Devrim, devrim kelimesinin karşılığıdır. Ancak “devrim” terimi Altı İlke’de olduğu için biz onu bu şekilde kullandık. İstanbul Üniversitesi’nde İnkılâp Enstitüsü tabiri kullanıldığı için Ankara Üniversitesi’nde İnkılâp Tarihi Enstitüsü tabiri bulunmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin parti programında devrim sözü geçiyordu ama partinin genel sekreteri Recep Beker, “Devrim ana yoldur” diyerek 13 Mayıs 1935’te parti programını kongreye sundu. ifadesini kullanın.
1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla Anadolu Devrimi başarılı oldu ve Osmanlı Devleti tarihe karıştı. 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması ile Amerika’nın imzalamadığı tüm devletler bağımsız Türk devletini tanıdığından, bir barış dönemi başlamış ve devrimlerin gerçekleşme dönemi başlamıştır.
Toplumsal unsurların çarpışması sonucu ortaya çıkan ve kurulu düzeni yıkan devrimin ardından çok daha uzun bir devrim dönemi başlar. Eğer devrimler ülke yararına olduysa ve başarılı olduysa, bu devrimin de başarılı olduğu anlamına gelir. Atatürk devrimleri (Medeni Kanun, Harf İnkılâbı, Tevhid-i Tedrisat, hilafetin kaldırılması, şapka ve giyim inkılâbı, dil ve tarih inkılapları vb.) halen başarıyla uygulandığı için Anadolu İnkılâbı başarılı olmuştur. Atatürk inkılâpları yapılırken ve uygulanırken eski düzen yıkılarak yepyeni bir sistem kurulmuştur. Tanzimat döneminde olduğu gibi eski ve yeni kurumlar örtüşmüyordu. Bu husus çıkarılan kanunların içeriğinde de mevcuttur.
Nitekim 431 Sayılı Hilafetin Kaldırılmasına Dair Kanun’u gerekçelendirirken, “Hilafet Dairesi’nin Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bulunması, Türkiye’yi iç ve dış politikasında iki başlı olmaktan kurtaramaz. istiklâlinde ve millî hayatında ortaklığı kabul etmez, dolaylı da olsa ikiliğe müsamaha göstermez.” Çağrıldı. Nitekim 429 sayılı Kanunla din ve devlet işleri birbirinden ayrıldığından ve inanç ve ibadetle ilgili işleri yürütme görevi Diyanet İşleri Başkanlığı’na verildiğinden, halefiyetin hiçbir anlamı ve işlevi kalmamıştır. Yine 430 sayılı Maarif-i Tedrisat Sendikası Kanununu gerekçelendirirken, “Bu ikiliğin Maarif ve Öğretim Birliği açısından pek çok zararlı sonuçları olmuştur. Sadece milletin insanları eğitim alabilir. İki tür eğitim bir ülkede iki tür insan yetiştirir. Bu, duygu ve düşünce birliği ve dayanışma hedeflerini tamamen ortadan kaldırır.” Manifesto’da yer aldı.
Devrimlerden kastedilen, köklü değişimlerin meydana gelmesidir. Atatürk’e göre inkılapları gerekli kılan ve koruyan Türk milletidir. 30 Ağustos 1925’te yaptığı konuşmada bunu doğruladı.
Gazi, inkılâbı, mevcut müesseseleri zorla değiştirmek, Türk milletini geride bırakan müesseseleri yıkmak ve yerlerine onları muasır devletler mertebesine yükseltecek yenilerini koymak olarak tarif eder: “Biz büyük bir inkılâp yaptık. ülkeyi bir çağdan alıp yeni bir çağa getirdik.Birçok eski kurumu yerle bir ettik.” Ancak devrim düşmanlarının fırsat kolladığına, devrimin binlerce düşmanı olduğuna ve dolayısıyla uyanık olunması gerektiğine de dikkat çekiyor: “En ileri demokrasilerde bile sert tedbirler uygulandı. Sistemi korumak için Bize gelince, devrimi korumak için daha fazla Eyleme ihtiyacımız var.
Devrimlerin patlak vermesinden önce işgalci, halkın içine girer, geziler yapar, halk benimser ve benimserse devrimler gerçekleştirirdi. Nitekim 1930’da yaptığı bir konuşmada bunu şöyle ifade etmiştir: “İhtilal, milleti ve sosyal çevreyi hazırlamakla yapılır. Devrim hareketlerinde dikkat edilmesi gereken husus, yenilikleri tanıdıktan sonra yenilikleri kabul ettirmektir.” insan topluluklarının amaç ve fikirleri Gazi, harf ve şapka reformlarında halkla nasıl kaynaşacağını biliyordu.
Atatürk, TBMM’nin kuruluşundan vefatına kadar Türkiye’yi muasır medeniyetler düzeyine çıkarma çabalarında başarılı olmuştur.
Kısaca / özet olarak devrim
Tanım: Atatürk düşünce sistemine dinamizm kazandıran ilkedir. Çağın, aklın ve bilimin gerektirdiği yenilikleri toplumun ihtiyaçları doğrultusunda bir an önce yapmayı ilke edinmiştir. Devrim ilkesi Atatürk ilkelerinden biridir. Eylem ve nüfuz etme gibi kavramları içeren tek ilkedir. Atatürk, muhteşem konuşmasının sonunda:
Bu açıklamalarla, güya milli hayatı sona ermiş büyük bir milletin istiklalini nasıl kazandığını, bilim ve teknolojinin en son esaslarına göre nasıl milli ve çağdaş bir devlet kurduğunu anlatmaya çalıştım. Modern devlet anlayışında devrim ilkesinin açık işaretlerini veriyordu.
Modern bir devlet kuran millet, modası geçmiş niteliklerinden kurtulmak zorundaydı. Burada Türk milletinin tüm eskimiş özelliklerinden kurtulup çağdaşlaşma çabaları inkılâp ilkesi kapsamına girmektedir. Devrim, Atatürk ilkelerinin neredeyse tamamını bünyesinde barındırır. Bütün bu ilkeler, gerek sebep gerekse sonuç olarak devrimle yakından ilişkilidir. Bu itibarla inkılâp, Atatürk ilkelerinin tamamını gerçekleştirmek, korumak ve yaşatmak için kesin bir kararlılıktır. İnkılaplarıyla yolumuzu aydınlatan Atatürk’ün görüşleri şöyleydi:
“Yaptığımız ve yürütmekte olduğumuz inkılâpların gayesi, Türkiye Cumhuriyeti milletini tüm anlam ve biçimleriyle tam anlamıyla çağdaş ve medeni bir topluma dönüştürmektir. Devrimimizin ana hedefi budur. Bu gerçeği kabul etmeyen zihniyetleri çökertin. Şimdiye kadar beynini aşındıran, uyuşturan insanlar vardı.” Millette ve onlarda bu zihniyet var. Zihniyetlerdeki hurafelerin tamamen ortadan kalkacağı varsayılıyor. Hakikat nuru zihinlere nurdan çıkarılmadıkça.” (Söylemler ve Beyanlar c. II. s. 69)
“… Vatansever aydınların en önemli ve ilk görevlerinden biri, devrimimize karşı fikir ve duygu sahibi olanları aydınlatmak ve doğru yolu göstermektir.” (Söylemler ve Beyanlar c. II. s. 69)
“… Millet meselelerinin ideolojisini anlayan, devrimlerimiz açısından anlatan ve nesilden nesile yaşatacak kişi ve kurumların yaratılması zorunludur.” (Söylemler ve Beyanlar CI s.386)
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın