"Enter"a basıp içeriğe geçin

Bilgisayar ve İnternet Bağımlılığı ve Bilgisayar Bağımlılığından Kurtulma | YerelHaberler

Bilgisayarın hayatımıza girmesiyle birlikte işlevselliği ile pek çok şey şüphesiz kolaylaştı. Özellikle devlet dairelerinde bilgisayarların kullanılması ile zaman kazanılmakta ve bazı kayıtlar artık bilgisayarın hafızasında tutulmakta, böylece gereksiz kağıt israfının önüne geçilmektedir.

Devlet dairelerinin olanakları da toplumumuzun yaşam tarzını olumlu yönde etkiler. İhtiyaçlarımız her geçen gün artmakta ve bilgisayar teknolojisinin imkanları empoze edilmeye çalışılsa da LYS, SBS, KPSS ve ALES gibi sınav kayıtlarının bile net üzerinden alınması bilgi ortamındaki gelişmelerin ön plana çıkmasını sağlamaktadır. hayatımızı olumlu yönde etkiler.

Bilgisayarın hayatımızı ne kadar kolaylaştırdığı tartışılmazken; Bunun bireysel bazda etkileri harika. Bilgisayarın gerçekten ucuzlaması ve artık televizyon gibi her eve girebilmesi, günlerini onunla geçiren insan sayısının artmasına neden oldu. Yaşamını “bilgisayara” dayalı olarak şekillendiren insanların artması, toplumumuzda “bilgisayar bağımlılığı” adı verilen bir hastalığın ortaya çıkmasına da zemin hazırlamıştır.

Bilgisayar başında gereğinden fazla vakit geçiren biri olarak toplumdaki bilgisayar bağımlılarının sayısının arttığını rahatlıkla görebiliyorum. “Hakkımda” yazımda da belirttiğim gibi benim gibi hayatını “bilgisayar öncesi” ve “bilgisayar sonrası” olarak ikiye ayıran binlerce kişiye rastlamanız mümkün. Ancak bilgisayarda çok fazla zaman geçiren veya sık sık internete giren tüm insanları “bilgisayar bağımlısı” olarak tanımlamanın doğru olmadığını düşünüyorum. bilgisayar kullanımının bir “bağımlılık” olarak görülmesi; Tıpkı “uyuşturucu” ve “sigara”da olduğu gibi, “onlar olmadan hayatını idame ettiremeyeceği” düşüncesi kişinin içine yerleştirilmelidir. Kişi bilgisayarsız ortamlarda doyumsuz hissediyor, başka şeylerle meşgul olduğu halde bilgisayarı düşünüyorsa bağımlılık sürecine girdiği kabul edilir. Hatta ileri düzey bilgisayar bağımlılarının bilgisayardan bir süre uzak kaldıklarında tıpkı uyuşturucu bağımlıları gibi “seğirmeye” başladıkları fark edilmiştir.

bilgisayara ve bazen “oyunlara” bağımlılık; Bazen bir “sanal ortam” ile insanlar farklı dünyaların içine çekiliyor. Özellikle gençlerin bilgisayar başından kalkmadan saatlerce oyun oynadığını görmekteyiz. Bu elbette endişe verici. Gençlerimizin aydınlık bir gelecek için ne yapması gerektiğini düşünürken, bu tür oyunların başında bilinçlerini baltaladıklarını görmek acı verici. Oyunlarda sadece bir “eğitici” unsur olsa bile, incinmezdim. Bu oyunlardaki “şiddet” unsurları nedeniyle gençlerimiz şiddete yönelmekte, çok ciddi sorunlar karşısında çok basit davranışlar sergilemekte ve dengesizleşmektedir.

Bazen etrafımda artık “gençler” olarak tanımlanabilecek kişilerin davranışlarını fark ediyorum. Yaşlarına göre gerçekten çok “çocuksu” şeyler yapıyorlar. Örneğin onlardan birine, “Ama bunu yaparsan hayatını kurtaramayacaksın.” Ben söylüyorum. Delikanlı dedi ki: Neyin var senin! Serttir, sonra ellerini birleştirip bir silah yapmaya çalışır, “Bak, şimdi seni öldüreceğim.” o diyor. 🙂 Herhalde beni oynadığı oyunda insanlardan biri olarak görüyor. Gençler arasında bu tür uygunsuz ve aşağılık davranışlarla karşılaşmak mümkündür. Bir çocuk hayal edin, “Büyüyünce ne olacaksın?” Kendisine sorduğumda “GTA’da (bilgisayar oyunu) otobüs şoförü olacağım.” Diyebilir.

Kuşkusuz bu bilgisayar oyunları sadece gençlerle ilişkilendirilmiyor. Araştırmalara göre 24 yaş üstü çoğu insan günde 30 dakika ile 15 saat arasında bilgisayar başında vakit geçiriyor. Günün 24 saat olduğunu ve bunun en az 6-7 saatinin “uykuya” ayrıldığını düşünürsek, geri kalan zamanın sadece 2-3 saatini “bilgisayarsız” geçiren insanlar olduğu düşüncesi bile. bir ürperti verir. Bir Avrupa ülkesinde, bilgisayar oyunları bağımlısı bir anne ve babanın kendilerini oynadıkları oyuna o kadar kaptırdıklarını, henüz büyümemiş çocuklarının seslerini bile duymadıklarını bir haberde duydum. , bilgisayar karşısında günlerce uyanmazlar, çocuğu açlık noktasına kadar kayıtsız bırakırlar. Neyse ki çocuk sonradan yapılan müdahale ile kurtarıldı.

Bilgisayar bağımlılığının ve dolayısıyla uzun süre bilgisayar başında kalmanın zararları ve tabir doğruysa “hayatını bilgisayara adamak” birkaç açıdan incelenebilir. Öncelikle insan uzun süre hareketsiz oturduğu için sağlığına zarar verir. Kas yapılarında bozulma olur ve hareketsizlik sonucunda romatizma, kireçlenme gibi hastalıklar kişiyi rahatsız etmeye başlar. Ve en önemlisi hayati organlar bu hareketsizlikten direkt olarak etkilenir ve bir süre sonra sinyal vermeye başlar. Uzun süre ekrana bakan gözler sulanır ve kanar ve bir süre sonra uzağı görememe, kuru göz gibi kalıcı rahatsızlıklarla karşılaşırlar. Ayrıca bilgisayardan yayılan “radyasyon” ile kanser gibi önemli hastalıkların vücudumuza girmesi için ortam hazırlanmış olur. Tüm bu saydıklarımız gibi “bilgisayar”, akıl almaz yüzlerce hastalığın kaynağı olarak gösterilebilir.

Bilgisayarın sağlığımıza olan etkisinin dışında en önemli zararı “sosyal” boyutudur. Zamanının çoğunu bilgisayar başında geçiren bir kişinin düzgün bir sosyal hayatı yoktur. Bir kişi ailesinden ayrı yaşıyor. Ailevi sorunların farkında olmayan bağımlılar, sorunlarını kimseyle paylaşamadıkları için büyük psikolojik sorunlar yaşarlar. Bağımlılar bilgisayar ortamında iletişim kurmaya alışkın oldukları için sözel ifadeleri bozulabilir. Ayrıca ergenliğin/ergenliğin en önemli dönemlerinde “bire bir iletişim” denilen etkileşimden mahrum kalarak “sosyalleşme”den mahrum kalabilmektedirler. Sosyal hayattan ve milli kültürden yüz çevirirler.

bilgisayar bağımlılarının işleri ve okul başarıları düşüktür; Kişilerin bu durumla ilgili yakın çevreleri tarafından defalarca uyarılması ve bu durumdan memnuniyetsizliklerinin dile getirilmesi sonucunda bağımlının arkadaşlıkları bozulmakta; Bağımlıların bilgisayardan uzaktayken hoşnutsuzluk, direnç ve mutsuzluk gibi durumlara girdikleri düşünülürse, bilgisayar kullanımını “sınırlandırmanın” önemi anlaşılır.

Görünüşe göre bilgisayar insanları “uyumaya” bile teşvik etmiyor. İnsanlar “Yakında kalkacağım” diyor. Mecbur oldukları için saatlerce başından kalkamayacakları bir bilgisayara “bağımlı” olduklarını da kabul etmiyorlar. Bilgisayar ile TV aynı şey olmadığı için uyumaz ve insanı sürekli hayatta tutar. Çünkü televizyonda hazır resimlerin izlenmesi söz konusu. Ancak bilgisayar sürekli olarak veri girdiği, değişiklik yaptığı, durumu izlediği ve kontrol ettiği için bilgisayar kişiyi sürekli uyanık tutar. Bu da çok düzensiz bir uykuya neden olur.

İnsanlar özellikle gece geç saatlere kadar bilgisayar başından kalkmıyor ve gece geç saatlere kadar oturuyor. Ancak sabah kalkıp işe veya okula gitmeleri gerekir; Ama bunu hiç düşünmediler. Gece geç yatıp erken kalkmak kişinin hayatını düzensiz bir uyku ile sürdürmesine neden olur. Sanırım bir kitapta insanların vücutlarında yaşam için çok önemli olan bir salgı maddesinin ancak gece ve gündüzün olmadığı karanlıkta üretildiğini okumuştum. Kişiler çok geç yattıkları için güneş doğup uyumaları muhtemeldir ve gece bittiği için bu salgılar üretilmeyecek ve kişi bu önemli hayati salgılardan mahrum kalacaktır.

Bilgisayar bağımlılığı tıpkı televizyon ve atari salonu bağımlılığı gibi psikolojik bir bağımlılıktır. Dolayısıyla bu bağımlılıktan kurtulmak hiç de zor değil. Herhangi bir bağımlılıktan kurtulmak için yapılacak ilk şey “çözmek”tir. Bunun için öncelikle kendimize güvenmeli, kararlı bir tavır almalı, içinde bulunduğumuz durumu sorgulamalı ve kaybettiklerimizi düşünmeliyiz.

Sosyal bir ortamda daha aktif olmaya çalışmak, sık sık bilgisayara ara vermek ve gerekirse bir program oluşturmak ve bilgisayara giriş sayımızı sınırlamak bilgisayarın olumsuz etkilerinden kurtulmamıza yardımcı olabilir, ve bilgisayarı bir üst seviyede kullanabilirsiniz.’Bağımlılık’ artık normal bir seviyeye gelebilir. Elbette ailelere de bu konuda büyük sorumluluklar düşüyor. Her şeyden önce çocuklarına iyi bakmaları gerekiyor.

“Kahve köşelerine gidip oynamaktansa evde kalsın.” Çocuğun anlayışını ortadan kaldırmak, hangi web sitelerini sık sık kontrol ederek ziyaret ettiğini belirlemek, bilgisayar başında geçirdiği süreyi azaltmasına yardımcı olmak, gerekirse zamanı belirlemek için birlikte program hazırlamak, sırayla çocuğun ilgisine göre çeşitli etkinlikler düzenlemek. çocukları bilgisayardan uzak tutmak, çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmak Kitap ve bilgisayar kullanımı. Çevreden uzaklaştırmaya çalışmalı, “halk oyunları, voleybol, basketbol, ​​masa tenisi…” gibi kültürel ve sportif faaliyetlere yönlendirmeli, düzenlenen gezilere katılmasını sağlamalıdır.

Eminim yukarıdakileri okuduktan sonra birçok kişi “Bizim kız/kız aynen öyle, eve girer girmez bilgisayarın başına oturur, yemeğe bile gelmez ama saatlerce o ekrana bakıyor.” söyleyebilirim. Veya burada anlatılanlara tam olarak uysa da, kendilerini “bilgisayar bağımlısı” olarak görmekten kaçınan birçok insan olacaktır. Sıralananlar gibi hayatımızı doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen, artık “toplumsal bir gerçek” olan binlerce olumsuz bilgisayar etkisi hesaba katılmalıdır.

Sonuç olarak, herkesin bilgisayar kullanımını azaltmak şüphesiz doğrudur. Sağlık merkezlerine ve hastanelere “bilgisayar kaynaklı rahatsızlıklar” nedeniyle başvuran hasta sayısının oldukça arttığı ve dünya genelinde her yıl en az 200 milyon bilgisayar satıldığı bilindiği belirtilirken, bu durumun dikkate alınması gerekir. Bu mükemmel cihaz kademeli olarak insanlığı “hipnotik” ve bilgisayar kullanımı mümkün olduğunca düşük tutulmalıdır.

Yavuz Tanır

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir