on beşinci. On dördüncü yüzyılda dikkat çeken ilk şair. Yüzyılın sonu ile XV. Yüzyılın başında yaşamak Ahmet T O gereklidir. Yaşadığı dönemde bazı şairler ve yayınevleri Türkçenin zorluğundan, duygu ve düşüncelerini ifade edememesinden şikayet etseler de gerek şiir gerekse düzyazıda Türkçeye önemli eserler kazandıran dai’nin hayatı hakkında çok az şey bilinmektedir. Yüzyılın başı. babasının adı ibrahim Dedesinin adı Muhammed’dir. Asıl adı Ahmed, mahlası Doaa olup, adı ve mahlası birlikte zikredilmektedir. Ahmed duası Hakkında bilgi veren bütün kaynaklar onun Cermen olduğunu kabul etmektedir. Ancak doğum tarihi ve yeri hakkında verilen bilgiler tutarsızdır.
Sehi Bey ve Latifî, Dâ’nin Emir Süleyman Dönemin (1402-1410) şairlerinden biri olduğu söylense de Hasan Çelebi ve Muhammed Süreyya ondan alıntılar yapmıştır. Sultan BEN. Niyet etmek Dönemi (1362-1389) şairlerinden sayarlar. Eserlerinden biri de Sultan I. Murad’dır. Germaine Bey ikincisi. Yaaquub İbn Yıldırım Bayezid Emir Süleyman Ve ikinci Sultan. Murad döneminde yaşadığı anlaşılan Ahmed ed-Devai de bu padişahlar adına eserler yazmıştır. Bir dönem Germen kadılığı yapan Dua’nın kesin ölüm tarihi ve yeri bilinmiyor. Bursa’da bir mahalle, bir hamam ve kendi adına cami bulunmaktadır. Mezarının da Bursa’da olduğu tahmin edilmektedir.
Ahmed Al-Daa Türkçe’ye hakim, vezin, kafiye ve edebî sanatların kullanımında maharetli, kelimeleri şiire sehlimümten denebilecek bir rahatlıkla ve akıcılıkla yerleştiren, hassas ve derin bir şiir yeteneğine sahip bir şairdir. Kafiye ve nesir yazabilen Day, ruhundaki coşku, tırmık ve melankoli, mahcubiyet ve çaresizliğin çeşitli tezahürlerini çok dürüst ve sade bir dille anlatarak zarif, şehvetli ve incelikli aşk şiirleri yazmıştır. Sık sık büyük bir coşkuyla seslendirdiği tasavvuf ve Arifani şiirleri de görülmektedir. Lirik ve öğretici şiirlerinde başarısını gösteren dua, tatlı rüyaları, derin duyuları, betimleme ve anlatım gücüyle dikkat çekiyor. Yer yer renkli, ritmik ve lirik çizgileri görülen şairin eserlerinde derinlikten çok sanat ve zarafet göze çarpar.
Klasik edebiyatın gelişmesine şiirleriyle destek olmuş bir şairdir. Çağdaş Ahmedi’den daha yumuşak ve daha sempatik olmasına rağmen. Manzum gücü ve genişliği bakımından Ahmedi’yi geçememiş, ün ve kendisinden sonra gelenler üzerindeki nüfuzu bakımından geride kalmıştır. Fars şiirini iyi bilen Du’a, bu şiirin ahengini ve söyleyişini Türkçe’ye çevirmedeki başarısıyla Anadolu’nun klasik şiir tarzının kurucuları arasında önemli bir yer edinmiştir. Yaşadığı dönemde geniş kültürü ve her konudaki derin bilgisi ile saygı ve ün kazanan Dai’nin farklı konularda on beşe yakın eseri bulunmaktadır. Ayet eylemleri şunlardır:
Ahmet Dey’in Türkçe Dvân’ının bugün iki versiyonu bilinmektedir. Bunlardan biri 1948 yılında Ahmet Ateş, Burdur Vakıf ve Halkevi Kütüphanesi idi. 735 yılında bulan Ahmed el-Da’i’nin külliyatındaki kayıp divandır. İsmail Hikmet Erteilan’ın el-Mutayybat adıyla ayrı bir eser saydığı şiirler ayrı bir eser olmayıp şiir ve şiir parçalarıdır. divandan alınmıştır. Tunca Cortantamir, Divan’ın ikinci ve tam nüshasını Kahire’de Mısır Milli Kütüphanesi Dar al-Kutub’da al-Fasayik al-Kafmiyya, No. 8658/23’te buldu. Divan’ın tıpkıbasımı ve tenkitli metni yayımlanmıştır.
Ahmed Dainin İran MahkemesiTelif hakkı 816/1413. Çelebi Mehmed’in tahta çıkışı münasebetiyle Sadrazam Hacı Halil Bey’e ithaf edilmiştir. Divan’da 10 şiir, 24 gazel ve bazı yarım kalmış şiirler bulunmaktadır. Divan’ın tıpkıbasımı İsmail Hikmet Ertelan tarafından yayınlandı. Tolga Ocak ise bu konuda doktora çalışması yapmıştır.
Ahmet Dey’in Şehzade Süleyman’ın eğlence toplantılarından aldığı ilhamla yazdığına inanılan bu didaktik romantik musnafi Ching Nami, yer yer tasavvufi düşünce ve motiflerle süslenmiş, sitesindeki ilk orijinal musnafidir. Konu, onun zamanına kadar derlenen örnekler arasındadır. 808/1405’te. Şehzade Süleyman adına ortaya çıkan “mefalon mefalon viyolon” şeklinde yazılan eser 1446 kıtadan oluşmaktadır. Eserin sadece bir kısmının farklı bir ölçekte yazıldığı anlaşılmaktadır. Eser, 24 çeng akoru ve doğu müziği için 24 rakam olmak üzere 24 paralel bölüme ayrılmıştır.
Çengnâme, yer yer sake nami özelliği taşıyan, güzel bir efsane ve destan mahiyetinde olan pitoresk ve romantik bir eserdir. Kullanılan dil, anlatım tarzı, canlılık ve üsluptaki samimiyet açısından döneminin en mükemmel eserlerinden sayılabilecek eserde güzel Türkçe deyimler ve yalın mısraların kullanımı dikkat çekmektedir. Güzel bir tekniği ile öne çıkan eser, tüm nitelikleriyle döneminin en güzel şiirlerinden biri olarak kabul edilmekte ve şiir dili açısından ileri düzeydedir.
Bu eserde sembol olarak çeng kullanılmıştır. Burada çeng insanı ve özellikle âşığı ifade etmektedir. Cheng, özgünlüğünden kopmuş ve geldiği dünyada daha çok bir mahkum gibi olan fakir bir yabancıdır. Mevlânâ’nın A/esnevf’indeki ney ile Çeng-nâme’deki çeng bu açıdan çok benzer bir konuma sahiptir.
Geng Naimrim’in Burdur, Konya ve Sivas’ta bilinen üç versiyonu var. İsmail Hikmet Ertaylan’ın Vasvi Mahir Kokatürk’ten aldığını söylediği nüshanın aslında Koyunoğlu’na ait olduğu anlaşıldı. İsmail Hikmet Ertelan. Diğer eserleriyle birlikte Burdur versiyonunun tıpkıbasımını yayınladı. Koyunoğlu’nun versiyonu Gönül Alpay’ın başında Ahmet Dey ve eser üzerine bir sınavla hazırlandı. faks olarak gönderildi. Aynı yazara ait, Burdur ve Koyunoğlu transkripsiyonları kullanılarak kapsamlı bir revizyonla eleştirel metin. yayınlanan.
Halicin adı İran’dır. Nasser Al-Din T Aynı isimli Mesnevi-i Tusi’nin (ö. 672/1274) “necma-nem” türünde otuz üç heceden oluşan ve okült ilimlerden söz eden genişletilmiş tercümesidir. Tûsî’nin bu eserinde, HZ. Peygamber’in hicretinden 803 yılına kadar olan süreçte olacak olayları anlattı. Bugünkü bilgilere göre da’i’nin bu eseri, Câmâsb-nâme kitabının Türkçeye ilk tercümesidir. Aruz teklifi Farsçada olduğu gibi “feûlün feûlün feûlün feûl” üslubuyla yazılır. Timur’un Anadolu’yu fethini yazdığına inanılan Mesnevi’yi İsmail Hikmet el-Taylan iki nüsha olarak yayınlamıştır.
ikincisi. Murad’ın şehzadeyken yazdığı Ukûdü’l-cevâhir, Arapça’dan Farsça’ya uzanan bir nazım sözlüğüdür. kaydeden Reşidüddin Vatvat Nukûdü’z-zevâhir ve Cuhû-dü’l-cevâhir adlı Arapça-Farsça sözlükten tercümesi olan eser, E. H. tarafından fakslanmış bir metin olarak yayınlandı. İki İtalyan.
Vasiyyet-i Nûşirevân-ıdil be-Püsereş Hürmuz-i Tâcdâr didak tamamen115 heceden oluşan bir mesnevi olup, “mevalon mevalon viyolon” aruz şeklinde yazılmıştır. Musnafi’nin başındaki dokuz giriş ve Hatim’deki birkaç pasaj dışında geri kalanı Farsça’dan tercüme edilmiştir. Adaletiyle meşhur Nûşirevân’ın oğlu Hürmüz’e hitaben nasihatini aktaran bu didaktik eser aynı zamanda bir siyaset adı niteliğindedir. Dua bu kelime oyunu eserini oluştururken ayetlerden, hadislerden ve atasözlerinden yararlanmıştır. Eser, muhatabı çocuk olan ilk nasihat kabul edilir. Nitekim Ahmad al-Da’i, Hürmüz sembolünden yola çıkarak tüm çocuklara nasihat etmeyi amaçlamaktadır. Eserini ilk defa İ. H tarafından bir faks olarak yayınlandı. Ertelan, ardından Mahmud Kaplan bunu yeni mesajlara çevirerek yayınladı.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın