"Enter"a basıp içeriğe geçin

Harvard’lı profesörden Türk enflasyonu yorumu: Faiz oranlarını düşürmek çözüm değil ve Türkiye uçurumun eşiğinde

Harvard Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Jeffrey Frankel, artan enflasyon ve hayat pahalılığı insanların ceplerini yakmaya devam ederken, “Türkiye’deki enflasyon süreci hiperenflasyona mı yol açacak?” Soruyu yanıtladı. Frankel, Türkiye’nin hiperenflasyonun eşiğinden geri döneceğini, ancak Türk hükümetinin faiz oranlarını düşürerek enflasyonla mücadele edebileceği şeklindeki alışılmışın dışında teorinin başarılı olmayacağını belirtti.

Merkez Bankası: İmalat kapasite kullanım oranı Kasım'da 1 puan düştü
Merkez Bankası: İmalat kapasite kullanım oranı Kasım’da 1 puan düştü

Hayat pahalılığı ve enflasyon, vatandaşları ekonomik olarak büyük ölçüde zorluyor. Harvard Ekonomi Profesörü Jeffrey Frankel, “Türkiye’deki enflasyonist süreç hiperenflasyona mı yol açıyor?” Bu soruya yanıt olarak, ülkenin muhtemelen hiperenflasyon eşiğinden döndüğünü ve hükümetin enflasyonu düşürmek için faiz oranlarını düşürme politikasında başarı şansı olmadığını söyledi.

EKONOMİ gazetesine konuşan Frankel, küresel enflasyonun yaklaşık 4 puan yükseldiği bir yılda Türkiye’de enflasyonun 60 puan arttığını dikkate alarak Türkiye’deki enflasyonun yüzde 93’ünün kendi politikalarının sonucu olduğunu da belirtti.

Küresel görünüme ilişkin görüşlerini paylaşan Frankel ise, küresel ekonominin ve ABD’nin 2023’te resesyona gireceğinin kesin olmadığını ancak küresel resesyon veya en azından yavaşlama riskinin kesinlikle daha yüksek olduğunu kaydetti. Merkez bankaları tarafından yüksek enflasyonla mücadele için uygulanan faiz artışları nedeniyle normalden daha fazla. Frankel, “Küresel olarak yükselen faiz oranları, Ukrayna’nın işgali nedeniyle yavaşlayan büyüme ve artan petrol fiyatları, Türkiye’nin işini kesinlikle zorlaştırıyor” dedi.

Akademik kariyerine Harvard Kennedy Okulu’nda James W. Harbell Sermaye Oluşumu ve Büyüme Profesörü olarak devam eden Jeffrey Frankel, özellikle büyüme ve gelir eşitsizliği konusundaki çalışmalarıyla dikkat çekiyor. ABD Ulusal Ekonomik Araştırma Bürosu’nun (NBER) bir üyesi olan Frankel, eski ABD Başkanları Ronald Reagan ve Bill Clinton’ın ekonomi danışmanları arasında yer aldı.

‘2023’te küresel durgunluk belirsiz’

2023’te küresel ekonominin geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir durgunluk beklentisi var ve bunun Türkiye’ye yansımaları ne olacak?

Söylentilerin aksine, küresel ekonominin ve Amerika Birleşik Devletleri’nin 2023’te resesyona girip girmeyeceği kesin değil. Ancak resesyon veya en azından küresel bir yavaşlama riski, pek çok merkez bankasının olduğu gibi kesinlikle normalden daha yüksek. Yüksek enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını yükseltmeye başvurdu. Yükselen küresel faizler, yavaşlayan büyüme ve Ukrayna’nın işgaliyle yükselen petrol fiyatları elbette Türkiye’nin işini zorlaştırıyor.

Tüm dünyada enflasyonla mücadele için faiz artırımları yapılırken, Türkiye faiz oranlarını düşürüyor. Sizce bu politikanın sonucu ne olur?

Birincisi, Türk hükümetinin faiz oranlarını düşürerek enflasyonla mücadele edebileceği şeklindeki alışılmışın dışında teorinin başarı şansı yok. Düşük faiz oranları sermaye girişlerini engellediği için lira değer kaybediyor ve bu da doğrudan enflasyonu körüklüyor ve mevcut modelin bu nedenlerle başarılı olamayacağı açık.

Türkiye’de geçen yıl enflasyondaki artışın ne kadarı dünyadaki gelişmelerden ve Türkiye’nin para politikasından ne kadar kaynaklanıyor olabilir?

Küresel enflasyonun yaklaşık 4 puan yükseldiği bir yılda, Türkiye’de enflasyon 60 puanın üzerinde yükseldi. Buna göre basit bir hesap, Türkiye’de enflasyonun yüzde 93’ünün kendi politikalarının sonucu olduğunu, kendi ürünü olduğunu çok net bir şekilde gösteriyor.

Türkiye uçurumdan dönecek

Türkiye, 1970’lerden 2000’lerin başlarına kadar 30 yılı aşkın bir süredir hiperenflasyonla yaşadı, ancak teknik olarak hiçbir zaman hiperenflasyon olmadı (ayda %50’den fazla). Türkiye’deki enflasyon sürecinin hiperenflasyona yol açacağını düşünüyor musunuz?

Türkiye muhtemelen hiperenflasyonun eşiğinden dönecektir. Bununla birlikte, parasal teşvikin genel olarak gücünü kaybettiği ve enflasyonun yüzde 80’ler civarında olmasına rağmen ekonomik büyümeyi bastırmaya başladığı bir süreç zaten var.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir