Atatürk, ülke içinde kargaşanın hüküm sürdüğü, ülkenin dış tehditlere maruz kaldığı bir ortamda, Türk kökenli küçük, orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım’dır. Ailesi, Selanik’in batısındaki Göller Bölgesi’nden, sert, çıplak dağların uçsuz bucaksız, donmuş sulara gömüldüğü Arnavutluk’a geldi. Burası Türklerin Makedonya ve Teselya’yı ele geçirmesinden sonra Anadolu halkının yoğun olarak yaşadığı bir yerdi.
Atatürk’ün baba tarafı, Yıldırım Beyazıt zamanında Kerman’ın Manastır vilayetindeki Debir-i Bala Sancağı’na bağlı olan Kocaçek’e yerleşmiştir. Aile daha sonra (muhtemelen 1830’larda) Selanik’e göç etti. Atatürk’ün nesep de Anadolu’dan gelip 1466’da Rumeli’ye yerleşen Türkmenlere dayanmaktadır. Atatürk “Benim atalarım Anadolu’dan Rumeli’ye gelen Yörük Türkmenleridir.” dedi. Zübeyde Hanım’ın damarlarında akan sarı Türkmen kanını, göçebe Türk boylarından gelip hala Toroslar’da hür hayatlarını sürdürdüğünü düşünmeyi bu yüzden severdi.
Atatürk annesine çekildi. Saçları kendisi gibi sarı, gözleri de kendisi gibi maviydi. Annesinin onun üzerinde büyük etkisi olmuştur. Atatürk bu etkiye saygıyla, bazen de devrimle karşılık verdi. Osmanlı kadını olan Zübeyde Hanım’ın iradesi güçlüydü. Doğası gereği zeki bir kadındı ve yeterince eğitimli değildi, sadece okumayı öğreniyordu.
Mustafa Kemal, tarihte her şeyin bilindiği bir dönemde doğmuş olmasına rağmen, hayatının ilk yıllarına dair bilgilerin çoğu hala belirsizdir. Ne zaman doğduğunu tam olarak bilmiyoruz. Mustafa Kemal Selanik’te doğdu, ancak doğumunun günü, ayı ve yılı henüz belirlenemedi. 1880/81 kışında, o zamanlar önemli bir Osmanlı bölgesel merkezi olan yerde doğdu. Mustafa Kemal, Haddad’ın evi dediğimiz bir ailede dünyaya geldi. Çünkü kendisinden önce dünyaya gelen üç erkek kardeşi vefat etmişti. Daha sonraki yaşamı üzerinde büyük etkisi olacak diğer çocukların yerine geçmek için doğdu. Başından beri annesinin gözünde çok özel bir çocuktu. Bu özel durum, Türk insanının bildiği ve hala bağlı kaldığı bir özelliktir.
Atatürk doğduğunda babası ya da yaşlı bir akrabası, Mustafa’nın adını geleneksel bir şekilde kulağına fısıldadı. Bu isim daha sonra gerçek ismi oldu. Ali Rıza Bey, askerin kılıcını beşiğinin başına asarak, çocuğunun ileride askerlik yapabilmesi için ilahi yardım diledi. Mustafa yedi yaşındayken babası bir hastalıktan öldü. Kemal Atatürk, babasıyla uzun süre görüşme fırsatı bulamamış; Babasıyla kısa süreli iletişiminden, ondan bir şeyler aldığı sonucuna varabiliriz.
Aldığı şeylerden biri de orduya olan bitmeyen ilgisiydi. Bir diğeri, birçok durumda var olan sınırlamaları karşılayabilmesiydi; Babası, hükümet görevlisi olduğu Yunanistan sınırına yakın ormanda Yunan haydutlarıyla uğraşmak zorunda kaldığında, sınırlamaların gayet iyi farkındaydı. Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlanan askeri ve siyasi mücadelesini başlatırken, bu iki faktör onun kariyerinde önemli bir yer tuttu. Bu psikolojik yapının bu bölümde tartışılacak başka yönleri de var.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın