Deep Poverty Network’ün kurucusu Hacer Vogo, Sputnik Radyosu’nda Attila Jüner’le birlikte yeni kitabı “Beklemede Bir Hayat – Yoksulluk Günlükleri”ni anlattı.
Enerji yoksulluğunda müthiş tablo: Isınmak isteyen vatandaşlar iki fatura için iki bin lira ödemek zorunda kalıyor
fugo, “Eskiden dayanışma vardı kimse aç kalmazdı. Yoksul ailelerde birinin bulguru yoksa diğeri yağını verirdi, yoksa diğeri ona verirdi. Okulda beslenme ihtiyaçlarını göremeyen çocukların aileleri okul önünde toplanarak beslenme çantalarına fıstık, fındık, muz koymamaya karar verirler. dedi.
Hacer Foggo’nun öyküsünden öne çıkanlar şöyle:
Çocuklar için en büyük sorun, yoksulluğu ebeveynlerinden miras almalarıdır. Salgın sonrası krizin ve gecekonduların görünürlüğü daha da azaldı. 2006’dan 2018’e mahallenin yaşadıklarını gün be gün yazdım. İnsanların evleri yıkıldı, aileler direndi. 12 yıl bir aileye destek oldum. Baba ve anne, çocuğu yalnız bırakarak öldü. Diğer mahallelerdeki geçiş yerlerini ziyaret ettiğimde diğer aileleri de fark ettim ve içeriden bir gözle yoksulluğun neden önlenemediğini anlattım.
Eskiden dayanışma vardı, kimse aç kalmazdı. Yoksul ailelerde birinin bulguru yoksa diğeri yağı verir, yoksa diğeri verirdi. Artık öyle bir şey yok, herkes kendisi için mücadele etmeye başladı. Okulda yiyecek ihtiyaçlarını göremeyen çocukların aileleri okulun önünde toplanarak beslenme çantalarına fıstık, fındık ve muz koymamaya karar verirler. Bir kişi muz alabiliyorsa diğerinin gözünün fındıkta olduğunu söylüyor. Bu tür sorunlar artınca tüm aileler ortak bir karar alıp sadece erişilebilir yiyecekleri servis etmeye karar verirler çünkü hepsi fakirdir. Eskiden aile çocuklarına kırtasiye alamazdı dayanışmayla karşılanırdı ama şimdi kira, fatura, gıda, sağlık ve eğitim. Örneğin, arkadaşının diyetinden çıkarmak için saç tokası ile değiştiren bir öğrenci vardı. Çok acı ve doğru.Artık aileler birer birer bebek bezi alıyor ve o gecekondu mahallelerindeki bakkallar borcunu ödeyemiyor.
Yoksul dediğimiz bu mahallelerdeki vatandaşlarımız da canla başla çalışıyor. Günlük işlerde çalışıp kağıt toplayanlar var. Tekstil atölyelerinde çalışanlar var, lokantalarda çalışanlar var. Ortalama bir sosyal güvenceye sahip olmamaları ve her an işten atılma tehlikesiyle karşı karşıya olmaları onları korkutuyor. Yaklaşık bir milyon çocuk mesleki eğitim merkezlerine gidiyor. Ortaokuldan ayrıldıktan sonra ortaokula giden çocukların sayısı azalmaya başladı. Aileler neden çocuklarını mesleki eğitim merkezlerine gönderiyor? Çünkü eve giren para yetmiyor. Çocuk dört gün mesleki eğitim merkezine gidiyor ve bir gün eğitim alıyor. Arkadaşlar Avrupa’da meslek liseleri var ama orası gerçekten okul. Psikologların olduğu süpervizörler ve yerler var. Bence çocuklar ucuz işgücü olarak kullanılıyor.
Okullarda ücretsiz beslenme programı başlamalıdır. Hacettepe Üniversitesi 2023 yılında bodurluk araştırmalarının sonuçlarını açıkladığında iki katına çıktığını göreceğiz. Yetersiz beslenme, çoğalmalarının tek nedenidir. Yetersiz beslenme aynı zamanda öğrenme güçlüğü anlamına da gelir. Hemen hemen tüm çocuklarımız öğrenme güçlüğü çekiyor. Okullara beslenme programı koymazsanız önümüzdeki 10 yılda çok farklı bir gençle karşı karşıya kalacağız.
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın