. Rasuliye Okulu Müdürü Abdurrahman Rasuli ve Rus Türklerinin ünlü yazarı ve Muallem dergisinin yayıncısı Hasan Ali Efendi’nin teşvikiyle Türk folkloru çalışmalarına başladı. Öğretmenliğe başladığında bu konuda oldukça fazla zamanı ve imkânı vardı (1915-1923).

Başkurdistan’ın bağımsızlığını Rus işgalinden koruma mücadelesine aktif olarak katıldı. Bir süre Başkurt Milli Eğitim Bakanlığı Bilim Kurulu üyeliği yaptı. Başkurt kadınlarının beşik ninnileri, Ruslarla mücadeleyi konu alan destanlar gibi folklor malzemelerini toplarken Zeki Felidu Tuğan’ın tavsiyesi üzerine çalışmalarını tüm Türk boylarının folklorunu kapsayacak şekilde genişletti.

Türk destanları (özellikle Kırgızların Manas destanı) ve şaman inançları üzerine özgün araştırmalar yaptı. Petrograd (Leningrad) kütüphanelerinde çalışarak Başkurdistan’a birçok bilimsel kitap getirdi. Milli Mücadele sonunda Türkistan’daki Heyet’in yardımıyla Zeki ve Tuğhan Hanım ile birlikte Asya’da Türklerin yaşadığı bölgeleri dolaştı. İran ve Afganistan’a, oradan da Hindistan ve Avrupa’ya gitti (1924).

Türkiye’ye geldikten sonra asistan olarak girdiği Türk Araştırmaları Enstitüsü’nde Paris ve Berlin’de bilimsel çalışmalarını sürdürdü. Zeki ve Tuğhan Hanım’la birlikte Yeni Türkistan’ı (1927) yayınladı.

General Knowledge News’in ortak yayıncısı (1928). Türk Halk Bilimi Derneği Bilim Kurulu üyesi iken Erzurum ve Hasankal’da folklor araştırmaları yaptı. Birinci Bilimsel Sefer Raporu (1930) bu dönemin bir ürünüdür. Döneminin “Yeni Türk”, “Azerbaijan Yurtbilgisi” ve hemen hemen tüm Türkçe/Melite dergilerinde çok değerli makaleleri yayınlandı. Çok etkili bir kalemi vardı. Bugünkü Türk dil kurumunun ilk şekli olan ve tamamına yakını Atatürk’ün isteği doğrultusunda oluşturulan Türk Dilini Tetkik Cemiyeti, Türk Tarihi Araştırma Cemiyeti bünyesinde görev almıştır. İlk kamu bürokrasisini ilkinden aldı. Milli Eğitim Bakanı Rushin Ashraf ve Rashid Ghaleb’in daveti üzerine Ankara’ya gitti.

Dernekte uzman katip olarak çalıştı. Bilim Kurulu ve Yönlendirme Çalışmaları Şubesi üyeliği sırasında birkaç kez Atatürk ile görüştü. Atatürk toplantılarına ve dil çalışmalarına katıldı.

Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Koleji’nin kuruluşu sırasında (1935) Atatürk, kolejde Doğu Türkçesi lehçelerini incelemesini ve bu konuda dersler vermesini istemiştir. 1944 yılına kadar Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde profesör olarak çalıştı. Türk lehçelerinin özellikleri ve sınıflandırılması, Türkoloji tarihi, Orhun ve Yenisey yazıtları, Kırgız dilinin genel özellikleri ve Manas dersleri verdi. epik. Bu dersleri derleyip “Türk İlimleri Dersi Özetleri” (1936) adlı kitabında yayımladı.

Ayrıca güneşin dili teorisine de odaklandı. Ve bu teorinin temel özelliklerini ve kurallarını açıklar. Bazı Türkçe ve Slavca kelimeleri bu teoriye göre tahlil etmiştir. 1944 yılında üniversitenin unvan ve kadrosu kaldırılmıştır. 1955 yılına kadar tercüman ve öğretim görevlisi olarak bu görevi sürdürdü.

Bu arada Türk Dil Kurumu’nda başuzman olarak da çalışıyordu. Şamanik inançların genel özelliklerini belgeledi. Diyanet İşleri Başkanlığı Danışma Kurulu’nda çalıştı. 1964 yılından sonra Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü’nde uzman olarak çalıştı.

Hayatı boyunca sadece beş eseri yayınlandı. Ölümüne yakın günlerde kendisi için üç bine yakın makale seçildi ve ilk cildi yayınlandı. İkinci cilt, ölümünden sonraki yıllarda yayınlandı. Bunlar, muhtevası ve bin sayfaya yaklaşan hacmiyle Türk milletinin temel ve esaslı kaynaklarını araştıran, inceleyen ve yorumlayan, yazısız, derin ve yazısız tarihî malzemelerin tefsirleridir. 1 Ekim 1976’da öldü.

Sefer
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında kurulan dil ve tarih kurumlarında, üniversitelerin kuruluş ve örgütlenmesinde çok önemli görevler üstlendi. Akademisyen olarak işlev gören Atatürk Çankaya Mitingleri’nin en kalıcı araştırmacılarından biriydi.

Aynı zamanda büyük bir istiklal savaşçısı, devlet adamı ve Türk dili ve kültürü alimidir.

Bizim hakkımızda yaz

Abdelkader Anan’ın ana eseri:
Tarihte ve Bugün Şamanizm

Türk Tarih Kurumu yayınları arasında defalarca yayınlanan bu ünlü eser, o döneme kadar bu konudaki yayınlar arasında başı çekmiştir. Abdülkadir İnan, bu eserin Atatürk’ün ilgi ve teşvikiyle uzun araştırmalar sonucunda hazırlandığını söylerdi. Şamanizm ile ilgili hemen hemen her eser Türk ve Batı kaynaklarında incelenmiş ve iyi bildiği Rusça dışında üç Batı dilinde edebiyat incelenerek yazıldığı için bugüne kadar bir benzeri yazılamamıştır.

Çünkü vefat eden öğretmen hiçbir açık nokta bırakmadan konuyu kontrol edebilecek konumda kalmıştır. Türkçemizde M.’nin eseri dışında şamanizm üzerine başka bir eser bulunmadığı düşünüldüğünde esere olan ilgi de açıktır.

Abdelkader Annan’ın eseri bize Türklerin en eski inanç ve uygulamalarında bile İslam’a çok yakın ve eğilimli olduklarını göstermektedir.

Şamanizm bugün dünyamızda sadece Yakutistan’da yaşıyor. Şamanizm ve şamanizm teması sadece Ziya Kokalp’in eserinde ve özellikle kısa bir kesitte yıllar önce işlenmiştir.

Ayrıca Abd al-Qadir Anan’ın İslam’daki hurafeler üzerine yaptığı bir başka araştırma da Diyanet Yayınları’nda küçük bir kitap halinde yayınlandı. Boyut olarak küçük ama içerik olarak büyük olan bu eserin yeniden yayımlanması günümüzde büyük bir ihtiyaç ve gerekliliktir. Ayrıca İnan’ın metodolojik ve ilmi çalışmalarının Türkçe Kur’an tercümesindeki öneminden dolayı yeniden basılması gerekmektedir.

Bu küçük eser de Diyanet Yayınlarından alınmıştır. İlk yayımlanmasının üzerinden otuz yıl geçmesine rağmen bu eser bir daha yayımlanmamıştır. Bu çalışmaya büyük ihtiyaç var. İki büyük cilt halinde yayınlanan araştırmasına gelince: Bu iki cilt Türk Tarih Kurumu Yayınları tarafından çok küçük miktarlarda yayınlanmıştır. Artık stok yok. Hem araştırma hem de şamanizm kitaplarının yeniden basılması çok iyi olur.

bize hatırlat

Mustafa Kemal Paşa var…

Ord. Profesör. Dr. Rahmetli Hikmet Bayer’den duydum: Atatürk’ün Çankaya’daki ilmi sohbetlerinde sohbetler çok uzun sürer ve Abdülkadir İnan bazen uyurdu. Bir zamanlar Cemal Paşa’dan bahsederken de durum böyleydi. Orada bulunanların işaretiyle uyuklayan Abdülkadir Bey, Atatürk’e gösterildi. Atatürk ona seslendi:

Abdülkadir Bey, buna ne dersiniz?

diye sorunca Hazret birdenbire kendine geldi. Tereddüt etmeden diyor ki:
“- Onun büyüklüğünü Türkistan’dan biliyorum…”

Herkes birbirine bakar: bu adam neden bahsediyor?
Atatürk orada olmadan devam eder:

– Eh, … söyle bana, nasıl?

Abdülkadir Bey devam ediyor:

– Bağımsızlığımızı ilan edip Ruslarla savaşırken çıktık. Vara, yoga çalışmamıza müdahale etmeye başladı. Onun yanına gittik:

“-Ne yapıyorsun burada? Yağımızda kavruluyoruz. Anadolu’ya gidecek misin? Bir de biliyorsun kurtuluş savaşı var. Yunanlılar Kütahya’yı, Afyon’u, Bursa’yı aldılar. Eskişehir de düştü. Türklerin son kalesi Ankara’ya doğru yürü. Ankara da mı düştü?” Türkçülük mücadelesi verildi! … “

Çıkışımızda bize verdiği cevaptan onun büyüklüğünü anladım. Bizim:
“İşte Mustafa Kemal Paşa!” dedi.

Tabii orada bulunanlar, Abdülkadir Anan’ın bu sefer uyumadığını, tüm konuşmaları büyük bir ilgiyle izlediğini görünce mahcup oldular ve bu arada gözleri yaşlarla doldu.

Abdülkadir Annan’ın büyük bir Türk milliyetçisi olduğunu belirtmeye gerek görmüyorum. Ama aynı zamanda onun büyük bir Türk kültür araştırmacısı ve tarihçisi olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Araştırdığı ve yayınladığı hemen hemen her konu, Türk milli kültürüne ait az bilinen veya az bilinen bir konuyu öne çıkardı. “Tarihte ve Günümüzde Şamanizm” ve “Manas Destanı” gibi sürekli okunan ve araştırılan birçok eseri bulunmaktadır. Ayrıca metinde de belirttiğimiz gibi iki büyük cilt halinde yayımlanmış yüzlerce araştırma yazısı, onun adının Türk milletiyle birlikte yaşayacağının en güzel kanıtıdır.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir