"Enter"a basıp içeriğe geçin

Atatürk’ün Türk Tarihi Risalesi, Kısa Açıklaması, Amacı, Önemi | YerelHaberler

Atatürk, Avrupalıların Türkleri sarı ırkla ilişkilendirme, yıkım ve sivil yeteneklerden yoksunluk, medeni eserler ortaya koyamama gibi bilimsel kalıplar ortaya koyarak iddialarına inanmamış, Türk yurdunun bizim tarihimiz olduğunu savunmuş ve bu tarih, onu ortaya koyacak en büyük destek ve manevi delildir. Bunun için önce bir kütüphane oluşturmaya koyuldu. Bunu büyük bir anket izledi. Türkiye’de tarihle uğraşanlar, Türk tarihi kitaplarını incelemekle görevlendirildi.

Çevrilen kitaplar rapor halinde Atatürk’e sunuldu. Bu çalışmaların ilk ürünü olarak Türk milletinin dünya tarihindeki yerini ve rolünü gösteren “Türk Tarihinin Ana Hatları” adlı eser 1930 yılında yayımlanmıştır. Bir yıl sonra da Türk tarihi üzerine çalışmak üzere”Türk Tarih HeyetiKurulan (15.4.1931) bu heyete Türk tarihini belgelere dayalı olarak yazmalarını, gerçeklerin dışına çıkmamalarını ve Türklüğü gönüllerde ilan etmelerini isteyen Atatürk, “Tarih yazmak kadar tarih yazmak da önemlidir. Yazar, Yaradan’a sadık kalmazsa, değişmeyen gerçek insanoğlunu hayrete düşüren bir niteliğe bürünür.” dedi.

26.9.1932 Tarihte ilk kez Ankara’da Türk tarihi profesörleri ve öğretmenlerinin katılımıyla. Türk Tarih Konferansı Bunlar toplanarak bu konferansta Türk tarihi bilimsel olarak tartışıldı. Kültür alanımızda yeni bir tarih görüşü olan bu tez şöyledir: “Türk milletinin tarihi, şimdiye kadar sanıldığı gibi sadece bir Osmanlı tarihi değildir. Türk tarihi çok daha eskilere ve köklü bir geçmişe sahiptir. temasta bulunduğu ülkelerin uygarlıklarını da etkilemiştir.Tarih bu tezle başlar.Türklerin Atler ve Sümerlerden geldiği ve en eski uygarlıkların Türklerden geldiği kanıtlanmıştır.

Türk tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Ancak engin ve köklü tarihimiz, Mustafa Kemal Atatürk’e kadar gerektiği gibi araştırılıp ortaya konulamamıştı. Osmanlı döneminde diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi tarihte de yeterince ilerleme kaydedilmemiştir. Bu nedenle halkımıza, özellikle de aydınlara tarih bilinci verilmemiştir. Bu durum, hızla ilerleyen ve bu gelişmeyi geri kalmış toplumları bastırmak için kullanan Batı ülkeleri karşısında bir aşağılık duygusu ve özgüven yaratmıştır.

Batı dünyası, 1815 Viyana Kongresi’nde adını verdikleri Doğu meselesini, Türklerin Anadolu coğrafyasına girip burayı Türkiye’ye dönüştürmeye başladıkları tarihten itibaren siyasi literatüre yerleştirmiştir. Burada hedef sadece devlet değil, tüm Türk varlığıydı. Türk milletine ve vatanına yönelik iftiralar sonuçlanmıştır. Bu iddialar şu şekilde sıralanabilir:

1. Türkler sarı ırktandır, dolayısıyla Avrupalılara göre ikinci sınıf sayılmalıdır,
2- Türkler medenileştirme kabiliyetinden yoksundur ve bu nedenle medeniyet düşmanıdırlar,
3. Türklerin yaşadıkları toprakların kendilerine ait olmadığı iddiaları.

Bu uydurmaların yazarı olan batı dünyası, Türklerin önce Avrupa ve Balkanlar’dan sonra Türkiye’den kovulması ve tamamen yok edilmesi gerektiğini düşündü. İngiliz devlet adamı Gladstone, Türklerin kötülüklerini defetmenin tek bir yolu olduğunu, bunun da cesetlerini topraklardan çıkarmak olduğunu söyleyerek Batı’nın gerçek niyetini ortaya koymuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, milli mücadelede sadece askeri zaferleri hedeflememiştir. Amacı, Türk milletini muasır medeniyet seviyesine ulaşmaktan alıkoyan bütün olumsuzluklarla ve kusurlarla mücadele etmekti. Eksiklerimizden biri de köklü tarihimizi tam olarak araştırıp ortaya koyamamamızdır. “Bugün aynı inanç ve kesinlikle söylüyorum ki, milli ülküye doğru tam bir bütünlük içinde yürüyen Türk milletinin büyük bir millet olduğunu tüm medeni dünya kısa zamanda yeniden idrak edecektir.”

“Türklerin unutulmuş büyük uygarlığının ve büyük uygarlık yeteneğinin daha da gelişerek ülkenin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi parlayacağından hiç şüphem yoktur” diyen Atatürk, bizzat kendisi de çalışmalara başlamıştır. Türk tarihini bilimsel temellere göre araştırmak ve tarih bilinci uyandırmak. Bu çalışmalar Atatürk’e yönelik üç noktaya yönelmiştir. Birincisi Türk ve dünya tarihini eski, yanlış ve ideolojik yöntemlerden kurtarmaktır. İkincisi, Türk medeniyetinin dünya medeniyetine katkılarını ortaya koymaktır. Üçüncüsü, Türk tarihini bilimsel yöntemlerle çağdaş ve özgün bir tarihe dönüştürmektir.Atatürk bu üç konuyu “Tarih, gerçekleri çarpıtan bir sanat değil, gerçekleri ortaya koyan bir bilim olmalıdır” şeklinde ifade etmiştir.

Atatürk’ün Türk tarihi ile ilgili risalesinde değindiği hususları şöyle sıralayabiliriz:

1. Türkler beyaz ırktandır ve brakisefal ırktandır, beyaz ırkın anavatanı Orta Asya’dır.
2. Uygarlığın beşiği Türklerin anavatanı Orta Asya.
3. Böylece anavatanları Orta Asya’dan çeşitli sebeplerle göç eden Türkler, medeniyeti dünyaya yaymışlardır.
4. Anadolu’nun ilk yerli halkı Türkler olduğu için buranın ilk sahipleri de Türklerdir.
5. Türklerin İslam medeniyetine katkıları araştırılmalıdır.
6. Osmanlı Devleti’nin kuruluşuyla ilgili iddialar araştırılmalı ve gerçek ortaya çıkarılmalıdır.

Bütün bu konuların araştırılması için talimat vermiş, çalışmaları takip etmiş ve eserleri kendisi okuyarak incelemiştir. Bu çalışmaları yürütmek üzere 15 Nisan 1931 tarihinde Türk Tarih Kurumu kurulmuştur. Bir Türk tarihi tezinin görüşüldüğü ilk Türk Tarih Kongresi, 2-11 1932’de Ankara’da yapıldı. 1935’te tarihçi ve öğretmen yetiştirmek üzere Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi kuruldu. Atatürk, Türk tarihinin bir bütün olarak bilimsel yöntemlerle araştırılmasını istemiştir. Tarih yazmak, tarih yazmak kadar önemlidir. Yazar, Yaratan’a sadık kalmazsa, değişmeyen gerçek, şaşırtıcı insanlık niteliği kazanır.

Atatürk, Türk tarihini ve dolayısıyla Türk medeniyetini en ince ayrıntısına kadar ortaya koymaya odaklandı. Çünkü Türk yetenek ve gücünün tarihte boy gösteren başarıları ile tüm Türk çocukları ihtiyaç duydukları atılımın kaynağını tarihte bulabileceklerdir. Türk çocuğu bu tarihten istiklal fikri kazanacak, o büyük başarıları düşünecek, harikalar yaratan adamları tanıyacak, aynı kandan olduklarını sanacak, boyun eğmeyecekler. ona. Bu yeteneğe sahip herkes.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir