"Enter"a basıp içeriğe geçin

Durum ilkesi, durum nedir, tanımı, kısa açıklama | YerelHaberler

Türk devleti kurulduğunda ekonomik olarak çok zayıftı. Dış borç, parasızlık, altyapı eksikliği, teknik eleman eksikliği, aydın eksikliği ve benzeri birçok sorunla karşı karşıya kaldı. Gazi, yeni Türk devletinin güçlü bir ekonomi sayesinde gelişeceğine inanıyor. Aslında çok ilginçtir ki, Milli Mücadele’nin en öfkeli döneminde, savaş sonrası yeni Türk devletinde uygulanması gereken iktisat politikasını hazırlamak için özel bir heyet kurmuştur. Heyetin başkanı Ziya Kokalp’tir. Savaşçı’nın zaman zaman katıldığı heyet, Ankara Garı’nda savaş arabasıyla çalışmalarını yürüttü.

Mustafa Kemal, Milli Mücadele’nin başından itibaren yüzünü devlete çevirdi. 1 Mart 1922’de yaptığı konuşmada devletin tutumunu da şöyle ifade ediyordu: “Politikamızın önemli hedeflerinden biri, gücümüz ve maliyemiz ölçüsünde kamu yararını ilgilendiren kurum ve şirketlerin millileştirilmesidir.” Devletçiliği şöyle açıklamıştır: “Takip ettiğimiz devlet, şahıs ve faaliyet esasına dayalıdır, fakat gerçekte milletin refahını ve milletin refahını sağlamak için milletin işleriyle, özellikle de ekonomik alanda ilgilenmektedir. ülke (genel işler) mümkün olan en kısa sürede.”

Gazi, belirli koşullar altında yurt dışından borçlanmayı desteklemektedir. Dış borçlanmanın amacı, halkın yaşam standardını yükseltmek, bayındırlık işlerini ve üretimi artırmak, gelir kaynaklarının geliştirilmesinde faydalı olmak olmak üzere üç noktada toplanmaktadır. Gazi ayrıca liberal ekonomiyi de destekler.

Atatürk’ün devlet anlayışı halkçılığın tamamlayıcısı olarak görülmelidir. “Devlet bilhassa sosyal, ahlâkî ve vatanperverdir. Milli servetin taksiminde daha mükemmel bir adalet ve işçilerin refahının daha yüksek olması, millî birliği temsil eden devletin en önemli görevleridir.” .Gazi ayrıca Türk devletinin, XIX. yüzyıldan itibaren sosyalizm düşünürleri tarafından ortaya atılan sistem hakkında farklılık gösteren özgün bir sistem olduğunu da ileri sürmektedir.

Hiç şüphesiz Türkiye’yi devletçiliği anlamaya iten en önemli sebep, dünyanın 1929 yılında tanık olduğu ekonomik bunalım olmuştur. aynı yola başvurmak zorunda kaldı. Ancak özellikle 1923-1928 yılları arasında Türkiye’de özel girişim olmadığı için bu tarihe kadar devlet eliyle yatırımlar yapılmıştı. Türkiye Düyûn-u Umûmiye ile ilgili borçları öderken bir yandan da elinde bulunan demir yolu, su, telefon, liman, metro (Beyoğlu-Galata arası), gaz ve gaz gibi ilgili altyapı tesislerini kamulaştırıyordu. yabancıların.

Demiryolları, fabrikalar, yollar ve limanların inşaatı devlet tarafından gerçekleştirildi. Bunun bir örneği 1926’da Kayseri Uçağı, Albolu (Kırklareli), Şeker Dükkanları, Bünyan Tekstil Fabrikalarının açılmasıdır. Aynı zamanda özel sermaye de desteklenmiş, 1929’dan sonra bunların hacmi geçmişe göre çok artmıştır. 1927’de 197’ye ulaşan fabrika sayısı 1933 yılı sonunda 3.000’i geçmişti. Birinci ve ikinci beş yıllık sanayi planları döneminde açılan fabrika sayısı 30’a yakındı.

1931-1932 yılları arasında hazırlanan ve Mayıs 1934’te yürürlüğe giren ilk beş yıllık sanayi planı ile ülke ihtiyaçlarının karşılanması ve hammaddesi yurt içinde bulunan sanayi işletmelerinin kurulması amaçlandı. 1936 yılında hazırlanan ve 1937 yılında uygulama alanına giren ikinci beş yıllık sanayi döneminde birçok sanayi tesisi açılmıştır. 8 Kasım 1937’de Atatürk’ün uyarıları ve fikirleri Celal Bayar’ın ilk hükümetinin programında yer almış ve dört ana grupta toplanmıştır: 1- Topraksız çiftçi kalmamış 2- İş aletlerinin arttırılması, iyileştirilmesi ve korunması 3- Özel tedbirler alınması Tarım alanlarına göre. 4-Çok iyi ve ucuz ürünler almak.

Atatürk, yeni kurulan devletin kıt kaynaklarını çok dikkatli kullanarak ekonomisi sağlam temeller üzerine oturan bir ülke yaratmak istiyordu. Bu yüzden devlet çok önemliydi. Ocak 1931’de İzmir’de yaptığı bir konuşmada, “Partimizin izlediği program, ekonomik bakımdan devlettir.” İktidar partisinin tutumunu adeta kabul etti ve 10 Mayıs 1931’de devlet ilkesi CHP’nin tüzük ve programına dahil edilerek Altı İlke tamamlanmış oldu.

Devlet ilkesine göre, özel sermaye devlet tarafından planlı bir şekilde büyük ve uygun özel işletmelere yönlendirilecektir. Ancak piyasalar da devletin kontrolünde olacak. 1 Kasım 1937 tarihli konuşmasında dediği gibi: “Mutlaka zaruret olmadıkça, piyasalara karışmayın. Ancak atıl piyasa da yoktur.”

Kemalist devlet, güçlü ve çağdaş bir devlet yaratma fikrinin yanı sıra halkçılık ilkesini de savunur. Sınıf mücadelesini ele alır. Herkesin eşit paya ve refaha sahip olduğunu kabul eder. Atatürk döneminde devlet politikalarının içeriği dondurulmamıştır. Durumlara, devletteki şartlara ve yükümlülüklere açık kapı bırakır. Atatürk döneminde dahi ekonomik şartlara göre değişiklikler yapılmıştır. Cari dönemde özel işletmelere daha fazla yer verilmekte, yatırımlar özel işletmeler tarafından desteklenmektedir.

Demiryolları, deniz yolları, otoyollar, devlet su işleri, metrolar, şeker, çimento, tekstil, Paşabahçe cam fabrikaları ve tekeller gibi işletmeler de devlet tarafından işletilmektedir. Ancak, tekel durumunda bile özel şirketlere izin verilir. Devlet bankaları olduğu gibi özel bankalar da var. Az önce de belirttiğimiz gibi Atatürk dönemindeki devlet politikası döneme göre değişebilmektedir. Hatta o dönemde özel projeler de teşvik ediliyordu.

O dönemde devlet, devletin, ülkenin ve milletin imkanlarının bu koşullarda kullanılmasında, işletilmesinde, geliştirilmesinde ve modernize edilmesinde ve devletin ekonomik işlevine yön veren bir ilke olarak ülkenin kalkınmasında büyük rol oynamıştır.

Kısaca/özet olarak belirtin

Tanım: “Türk toplumunun ve devletinin ekonomik ve sosyal kalkınmasını sağlamak için devlet idaresi ile özel sektör idaresi birlikte ve uyum içinde çalışır.”

anayasamızda yer alan devlet ilkesi; Sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmede devletin yerine getirmesi gereken görevleri açıklar. Genel olarak ekonomik kalkınma ve örgütlenmenin özel teşebbüsün güç ve otoritesi dışında sağlanması ilkesidir. Genel olarak devletin iki görevi vardır;

a) Yurt içinde asayiş ve adaleti sağlayarak vatandaşların hürriyet ve güvenliğini korumak.
b) Vatanı her an savunmaya ve başka çare kalmadığı takdirde silahla savunmaya istekli olmak.

Bunun dışında bayındırlık, eğitim, kültür, sağlık, tarım, ticaret ve sanayi ile ilgili ekonomik faaliyetlerde de devletin görevleri vardır. Atatürk devleti şöyle anlatır:

“Takip ettiğimiz devlet ferdî çalışma ve gayrete dayalıdır, fakat ilkelerimizden biri de devleti, bilhassa iktisadi alanda, milletin umumî ve yüce menfaatlerinin gerektirdiği işlerde, devleti gerçekten lâyık kılmaktır. mümkün olan en kısa sürede milleti müreffeh ve ülkeyi müreffeh yapmak.

Devlet hakkında yaptığı diğer açıklamalar ise şöyle:

Takip etmeyi uygun gördüğümüz devlet ilkesi kolektivizm ya da komünizm gibi sosyalizm ilkesine dayanan, üretim araçlarını bireylerden alarak ulusu bambaşka ilkelere göre örgütlemeyi amaçlayan bir sistem değildir. inisiyatif ve ekonomik faaliyete izin vermeyen dağıtım ve dağıtım Özel ve kişisel.Kısacası takip ettiğimiz “devlet”, çalışmayı ve bireysel faaliyeti esas almaktır, ancak devletin, özellikle ekonomik alanda, fiili çıkarı, Milleti refaha kavuşturmak ve ülkeyi daha kısa sürede refaha kavuşturmak için kamunun ve milletin yüksek çıkarlarının gerektirdiği konular.

“…devletin bazı ekonomik işlerde olduğu kadar siyasi ve fikri konularda da düzenleyici rolü ilke olarak kabul edilmelidir. Buradaki zorluk şudur: Vatandaşların bireysel inisiyatif ve faaliyetleri, o kesimler tarafından değerlendirilecek ve belirlenecek bir şeydir. yönetme yetkisine sahiptir.Devlet.Devlet ilke olarak bireyin yerini almamalıdır.Fakat bireysel gelişim için genel koşulları dikkate almalıdır.

Bireyin kişisel faaliyeti, ekonomik kalkınmanın ana kaynağı olarak kalmalıdır. Demokrasi ilkesinin önemli dayanaklarından biri, bireylerin gelişimini engellememesi, devletin her bakımdan olduğu gibi özellikle ekonomik alanda da onların özgürlüklerine ve girişimlerine engel oluşturmamasıdır. Bu durumda bir engel olarak bireysel proje geliştirmenin başladığı noktanın devlet faaliyetinin sınırlarını oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda devlet, genellikle belirli bir zaman ve bölgeye özgü bir özellik gösteren ekonomik bir işlev üstlenebilir.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir