"Enter"a basıp içeriğe geçin

Atatürk’ün din ile ilgili sözleri, Atatürk’ün İslam ile ilgili sözleri | YerelHaberler

Dinin tabii olabilmesi için akla, bilime, bilime ve mantığa uygun olması gerekir.

Hareketsizliğin insanlıkla alakası olmadığını yüce dinimiz bildiriyor. Bazı insanlar onları modern olarak kafir olarak görüyor. Gerçek lanet bu varsayımdır. İslam’ın kâfirlerin eline geçmesini istemiyorlarsa, onu yanlış yorumlayanların amacı nedir? Her sarığı öğretmen sanmayın, çünkü öğretmen sarıklı değil akıl sahibidir.

“Dostlar, beyefendiler, millet çok iyi biliyor ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, deliler yurdu olamaz. En doğru ve doğru medeniyet kültü.

“Artık sarık ve pelerinle dünyada başarılı olmak mümkün değil. Gerçekleştirdiğimiz muazzam inkılâplarla medeni bir millet olduğumuzu dünyaya ispat ettik.

»Vaiz ve masumlara günde beş vakitten fazla namaz kılmalarını ve geceleri daha fazla dua etmelerini öğütleyen, belki de hayatında namaz kılmayan bir siyasetçi tarafından bu hareketin amacı anlaşılmaz mı?

»Medeni millet, bazı şeyhlerin, solucanların, efendilerin, Şalabilerin, babaların ve şehzadelerin peşine sürüklenip falcılara, sihirbazlara, şifacılara, muskalara falını, canını emanet eden bir kitle olarak mı görülüyor?

Belki de bu dünyada gerçek vardır ve gerçek kudretin üzerindedir.

“Bütün zalimler, dini hep bir araç olarak kullanmışlardır. Hepsi de din âlimi olan hak âlimler, bu zalim yöneticilere asla boyun eğmediler. Ancak alim olmadıkları halde sırf böyle bir üniforma giydikleri için alim sanılan çıkarcı, hırslı ve inançsız bazı hocalar da vardır. Yöneticiler bunu dikkate almışlar ve bunun dine uygun olduğuna karar vermişlerdir. Gerektiğinde asılsız laflar uydurmaktan çekinmediler. Hakiki ve samimi âlimler her devirde nefretlerinin hedefi olmuşlardır.

“Önce Kur’an’ın dilimize tercümesini emrettim. Bu ilk defa Türkçe’ye çevrildi.

“Devlet yönetiminde izlediğimiz ilkeler, asla gökten indirildiğine inanılan kitapların öğretileriyle bir tutulmamalıdır. İlhamımızı gökten ve gaybdan değil, direkt hayattan aldık.

»Milletimizin daha dindar olması gerektiğini söylüyorum ama tüm sadeliği ve güzelliğiyle, dinime hakka inandığım gibi inanıyorum ve bunda şuura aykırı ilerlemeye engel hiçbir şey yok.

“Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes Allah’a dilediği gibi ibadet eder. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini yoktur. Türkiye’de kimsenin fikrini kabul ettirmeye çalışacak kimse yok ve buna izin verilemez.

Beyler, camiler birbirinin yüzüne bakmadan yatıp kalkmak için yapılmaz. Camiler, tâat ve ibâdet ile, din ve dünya için ne yapılması gerektiğini görüşmek, düşünmek için yapılmıştır. Millet işlerinde her ferdin aklını çalışmak lâzımdır.

»İçtihatta zamanın değişmesiyle kuralların değiştiği yadsınamaz kaide, adalet politikamızın mihenk taşıdır.

“Şu anda hurafelerden oluşan ikinci bir din var ama bu cahiller sıra kendilerine gelince aydınlanacaklar.

“Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emirlerine uymakta özgürdür. Biz dine saygılıyız. Düşünce ve düşünce muhalif değildir. Biz sadece din işlerini millet ve devlet işlerini birbirine karıştırmamaya, niyete ve amele dayalı bağnazlıktan uzak durmaya çalışıyoruz.

“Tarihimizin en mutlu dönemi, hükümdarlarımızın halife olmadığı dönemdir.

Milletimizin iki güçlü meziyeti vardır, din ve dil. Milletimizin kalbinden ve vicdanından bu erdemleri hiçbir güç çekip alamamıştır, alamaz.

»Peygamberimiz talebelerine dünya ülkelerinde İslam’a girmelerini emretmiş, fakat onlara bu milletlerin hükümetlerine liderlik etmelerini emretmemiştir. Böyle bir fikir Peygamberimizin aklına gelmemiştir.

“Konutlar da kesinlikle kapatılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti her branşta irsat yapma kapasitesine sahiptir. Hiçbirimizin tekkelerin rehberliğine ihtiyacı yok. Medeniyetten, bilimden ve bilimden güç alıyoruz. Başka bir şey bilmiyoruz.

Dinimiz milletimize alçalmayı, durgunlaşmayı, rezil olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah ve Peygamber, insanlara ve milletlere şeref ve şereflerini korumalarını emretmektedir.

“İçine katılma lütfuna uğradığımız İslam dinini asırlardır bilindiği şekliyle siyasi bir alet konumundan kurtarmak ve onu yüceltmek gerektiğine şahit oluyoruz. Mukaddes ve ilâhî inanç ve vicdanlarımızı siyasetten ve karmaşık ve değişken siyasete bağlı her şeyden ve her türlü tecelli sahnesinden kurtarmak millet, dünya ve ahiret saadetinin emrettiği bir zarurettir. ilgi ve duygular.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir