Kültür, toplumdan topluma, milletten millete değişen davranış, yaşam ve dünya görüşlerinin maddi ve manevi ürünleri olduğu için, bu ürünleri oluşturan unsurlar da çok yönlü ve çeşitlidir. Örneğin, toplumun yazılı olmayan hukuki kavramları anlamına gelen örf ve adetler ile bunları yazılı bir temele bağlayan hukuk sistemi, kültürün vazgeçilmez unsurlarıdır.
Nitekim sözlü gelenekle bağlantılı Türk örf ve folklorundaki sosyal yardımlaşma ve misafirperverlik biçimleri ile iyiyi ve kötüyü birbirinden ayıran bilinçli değerlendirmelere yön veren ahlâk anlayışı ayırt edici özelliklere sahiptir.
Kişisel tutum ve davranışlardan başlayarak, aile yapısının ve toplumsal ilişkilerin örgütlenmesi; Devlet anlayışının özelliklerine ve detaylarına kadar uzanan dünya görüşü bile kültürün ana unsurları arasındadır. Yine Türk toplumunda aile bireyleri arasındaki yakın ilişki, aile yapısına verilen büyük değer, devleti insan mutluluğunun kaynağı olarak görme ve dolayısıyla devlete ve devlet gücüne saygı ve bağlılığın bir erdem olarak kabul edilmesi. . Türk dünya görüşünün özellikleridir.
Kültürün ana unsurları şunlardır:
– Dale
– İtibaren
– Eğitim
– Ekonomi
– teknoloji
Sosyal kurumlar
– Gümrük ve gümrük
Değerler ve tutumlar
– Estetik sanatlar (grafik, plastik sanatlar, folklor, müzik, dans ve tiyatro)
– Semboller, tabular ve törenler
Manevi doyum için bir araç, insanın kişilik gelişimi ve ahlaki değerlendirmeleri için bir temel işlevi gören din, aynı zamanda kültür içinde sosyal bir kurumdur. İnsanın kendisiyle ve çevresiyle uyumlu bir yaşam sürmesini sağlayan inanç ve uygulamalar bütünüdür. Çeşitli olaylar karşısında bunalan ve nefsine yön vermek için manevi bir sığınak arayan insan, dine ve Allah’a bağlanır.
İnsanlığın zevk ve duygu süzgecinden geçerek kendini ifade edebildiği, dünyayı yorumlayabildiği çeşitli sanat dalları da kültürün unsurları arasındadır. Mimari, resim, heykel, dekorasyon gibi el sanatları ve sanat ürünlerinden minyatür ve hat gibi yazı sanatlarına kadar; Sese dayalı müzik ve söze dayalı edebiyat her zaman bu çerçeveye girer. Bilimsel verilerden felsefe ve ekonomiye, kültüre kadar millete özgü daha fazla veri ekleyebiliriz.
Her yazılı eser kültüre dahildir. ne var. Edebiyat, son derece etkili ve kalıcı bir kültür aracı olması yönüyle diğer kültürel eserler arasında ayrı bir konuma sahiptir. Elbette duygu ve düşünceyi geliştiren ve şekillendiren dildir. Ancak dilin geliştiği, yayıldığı, zenginleştiği ve sanat eserine dönüştürdüğü ortam kuşkusuz edebiyattır.
Kültürün zaman içinde siyasi ve toplumsal akışını ve sürekliliğini sağlayan tarih, kültürün temel unsurlarından biridir. Denilebilir ki, bir milletin tarihi, onun tüm kültürel kökenlerinin eylemdeki ifadesidir. İnsanlığın evrimi, geçmişlerine ve geleceklerine olan ilgileri ile başlamıştır. Bu bakımdan tarih, toplumun zaman içindeki gelişim yönünü belirleyen, insanın toplumuyla diyalog kurmasını ve bütünleşmesini sağlayan, toplumsal bilincini canlı tutan bir kültür hazinesidir.
Yukarıda saydığımız kültürel unsurlar arasında dilin özel ve eşsiz bir yeri vardır. Ancak konumuz gereği ayrı bir bölümde ele alacağımız dil ve kültür ilişkisine geçmeden önce kültürle ilgili iki noktaya daha işaret etmek gerekiyor.
Yukarıda özetlemeye çalıştığımız unsurlar ile bunlarda yer alan kültürel değerlerin birleşmesi toplumda öyle bir sosyal ruh ve bu sosyal yapıyı etkileyen bu özün oluşmasını sağlar ki bu öz, bireyin her türlü davranışında kendini gösterir ve tecelli eder. ulus. Bu ruh, askeri savunmada ve savaşın zaferinde bile hüküm sürer. Nitekim Ziya Kokalp’in de vurguladığı gibi Türk ordusunun Milli Mücadele’deki başarısı diğer önemli faktörlerin yanı sıra özellikle ordumuzun devlet ve devletin varlığına büyük önem veren inanç ve felsefesi ile ilgilidir. millet.
Fransız filozof J. Rostand: “Bir komutanın düşman ordusunun kaç askeri, kaç silahı ve cephanesi olduğunu bilmesi çok faydalıdır. Ancak onun için bundan daha faydalı bir şey daha vardır ki o da ordunun kendisine karşı felsefesini bilmektir.” ” bu gerçeği ve kültürün toplumsal egemenliğini ifade eden yerinde bir saptamadır.
Alman filozof Erich Rothacker’a göre tarih ancak devletlerin var olmasıyla gerçekleşir. Devletler büyük sosyal kuruluşlardır. Ama önemli olan ülkeler değil, uluslardır. Çünkü milletler devletlerin temelidir. Devleti oluşturan güç halktır. Devletler kendilerini korumak, sürdürmek ve ilerletmek için devletler tarafından oluşturulan sosyal organizasyonlardır. Tarih boyunca devletlerin zaman zaman yıkıldığı gözlemlenmiştir. Ancak şu da aşikar bir gerçektir ki, devleti kuran millet yaşama kabiliyetine sahipse, yıkılan devletin yerine yenisini kurabilir.
Türk milleti tarih boyunca bunun birçok örneğini vermiştir. Siyasî varlığını yitiren Osmanlı Devleti’nin yıkılması yerine en ağır şartlar altında mücadele ederek yeni bir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulabilecek olması, bu hayatı milletin varlığında devam ettirecek güç ve kararlılığın kaynağıdır. ulus. Açıktır ki, devleti yaratan ve destekleyen birincil varlık millettir. Ancak milleti ayakta tutan, ona canlılık ve ruh veren asıl güç kültürdür. Bu bakımdan ülkelerin, ülke varlıklarını koruyarak sürekli bir gelişme temposu ile ilerleyebilmesi, kültürüne vereceği değer ve fayda ile orantılıdır.
Bu nedenle her millet kendi kültürüne sahip çıkmak, beslemek ve geliştirmek zorundadır. Bu tarihsel ve toplumsal gerçek, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” sözüdür. Kısaca ifade edildi.
| Kültür nedir? | – | kültürün özellikleri | – | Kültür İşleri |
| Ulusal Kültür | – | Kültür Kavramları |
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın