Avni mahlasıyla şiirler söyleyen Fatih Sultan Muhammed, ikincisi. Niyet etmek İkinci oğlu 30 Mart 1432 Pazar günü Edirne’de doğdu. ikincisi. Murad, fatihin eğitimine büyük önem vermiş ve en önemlileri olan Molla Gorani, Molla Hüsrev, Aksemeddin, Molla Hayreddin, Hoca Yusuf, Sinan Paşa, Bursalı Ahmed Paşa ve Hasan Çelebi’den ders aldırmıştır. O zamanın ünlü alimleri. Ayrıca Bizanslı ve İtalyan hocalardan dersler alarak her konuda son derece eğitimli olan Fatih, Arapça, Farsça, Yunanca, Latince, Slavca ve İbranice öğrendi. Uygur harflerini ve lehçesini de öğrendi. 847/1443’te 11 yaşındayken Manisa’nın hükümdarı oldu.
Bir yıl sonra babasının tahttan çekilme isteği doğrultusunda henüz on iki yaşında iken İstanbul’a gelerek tahta oturdu, ancak devlet aleyhine iç ve dış gelişmeler görülünce ikinci babası oldu. Murad, iki yıllık bir aradan sonra yeniden tahta çıktı. 1451/55’te babasının ölümü üzerine ikinci kez tahta çıktı. H. 857 / M. 1453 yılında İstanbul’un fethi. Bundan sonra kendisine “fatih” demeye başladı. Efsaneye göre İstanbul’un fethinden sonra birçok yeni fetihler gerçekleştiren Fatih; Yahudiliğe geçen özel doktoru Yakup Paşa zehirlenerek öldürüldü (886/1481).
Fatih’in edebî kişiliği incelendiğinde iyi bir şair olduğu görülür. Şiirinde anlatmak istediğini açıkça ifade etmiştir. Kullandığı edebî sanatlar ve üslup bakımından iki üstadı olduğu görülmektedir. Bunlardan biri şey – ”diğeri” Ahmet Paşa’dır. Divanında hükümdarın ruh halini sürekli hatırlatan şair, duygu, sevinç ve kederleriyle de kendisini sıradan bir insan olarak sunar. Devleti yönetmede katı bir mizaç sergileyen hükümdarın aynı zamanda güçlü bir şair ve çok hassas bir ruha sahip olduğu şiirlerinden anlaşılmaktadır.
Şiirlerinde az da olsa saltanat tesellisi olsa gerek: ‘Bugün saltanat geçmezse ü hazayinher ne cem ‘iyyet ki cem’ itdün I Mey ü mahbûba, ‘Avriîmle heba olur”, arkasında gizli bir takva vardır. özgür bir üslupla aynı zamanda din, dil, mantık ve tasavvufi erdem sembollerine ilişkin güçlü bilgisini şiirlerinde kullanarak, “Kap Gölü Avni secde etmeyecek / mihrabına secde etmeyecek” gibi sözlerle okuyucularını korkutacaktır. Benim için kıble Kaşlarun.” Mesaj göndermek için ifadeler ve resimler kullanmayı seviyor.
El-Fatih’in şiirlerini içeren tek eser Onun ofisi İstanbul’da kendi adını taşıyan mahallede bulunan Millet Kütüphanesi de Ali el-Amiri’nin el yazmaları arasındadır. Bu kopya daha sonra bir faks olarak yayınlandı. Ali Al-Amiri bu el yazmasını kendi eliyle iki kez kopyaladı. Bu kopyalar da Ali Amiroun’dan. 530 ve 531’e düşüyorlar. Şiirlerinin çoğunu içeren bir günlük, Uppsala Üniversitesi kütüphanesinde bulunuyor. Bu kütüphanede bulunan mecmuadaki şiirler ile Latifi, Sahiya Bey ve Hasan Çelebi’nin biyografilerindeki şiirler toplanarak Tarık Ata’da neşredilmiştir.
Daha sonra Safit Sıtkı Bilmen (Fatih Divani, İstanbul 1944) Divan’ı Ali Al-Amiri’nin Millet Kütüphanesi Yazmaları’nda yayınladı. El yazmasının kendisi J’nin metniyle karşılaştırıldı. Jacob Yazan Kamal Edib Ansel Sözlüklerin, sözlüklerin ve düzeltmeleri içeren notların kopyaları ve tıpkıbasımlarıyla birlikte yayınlandı. Ahmet Aymutlu da on yıl sonra Gazellerin eklenmesiyle Fatih’in Şiirlerini yayınladı. İskender Bala, Fatih’ten 26 gazel, 1 önemli, 2 kut ve 7 kıta olmak üzere toplam 36 şiiri açıklamalarıyla birlikte yayımladı.Birkaç yıl sonra Mehmet Nur Doğan Bala’nın yorumlarındaki hataları eleştirdi ve yeni bir Divan şerhi yayınlandı. .
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın