Eğitim daha çok komünist propaganda ve Ruslaştırma aracı olarak kullanıldı. Çarlık ve Sovyet dönemlerinde Türk kökenli halkları bölmek için Prof. Khun ve Nikolay Ilmensky’nin (1822-1891) yöntemleri kullanıldı. Ilminski, Ruslaştırma için çeşitli önerilerde bulundu. Hristiyanlığa geçiş, Rus dilinin yayılması, Rusya’nın kontrolündeki diğer ülkelerin dillerinin ve kültürlerinin bozulması ve bölünmesi.
İsmail Gasperali, Türk lehçeleri arasındaki ufak farklılıkları gidermeye çalışmış ve bir ölçüde de başarmıştır. Öte yandan Türk lehçeleri arasındaki ufak farklılıklar İlminski ve Khun’un yöntemlerine göre abartılarak farklı Türk dilleri oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu politika yeterince başarılı oldu, 1990’larda bir Azeri veya bir Özbek’in Kazakça konuşan birini anlaması çok zorlaştı, bu nedenle insanlar iletişim için Rusça kullanmayı tercih ediyor.
Bu gerçek, geçmişte Rus dilinin resmi dil statüsünü pekiştirdi. Rus dilini yayma politikasının işe yaramasına ve cumhuriyet halklarının çoğunluğu tarafından bilinmesine ve konuşulmasına rağmen, Rus dilinin kullanılmasının onların Ruslaştığı anlamına gelmediği açıktır. Aslında, diyor Gettelman, Rusça konuşmayan kişiler Rus karşıtı olabilir ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının da kanıtladığı gibi, Rus olmayan kimliklerini korumaya direnebilirler.
Eski Sovyetler Birliği’nde özel mülkiyet olmadığı için özel okul da yoktu. Devlet okullarında ise öğrencilere komünist fikirler aşılanmıştır. İleri yaşta okula gitmeyenlere komünizm propagandası yapmak, Ruslar ve diğer milletler arasındaki kardeşliği ve işbirliğini vurgulayarak milletlerin tarihini yeniden yazmak için özel dersler verdim ve “Büyük Sovyet Ansiklopedisi”ni hazırlamak böyle bir girişimdi. .
Alfabeye yönelik Sovyet politikası da önemlidir. Sovyet kontrolü altındaki İslam halkları, yüzyıllardır Arap alfabesini kullanmışlardır. Ruslar 1928’de Arap alfabesini Latin alfabesiyle değiştirerek bu halkların kültürel köklerini kesmeyi başardılar. Latin Alfabesi II. Dünya Savaşı’nın başında yerini Kiril alfabesine bıraktı. Türki Cumhuriyetlerde kullanılan Kiril alfabelerinin de birbirinden farklı olduğunu belirtmek gerekir.
Latin alfabesinin Kiril alfabesine çevrilmesinin birçok nedeni olabilir. Her şeyden önce Türkiye’nin 1920’lerde Latin alfabesini benimsemesinde rol oynamıştır. Türkiye’nin benimsediği alfabe ile Sovyetler Birliği’ndeki Müslümanların kullandığı Latin alfabesi birebir aynı olmasa da Ruslar yine de Türkiye’nin Türk dünyası üzerindeki etkisinden rahatsız ve korkabilir. Bu sebep, o zamandan beri Ruslar tarafından kullanılan yeni Kiril alfabesinin ortaya çıkmasında rol oynamıştır.
İkincisi, yeni alfabeler tanıtılarak Müslüman halkların kafası bir kez daha karıştırıldı ve kültürel değerler bir kez daha alt üst edildi. Neticede bu durum Sovyet vatandaşları yaratma, milletleri bölme, kültürlerini yozlaştırma, milletlerle Rusları dost etme amaçlarına da hizmet etmiştir.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın