Fransızca “edisyon eleştirisi” terimi, orijinal el yazmasını karşılaştırmalı olarak takdir etme girişiminde kullanılır. Türkçe’de “kritik baskı” olarak da kullanılmaktadır. Çok akademik bir iştir ve dil yeterliliği gerektirir. Orijinal yayınları olmayan eserlerin nüshalarının detaylı bir şekilde incelenmesidir. Bu, sürümleri karşılaştırma ve en doğru sürümü bulma girişimidir.
Matbaa henüz icat edilmemişken, döneme damgasını vuran eserlerin bir kısmı, farklı bölge veya insanlara gönderilmek üzere katipler tarafından elle çoğaltılmıştır. Bu çoğaltma işlemi sırasında eser orijinal halinden sapabilir. Kopyacılar, eserleri kopyalarken bilerek veya bilmeyerek kendi dillerinin özelliklerini tersine çevirmişlerdir. Yazım hataları, kısaltmalar vb. Bu değişiklikler eserin özgünlüğünü gölgeleyecektir. Önemli eserler, savaşlarda kütüphanelerde yakılmış, bazen kaçak olarak dışarı çıkmış, sahafların tozlu raflarında unutulmuş ve bir şekilde kaybolmuştur. Bu da edisyona önem vererek eserin aslını bulma çabasını ortaya çıkarmıştır.
O zamanlar fark edilmeyen bu küçük farklılıklar, günümüz akademisyenlerini yüzyıllar sonra düşünmeye sevk etmiş olabilir. Orijinal eser olmadığı için en doğru hali tahmin edilmeye çalışılır. Tüm nüshalar toplanır, bu nüshalar tek tek karşılaştırılır ve tek nüsha üzerinde çalışılarak tüm nüshalar çapraz referanslandırılır ve farklı dipnotlarda açıklamalara yer verilir. Bu işleme kritik sürüm denir.
Kritik çalışmaların verilmesi. İlk olarak İncil’in en doğru versiyonunu bulmak için Batı’da, hadislerin sahih olup olmadığını belirlemek için Doğu’da ortaya çıktığına inanılıyor. Hatta bu, eserleri istinsah edenlerin dil ve edebiyat bilgilerinin yeterli olmamasından dolayı gerekli olmuş olabilir. Çoğaltma aslına uygun olarak yapılmış ise eserin aslından uzağa aktarıldığı düşünülmemelidir. Ayrıca büyük imparatorluklarda birçok milletten insan bulunduğu için eseri kopyalayanların anadilleri farklı olmuş veya o dilin inceliklerini bilmiyor olabilirler. Bu da çalışmada hatalara neden oldu.
Eski zamanlarda ulaşım ve iletişim bugünkü kadar gelişmemiş olduğu için, katipler eserlerin aslına ulaşamadıkları için yazıya dökerken nüshalardan yararlanmış olabilirler. Kopyanın gerçek kopyasının ne kadar doğru olduğunu düşünün. Bazılarının ise kendi yorumlarını veya eserin dilsel kullanımlarını yansıttığına da dikkat çekilmektedir. O dönemde yazıcılar için özel bir eğitim olmadığı için bu iş sıradan insanlar tarafından devralınmış olabilir ve sonunda eserin her nüshası özgünlüğünden sapmış olabilir.
Çıkarma konusundaki önemli çalışma, önce tüm kopyaları almakla başlar. Bu nüshaların menşeine en yakın olanı bulmak için tarihleme yapılır. En uygunu belirlendikten sonra tek tek diğer nüshalarla karşılaştırılarak inceleme yapılır. Muayene sırasındaki farklılıklar dipnot şeklinde sunulur ve gerekirse açıklamalara yer verilir. Kutadgu Bilig ve Atabetü’l Hakayık üzerine yaptığı ciddi çalışmalarla nesir tenkidinin en güzel örneklerini Prof. Dr. ARAT’tan Rachit Rahmat.
Türk edebiyatında özellikle Osmanlı Türkçesi ile yazılan eserlerin çoğunun orijinal nüshaları kaybolmuş ve onlarca nüsha üzerinde birçok tenkid çalışması yapılmıştır. Bilhassa Türkler Arap alfabesini tam olarak benimsemedikleri için bu alfabe ile yazılan eserler her versiyonda farklı olmuştur. Bu, karşılaştırmalı bir analize yol açtı.
YerelHaberler
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın