Kemalizm’in ne olduğunun en kısa tanımı olarak, Türkiye’yi “muasır medeniyetler düzeyine” yükseltmek ve bunun için her türlü tedbiri almak için ideal olduğu söylenebilir. Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne rağmen, 1950’li yıllardaki baskılarında “Kemalizm, Türk milletinin dinidir.” tarif edilmiş. Aslında Atatürk bir din kurmak ya da peygamber olmak istemiyordu. Kemalizm kapsamlı ve tavizsiz bir modernleşme ideolojisidir. Bu bağlamda Kemalist reformlar, toplumu laikleştirerek modernleştirme hareketidir. Sekülerleşme hareketinin en yoğun olduğu alanlardan biri de ailedir. Aile hukuku tamamen laikti. Dini nikah ve çok eşlilik kaldırıldı.
Gökalp’in ilke olarak savunduğu tesanütçülük, Cumhuriyet döneminde popülizme dönüştü. Gökalp, Halka Doğru adlı makalesiyle zaten popülizmin ilkelerini ortaya koymuştu. Kemalist ideolojide önemli bir yere sahip olan din, ulusal kimlikten dışlanmış ve bireysel alana hapsedilmiştir.
Türkiye’yi kalkındırmayı ve Batılı ülkelerin medeni, özgür ve akılcı yaşam biçimlerine kavuşturmayı amaçlayan Kemalizm’in iki ilkesi vardır; Milliyetçilik ve medeniyet. Kemalizm’in laiklik gibi diğer ilkeleri net bir şekilde tanımlanmamıştır. Dolayısıyla bu ideoloji zamanla istismara açık hale geldi. Kemalizm, kavram karmaşası ve fikir karmaşası nedeniyle farklı niyetli bazı kişi ve gruplar tarafından milleti ayakta tutan dinden, milliyetten, tarihten ve manevi değerlerden ayrıştırma aracı olarak kullanılmış ve kullanılmaktadır.
Sömürgeciliğe ve Batı’nın işgaline karşı savaşan Kemalizm. Bunu bir medeniyet, kültür ve yaşam biçimi olarak benimsemiş olmaları ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Amaç, küresel-ulusal alanı uzlaştırarak bunu başarmaktı. Bunun için de birçok temel var. Atatürk, döneminin enternasyonalist hareketlerine milli kültürü ön plana çıkararak karşı çıkmaya çalışmıştır. Ancak Batı medeniyetinin evrenselliğini kabul etmeyi gerekli gördü.
Kemalist devrimi yorumlayanlardan biri olan ve felsefi gerekçesini ortaya koyan Mehmet Safet (Engin), Kemalist Devrimin İlkeleri adlı eserinde Kemalizm’i çeşitli yönleriyle yorumlar ve Kemalist ilkelerin felsefi ve tarihsel gerekçesini verir. Kemalizm’in millileştirilmiş bir “kolektif inanç” üzerine kurulu olduğunu söylerken, insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir hareket olduğunu da savunuyor. “Kemalizm, insanlık tarihinde görülmemiş bir hız, heyecan ve mükemmeliyetle gerçekleşen ulusal kurtuluş hareketi ve yükselişinden doğan şahsiyettir” diyor.
Kemalizm ve Kemalist Devrim’in pozitivist felsefe ile yakın bir ilişkisi olduğu bilinmektedir. Kişiliğine olumlu demek daha doğru olur. Nitekim Sayın Savitt de bu fikri desteklemektedir. Skolastik hukuk okulu Kemalist pozitivizme yol açmıştır. Kemalizm, “toplum ideali, hakim ve itici güç” olup, hayatın her aşamasında köktendinci ve dinamik bir milli devrimdir.
M cevaplar. Yıktığımız şeriatların yerine ne koyduk diyenlere Savit, “Milli şuuru, toplumsal vicdanı koyduk.” Dini kamusal alandan dışlayan Kemalist veya Kemalist devrimin ulusal karakteri buradan kaynaklanır. Bu “ulusal vicdan” nereden kaynaklanmaktadır ve nerede “somutlaşmıştır” (somutlaşmıştır)? Savitt Bey’e göre en özgün haliyle milletin “yüksek şahsiyetleri”nde karşımıza çıkmaktadır. Bundan ne çıkacak? Bundan, devrimin baş mimarının yanılmaz olduğu sonucu çıkar: … Her sözü ve eylemi her türlü hatadan emin, kesinlikle doğru, iyi ve doğrudur. Bunlar milli dehanın ifadeleridir.” Atatürk, “her eyleminde hatasız”, Nietzsche’nin “Yüce İnsanı”dır (İstisnai İnsan). Nietzsche’nin ateşli, dünyevi ahlakının kurucuları Türkler olduğu için, Atatürk’ün ahlakı da bu ahlakı temsil eder. en yüksek yol.
Kemalist ve Kemalist düşünce, onları savunan, koruyan, örgütleyen ve felsefi olarak haklı çıkarmaya çalışan farklı düşünürler yetiştirmiştir. Kemalizm aynı zamanda devletin resmi ideolojisidir. Bu ideoloji ders kitapları, inkılâp tarihi dersleri ve Kemalist düşünce dernekleri aracılığıyla yayılır ve işler.
Kemalist düşünce veya Kemalizm, Atatürk’ün gerçekleştirdiği inkılâpları Altı Ok’ta belirtilen ilkeler çerçevesinde yorumlayan ve bu inkılapları çeşitli açılardan meşrulaştırmaya çalışan bir düşünce biçimidir. Kemalist düşünce toplumlara ve siyasi akımlara göre farklı yorumlar alsa da özünde bir değişiklik yoktur. Profesör Doktor. Dr. Coşkun Üçok sözlerine şu sözlerle başladı:
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 52 yıl geçmesine rağmen biz hala Atatürk’ü kanunlarla koruyoruz. neden? Çünkü Atatürk’ü ve Kemalizm’i yayamadık. Bu hata aydınlara aittir.
Türkiye’de 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinin hep Kemalizm adına yapıldığı, hükümetlerin Kemalizm’den uzaklaştıkları için devrildikleri söylendi. Kemalizm’i yaymak için bir takım yeni kurumlar kurulmuş, üniversitelerde ve ortaokullarda devrim tarihi dersleri zorunlu ders olarak daha yaygın bir şekilde okutulmaya başlanmıştır.
Devletin geniş imkanları ve desteği ile birçok araştırma yapılıyor. Tezler hazırlanıyor, kitaplar basılıyor, Kemalist düşünce gelişiyor. Genelkurmay Başkanlığı, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlıkları ile Atatürk Dil, Tarih ve Kültür Yüksek Kurumu çok sayıda kitap yayınlamaktadır. Özel yayınevleri de bu konuda çeşitli kitaplar yayınlamaktadır. Farklı dönemlerde Atatürkçü düşünceye farklı yorumlar getiren düşünürlerden bazıları ana hatlarıyla incelenmiştir.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın