"Enter"a basıp içeriğe geçin

Tarihte Türklerin Kullandığı Tarihi Türk Başkentleri | YerelHaberler

Tüm kaynaklara göre Uygur Kağan’ın çadırı altından yapılmıştır. Bu altın meşe palamudu yaldızlı ya da en azından altınla kakmalıydı. Daha 840’tan önce kendisi de bir Türk olan Kırgız Han, “Uygur Han’ın altın çadırını alıp önüne bayrağımı çekeceğim ve atlarını gezdireceğim!” Bu çadır gerçekten 840 yılında Kırgızlar tarafından yakıldı. Ama içinde oturanların da hiç şansı yoktu.

Sarayın önüne dikilen “Takozlar” bir ordu karargâhı gibidir:

Bir Arap seyyah da Uygur Han’ın bu altın çadırını görmüş. Altın köşkün hanın yanındaki taş sarayın önüne dikildiğinden bahsetmiştir. Burada gezginin gördüklerini kısaca özetlemeye çalışacağız:

Uygur Han’ın çadırı geniş bir ova üzerine kurulmuştu. Çadırın çevresinde, kampta 12 bin han korucusu vardı. Bu muhafızların dışında kağanın 17 generali askerleriyle ovayı kuşatarak çember oluşturdu.

17 generalin her birinin 13.000 askeri vardı. Böylece sürülerin otladığı geniş otlak çevresinde 17 askeri kamp kuruldu ve bu kampların ara kısımları korumalarla kapatıldı. Bu önlem sonucunda hayvanların mera dışına çıkmaları ve dışarı çıkmaları yasaklandı. Bu Büyük Mührün sadece dört kapısı vardı. Bu dört kapı her zaman kontrol altındaydı.

Bu bilgiler bize çok şey öğretiyor. Büyük bir başlığı ve taş sarayları olan bir han karşımıza çıkıyor. Fakat bu han çoğu zaman sarayında oturmuyordu. Onun için askerleri ve sürüleri ile yaşamak daha keyifli bir hayattı. Ekonomik zorunluluklar onu bu hayata itmiş olsa da.

“Ekonomik sistem”, “askeri sistem” ile birleşti:

Türklerde de diğer doğu ülkelerinde olduğu gibi sarayda kendini beğenmiş hükümdar yoktu. Tabiat şartlarında mücadele eden, halkın acı ve tatlı günlerine ortak olan askerlerin ve sürülerinin başında sadece bir han vardı.

Hakan, eşi ve kızlarıyla birlikte çadırın önünde at sırtında bir elçi alır:

Çinli seyyahlara göre durum aynıydı: Uygur Han yabancı elçileri çadırının önünde kabul ediyordu. At sırtında çadırın önünde bulunan hanın akrabaları ve maiyeti sağlı sollu sıralandı. Bu kabul töreninde hanın eşi ve kızları da atların üzerindeydi. Hakan, Çin büyükelçisini sarayında tahtına oturarak kabul etti. Böyle bir askeri törene kabul edilen elçi, hanın eşi ve kızlarının bile askeri bir emirle bu törene katıldığını açıkça görmüştür.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir