"Enter"a basıp içeriğe geçin

Avro nedir? / Kim diyor?, Anlamı, Bedevi kültürü | YerelHaberler

Bedeviler olarak adlandırılan “yörük” kelimesinin tarihteki ve günümüzdeki anlamı ve bu kelimenin kökeni hakkında farklı bilgiler bulunmaktadır. Büyüklerinizden göçebe olduklarını duymuş olabilirsiniz ve bu kavramın anlamını öğrenmek istediğinizde “esnek, alçakgönüllü, göçebe, koyun keçi ile uğraşan” gibi anlamlara gelmiş olabilirsiniz. Bu yazımızda yörük kavramını hem popüler terimlere hem de tarihte kazandığı anlamlara göre açıklamaya çalışacağız.

Türklerin Anadolu’yu yurt edinip Balkanlar’a ve Orta Asya’nın çeşitli bölgelerine yayılma çabaları Osmanlı döneminde sistemli bir şekilde gelişmeye başladı. Osmanlılar, oradaki Türkmen aşiretlerini Türkiye’nin bazı bölgelerine göç ettirmiş ve orada kalıcı barışı sağlamıştı. Türkmenler, genellikle hayvancılıkla uğraşan göçebe bir Oğuz boyu olup, günümüzde Yörük kavramının temelini oluşturan Türk boyudur.

Osmanlılar Anadolu’da hegemonya yarışına girdiklerinde en büyük rakipleri Karamanoğulları idi. Karamanoğulları, çoğunluğu Türkmenlerden oluşan bir Türk beyliğiydi. Bu nedenle Osmanlıların bir süre sonra Türkmenleri kendi içlerinde ayrı tutabilmek için onlara “Yörük” demeye başladıkları rivayet edilir. Ayrıca her iki ismin de aynı anda kullanıldığı, daha sonra Türkmen isminin unutulduğu ve York isminin yaşatıldığı söylenmektedir.

“York” kelimesi Türkçe “yürümek” fiilinden gelmektedir. Bedeviler sürekli göç eden bir toplum olarak bilindiğinden onlara “yürüyen Türkler” denilmiştir. “-Ük” eki özellikle Mersin, Aydın, Antalya gibi yörelerde “Yapek, Görük, Cizik…” şeklinde sıklıkla kullanılmaktadır. “Yürümek” fiili Eski Türkçede “yörümek” olarak kullanıldığı için “yörü-y-ük” zamanla kısaltılarak “Yörük” adını oluşturmuştur.

Yörük Adaları, genellikle Mersin ve Antalya çevresinde Toros Dağları’nın eteğinde bulunur. Ege kıyılarında İzmir, Aydın, Denizli, Afyon ve Rumeli civarında, Tekirdağ ve Edirne köylerinde yaşarlar. Türkiye’nin farklı yerlerinde kendilerini göçebe olarak tanımlayan ve “Baqala, Zebek, Kaizan” gibi isimlerle de anılan birçok göçebe topluluk vardır. Çoğu oldukça yerleşik olmakla birlikte, Toroslar’da hala ilkbahar ve kışlak kültürünün devamı ile birkaç il arasında göç eden Yörükler de bulunmaktadır.

Teriyerler yazın serin, kışın ılık olan yerlere giderek mevsimlerin bereketli dönemlerini öğrenmeye çalışırlar. Koyun ve keçilerin hayatta kalabilmeleri için sindirilmeleri ve sağılmaları gerekir. Yeşil otlaklar ve su kaynakları olan çamlıklar ve hatta sarp kayalıklardan geçen yollar, göçebeler için bir nimettir. Çünkü zorluklarla mücadele onlar için hayatın gerçeğidir. Geriye kalan zor olduğu kadar değerlidir. Zorlukların üstesinden gelme, uzaklara ulaşma, yükseklere çıkma özlemidir. Kuşun tüneğinde korkusuz olduğunu bilir. Yörükler dağlara varırsa; Çim, sincap ve çadır kurursa vatanından memnun olur.

Belgesellerde anlatılan Bedevi hayatı şehirde yaşayanların ilgisini çekmektedir. Sessiz, hayatın stresinden arınmış, dedikodu ve dedikodudan uzak, organik yeme içmenin ve doğayla bütünleşmenin sınırlarının zorlandığı, at veya deve ile katedilen kilometreler, hayvanlarla dostluk, doğaya bağlılık… dua ile büyüyen… “olmamak”, kentli için gerçek bir özlemdir. Elbette acıyla dolu olsa da kutsal bir yaşam mücadelesidir.

Yörükler vatanlarına sıkı sıkıya bağlıdırlar. Türkiye genelinde yaşayan, göçebe hayatını ve mallarını sürdüren, geleneklerini sadece atalarının hikayelerinde hatırlayan göçerler, özgürlükçü, vatansever ve milliyetçi bir halktır. Bu toprakların asıl sahipleri, her zaman fedakâr olmakla övünen Bedeviler, zaman zaman Mersin gibi şehirlerde büyük toplantılar düzenleyerek geleneklerini yaşatmaya çalışırlar. Yörük kültürü ve gelenekleri çok değerlidir. Çiftlik evlerinde dokudukları kilimler gerçekten bir ömre bedel. Saçtan yapılan çadırlar ve rengarenk giysiler Bedevilerin çadırlarını süslüyor. Zeybek oyunları popülerdir. Kız alıp verme gelenekleri ve günlük hayattaki törensel davranışlar dikkat çekicidir.

Ayran İçmeyenler Sıcakkanlı, girişken, fedakar ve paylaşımcı yanları bilinen bedeviler ayran içtim demesinler. Bedevilerin ellerinden bezelye, kabak, pres ve rulo gibi ekmek benzeri şeyler bir kerede yenmelidir. Ayrıca “Patrick”, “övelemeç” ve zeytin salatası gibi yöresel yemekler gerçekten çok lezzetli. Yörük aşiretlere giderseniz, çobanı geçerseniz; Höşmerimi tadarsanız, yerseniz, çıkar çıkmaz poşetteki yoğurdu, süzme peyniri, dorgeyi ve cephanede saklanan cipsleri tadabilir, buzlu suyunu bir avuç içebilirsiniz. gözlerle veya Koener’in kokusuyla tatlandırılmış susamla.

Özgürlüğü seven göçebeler bugün de bu toprakların kalbini ve aklını canlı tutuyor. Karacaoğlan ve Dadaloğlu’nun şiirlerinde “Kader senin, dağlar bizim!” Sözleriyle anılan bedevilere ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini hatırlatarak yazımı bitirmek istiyorum.

“Arkadaşlar, gidin Toros Dağları’na bakın, bir tek Yörük çadırı görüyorsanız ve o çadırda dumanlar tütüyorsa, bilin ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet bizi yenemez.”

YerelHaberler

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir