Niazi Birks felsefe mezunu olmasına rağmen daha çok sosyoloji alanında çalışmış ve felsefeyi ihmal etmemiştir. 1940’larda DTC Koleji’ndeki sosyalist gruba katılmasına rağmen, o dönemde yaptığı ve yayınladığı araştırmalarda ideolojik duruşu yer almıyordu. Bugün bile ülkemizde bir kısım insanlar Marksizm, Kemalizm ve Batıcılık adına bilimi uygularken, hiçbir bilimsel çalışmayı kendi ideolojileri lehine eleştirmeyi göze alamazlarken, Niyazi Birks 60 yıl önceki yazılarında farklı bir duruş sergilemiştir. Mesela “İlim Âlemindeki Durumumuz” konusunda yüz yıldır bilimi bağımsız hale getiremediğimizi, bilimsel gelenekleri, eğitim ve anlayışı tesis edemediğimizi, ve taklit ve ezberci öğrenmenin ötesine geçemeyeceğimizi. Çünkü ona göre Batı bilim hayatının özünü anlayamayız.
Bizdeki modern entelektüel akımların neden moda olduğunu ve ortaya çıkışlarını anlayamıyoruz. Hiçbir işlevi ve zorunluluğu olmayan ancak entelektüel karmaşa içinde kopyalanan şeylerin olduğunu gösterdiğimizde ancak anlayabildik. Niazi Birks, makaleyi tamamlarken, bilimsel anlayış oluşturmak için gerekli koşulları özetlemektedir. Niyazi Berks, Aydınlanma, Batılılaşma, laiklik, medeniyet, Batı sorunu, Batı düşüncesi, modernleşme, Türk sosyologları, Türk edebiyatında toplum sorunu, dil, gençlik, eğitim ve ahlak gibi birçok farklı sorun üzerine araştırmalar yapmıştır.
Batı medeniyeti hakkındaki yanılgılarımızı eleştirenler, onu sabit, değişmez ve soyut kabul etmenin yanlış olduğuna işaret etmişler ve bunların değişmez ölçüler olarak kabul edilmesine karşı, bu değişmez şeye kafa, ruh, ahlak ve zihniyet atfederek karşı çıkmışlardır. medeniyet. “Kimi ırkta, kiminde kanda, kiminde dinde, kiminde zihniyette, kiminde görgüde, kiminde teknikte, hatta sporda, hijyende, üremede vs. Batılı” diyor.
Niyazi Berkis, entelektüel hayatımızın kısırlığını ve Batı standartlarına göre geri kalmışlığını, sadece Fransız nüfuzunu vermek için bir “mazeret” ve “özür” olarak görmektedir. Aldığımız fikirleri ve bugün onlara geri dönme nedenlerimizi “pasaportundaki fikirlerde” değil, seçtiği alanlarda arıyor. Bu konudaki sözlerini şöyle anlatıyor: “Kumaşları kendimiz seçer gibi kültürü de kendimiz için seveceksek, o zaman markaya değil, malın kalitesine bakalım ki olmayalım. aldatılmış.” Niyazi Birks, lale devrinden bu yana devam eden modernleşme sürecini incelemiş ve “İki Yüz Yıl Önce Neden Tökezledik?” , “Türk Düşüncesinde Batı Sorunu” ve “Türkiye’de Modernleşme”.
Niyazi Birks, felsefe denildiğinde, insan, toplum ve evrenle ilgili sorunları, akıl ve seküler düşünce konularını anlamaya yönelik entelektüel çabalar olarak anlar. Aklın geleneksel ve dinsel düşünceden özgürleşmesini, bilimsel ilerleme aşamasına ulaşmasını ve geleneksel düşünce biçimlerini yerleştirmesini felsefi düşüncenin doğuşunun şartları olarak kabul eder. Niyazi Birks, Gökalp’i çeşitli yönlerden tarafsız bir şekilde değerlendirirken, onun kurduğu felsefi düşünce geleneğini kırmak isteyen materyalizmden de söz etmektedir: Ona göre bu materyalist akım bir felsefi akım olarak yaşayamaz. Bu hareketin akademik çevrelerde yeri yoktur ve “etkili bir düşünür veya halefi görmemiştir”.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın