"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kelime değişir, kelime değişir | YerelHaberler

Dünyadaki tüm açık toplumlar birbirlerini farklı şekillerde etkilemektedir. Uluslar arası ticaret, eğitim faaliyetleri, siyasi ve dini etkiler, teknolojik gelişmeler, savaş ve göç gibi ilişkiler, toplumları karşılıklı etkileşim içine sokmaktadır. Bu durum, süreç içerisinde milletlerin maddi ve manevi değerlerinde değişim yaratmaktadır. Değişimin en çok yaşandığı ulusal değer “dil”dir.

Hele ki dilin “söz varlığı” boyutu, öncelikle toplumların kurduğu ilişkilerden etkilendiği için. Çünkü “bir dilin söz varlığı dış etkilere en açık alanıdır. Toplumdaki ve evrendeki her değişiklik esas olarak söz varlığına yansır ve buna paralel olarak dilin diğer düzeyleri de etkilenir” (Immer, 1998: 1). ). Bu nedenle toplumlar arasındaki ilişkiler süreci, dilin söz varlığının veya gramerinin değişmesine neden olur.

Sözcük dağarcığı değişiklikleri genellikle ‘ihtiyaç’ ve ‘coşku’ sonucu yabancı dillerden alıntılar yapılarak gerçekleşir. Ulusların modernleşme yolunda bilim ve teknolojiyi takip etmesi gibi, zaruret sonucu alıntı yapmak dili zenginleştirebilir. Ancak bir hüsnükuruntu sonucu yapılan alıntılar, dilin kendi söz varlığının yok edilmesiyle dilin yalnızlaşmasına ve unutulmaya mahkum olmasına neden olmaktadır. Hiç şüphe yok ki yaşayan dünya dilleri arasında “saf dil” yoktur ve yabancı dillerle etkileşim bir dilin söz varlığını zenginleştirebilir. Ancak atıf sayısı arttığında kelime dağarcığının yok olma riski ortaya çıkmakta ve dilin zamanla yok oluşunu vaat etmesine neden olmaktadır.

Günümüzdeki teknolojik gelişmeler, her türlü yazılı ve görsel içeriğin çeşitli medya araçları aracılığıyla yayınlanmasını mümkün kılmıştır. Böylece herhangi bir bilgi veya belge dünyanın dört bir yanına çok hızlı bir şekilde ulaşır. Bu durum birbirine komşu olmayan devletlerin de etkisine girmesine neden olmuştur. Fransa’dan yayın yapan bir televizyon kanalını ya da Türkiye’de bir Fransız web sayfasını yayınladıktan sonra izleyen herhangi bir Türk, bu iki ülke arasındaki yakınlaşmaya örnek olacak ve bu nedenle diller birbirinden etkilenme sürecine girecektir.

Medyanın etkisinin yanı sıra siyasal üstünlüğe sahip devletlerin küçük devletlere kendi dilini dayatması da söz varlığının değişmesinde etkili olmaktadır. Bugün dünyanın her yerindeki insanların İngilizce iletişim kurabilmesi ya da Afrika’daki birçok küçük sömürge devletinin resmi dilinin Fransızca olması, siyasi gücün de etkisiyle olmuştur. Farklı bir dilin kendilerine dayattığı ülkeler ister istemez bu dillere ait unsurları kendi dillerinin söz varlığına katacaktır. Böylece stresle birlikte kelime dağarcığı değişecek ve uzaklaşacaktır.

Sözlükteki bazı kelimeler kolaylıkla değiştirilebilse de bazıları kendi halinde kalır. Bir eşanlamlı, zamanla geçerliliğini yitirdiğinde unutulabilir ya da başka dillerin etkisiyle dile giren sözcüklerden kendini koruyamayan bazı sözcüklerin yerini yabancı sözcükler alabilir. Temel söz varlığına ait sözcükler çok uzun bir süre içinde değişir; Temel kelimeler oldukları için çokça kullanılırlar ve deyim, atasözü gibi pek çok unsuru söz varlığına kazandırarak kullanılırlar. Aksan’ın bu konudaki kararına göre temel kelime öbekleri 1000 yılda sadece %19 değişiyor. Geriye kalan unsurlar ise kendi kendini koruyor ve binlerce yıl boyunca aktarılıyor. Ayrıca temel söz varlığına ait kelimelerin yabancılaşması veya değiştirilmesi çok tehlikelidir. Çünkü bir dildeki en değerli sözcükler, o dildeki kök sözcüklerdir ve bu düzeyde yabancılaşma gösteren bir dil, yabancılaşmanın devam etmesi durumunda yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Yavuz Tanır

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir