"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sezai Karakoç kimdir, hayatı, eserleri, biyografisi | YerelHaberler

“Büyük Doğu” ekolünde yetişen Sezaî Karakoç, sanat ve fikir dolu şiirleriyle, düşüncesine karşı çıkan çevrelere varlığını ve sanatını kabul ettirmiştir. 1960 yılında Rönesans anlamında kullandığı “diriliş” kavramından yola çıkarak “Diriliş” dergisini çıkardı. Naguib Fadel’in aksine İslami varoluşçuluğu benimsemiş görünüyor. O bizim varoluş sebebimizdir. Elçinin sancağı ve davası görünür. İnsan hürriyetini nefsin hürriyetine, bunu da nefsin dirilişine nispet eden İslam, insanın doğumundan çok önce başlayan ve öldükten sonra da devam eden bir varoluşu vaat etmektedir. Çünkü ona göre ruh tamamen özgür değildir.

Etrafında çeşitli disiplin çevreleri var. Bunlar insanüstü (melekler), olaylar ve tabiat, tarihi liderler, koruyucular ve kahramanlar, peygamberler, kitaplar, takdir (kader) ve ehadiyet (kişilik) daireleridir. Ruh, bu iç içe geçmiş derecelerin ve bölgelerin yardımları ve engelleri ile çevrilidir. Bu iyi ve kötü etkilerden ruha gelir. Ruh onları özgürce seçebilir. Ancak her zaman özgürce uygulanamaz. Sezaî Karakoç şiirinin içeriğini ve amacını şöyle açıklıyor: “Şiirim aşk, özgürlük, arayış ve ölüm gibi varoluşun dinamik olduğu noktalarda trajik, akıl dışı, saçma, katıksız mizah barındırmaktır.” Ceza Karakoç, “İslam Toplumunun İktisadi Yapısı”, “Şiir”, “Kayıp Cennet”, “Kıyamet Aşısı”, “Ruhun Dirilişi”, “İnsanlığın Dirilişi”, “Birinci ve İkinci Sütun”. “Kıyamet Neslinin Doktrini” adlı şiirlerinde düşüncelerini dile getirdi.

Sezai Karakoç, bir ruh insanı olarak ruhun maddeye karşı verdiği mücadeleden dolayı ilerlediğini söyler ve bu konuda dinin önemini ortaya koyar: “Din, insanı en yüksek duygu ve tecrübelere götürendir. İbadet. İnsan en samimi duygularını ibadet sırasında hisseder. İçgüdünün ötesine geçti. Kendini aştı.” Dünyanın Allah’ın önümüze koyduğu mübarek bir sofrası var. “Tabiat ve kâinat, müminin elinde manevi bir bağ ile çözülür, ona karışır.” “İnsanın dirilişi müjdedir.” “Müslüman olmak güzel haber.” “Doğa iyi haber.” “Saatlerin akışı, anıların zaman tutması, tarih, mermerin yontulması hepsi bize fırsat olarak sunulan güzel haberler.”

Ruhun köprüleri vardır. Silahları var. Silahları ruhun bir parçasıdır ve onun uzantıları, ruhun dışarıya karşı sertleşmiş tabakasıdır. Bu silahlar nelerdir? Sezaî Karakoç, nefsin ana silahının ibadet olduğunu söyler. Tanrı’ya tapınmak, “insanın ve doğanın tanrısallığı iddiasını yok etmek, onları çıplak gerçeklerine bağlı tutmak ve yaratığın aşkınlığıdır.” İbadet ve iman, ruhun dirilmesini sağlar. Gerçekten de toplumumuzda inanç, düşünce, duygu ve davranış alanları arasında bağlantılar olmalıdır. Geçmişte bu bağlantılar cami, okul, yurt, askerlik gibi kurumlar tarafından sağlanmaktaydı. Sürekli bir topluluk ruhu akışı sağladılar. Bu bir tür “dolaşım”dı. Sezai Karakoç, tarih bizi kaçamayacağımız tarihi mesaja, İslam ülkeleri arasında liderliğe itiyor. Batı medeniyeti, medeniyetin bir resmidir. Müslüman medeniyeti, nefsin diriliş medeniyetidir (peygamberler medeniyetidir). Sezai Karakoç da devlet anlayışını anlattı. “Benim halim, faziletli şehir denen devlet, yani fazilet halidir.” Ülke için ideal bir ülkedir. İslami fikir veya ideal devlettir.

Devleti bir kontrol devleti, ekonomik bir kurum ya da bir ırk ya da sınıfın tahakküm hali değildir. Onun durumunda, temel fikir erdemdir. Kamusal yaşamda dürüst eleştiri esastır. Bu durumda Doğu’ya mutlak ve mistik bir itaat ilkesi olmadığı gibi, Batı’nın daimi muhalefet ve isyan ruhu da yoktur. Bu devlet ideal bir devlet olmasına rağmen, halkı İslami fazilete ulaşırsa bu ideal devlete yaklaşacaktır. Bu ideal durum ve İslam’ın dirilişi, ölülerin sarsıntısını duymayanların ruhlarına aşılayan korkunç bir aşıyı vücudunda taşıyan Kıyamet Günü Müslümanı sayesinde sağlanacaktır. . “

Sezai Karakoç, İslami ideale ulaşmak için Batılı olmayı ya da Batı’ya karşı olmayı doğru bulmuyor. Çünkü ona göre asıl mesele Batılı olmak ya da Batı’ya karşı olmak değil, Doğu’nun dirilişi, İslam, gerçek diriliş, kendimiz olmaktır. Ceza Karakoç, Niche, Husserl, Sartre ve diğerleri gibi birçok Batılı filozof hakkında da önemli eleştirilerde bulundu. Diriliş hareketi, İslami hayatı ve ruhu canlandırma hareketidir. Bu hareketten “Adab” ve “Mavira” dergi çevreleri ortaya çıktı. Bu isimlerin en önemlileri arasında Nuri Bakdel, Rasim Özdinorn ve Alaeddin Özdinorn yer alıyor.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir