İçinde bulunduğumuz yüzyılda insanlığın giderek kaybettiği bir beceri olan “empati”, Fransızca kökenli bir kelimedir ve Türkçe’de sıklıkla “sempati” anlamında kullanılmaktadır. Bu kelime insanların sosyal zekaları ile yönettikleri bir iletişim becerisini ifade etmektedir. Günümüzde de ne yazık ki kimsenin tavsiye edemediği, üzerine düşünemediği ve pek çok kişinin hayatına özümseyemediği bir sosyoloji terimidir. Ne yazık ki, bu kavram her yıl zarar görüyor ve özellikle modern dünya insanları yalnızlığa ve çıkarcılığa iterken alaka düzeyini kaybetmeye başlıyor.
“Kişinin bir başkasının duygu, düşünce, sorun ve isteklerini anlaması, kendini başkasının yerine koyarak içinde bulunduğu durumu anlaması ve içselleştirmesi” olarak tanımlanabilecek empati, insanlarda doğuştan var olan bir beceridir. Bu yetenek en çok yeni doğanlarda ve erken çocukluk döneminde belirgin olmakla birlikte, sıklıkla gücünü kaybeder ve bazen yaşla birlikte kaybolur. Bu kelimenin Türk Dil Kurumu tarafından onaylanan Türkçe karşılığı ‘sempati’ olarak karşımıza çıkıyor. Bu, aynı duyguları paylaşan ve duyguyu paylaşabilen bir kişinin karşısındaki kişiyle empati kurabileceği anlamına gelir.
Empati kurabilmek için öncelikle karşımızdaki kişinin duygu ve düşüncelerini doğru anlamak gerekir. Sonra karşıdakine bu fikri gerçekten anladığını hissettirmek ve son olarak kendi bakış açısını ve bu duyguyu içtenlikle paylaştığını ifade etmek gerekir. Bu şekilde bir ortaklık oluşturmak, etrafımızdaki birinin sorunlarını içselleştirmek ve onlara hissettirmek ve açıkça ifade etmek empati kurabildiğinizi gösterir. Bu yetenek doğuştan olsa da aile ve sosyal çevremizdeki tipik insanların tutumlarıyla şekillenir. Empati kurabilen kişilerin yakın çevresinde empati becerisi geliştirmiş kişilerin olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Empati kurmak için kişinin problemini ya da duygularını daha önce yaşamış olmanız gerekmez. Kişi, şartlar ne olursa olsun anlaşıldığını hissettirmeli, duygularını ve bakış açısını paylaştığını ifade etmelidir. Ayrıca empatide kişi olaylara karşısındakinin gözünden bakarak anlamlandırmasını sağlayabilir. Örneğin, ihmali sonucu bir başkasının arabasına çarparak maddi hasara neden olan birine sempati duymak için “Seni anlıyorum, şimdi bunun hiç olmamasını istiyorsun. zor bir dönem.” Ben olsam ben de aynı şeyi hissederdim ama soruna yardımcı olmuyor. Artık bunun için endişelenme ve elinden geleni yap!” Sözlerini söyleyerek ona hissettirebilir onu gerçekten anladığını, onunla empati kurabileceğini.
Empatinin kişisel ve sosyal hayatımıza katacağı güzelliklerden bazılarını ve empatinin önemini anlamak için iletişimde çok önemli olan empatinin bazı özelliklerini listelemeye çalışacağım:
Empati kurabilen kişilerin iletişim gücü yüksektir ve doğru iletişimde empati kurabilmeleri esastır.
İyi bir dinleyicide olması gereken özelliklerden biri de empati kurabilmektir.
– Toplumda empati becerileri ne kadar gelişirse, sosyal bağ o kadar güçlü olur.
Sosyal zeka ve empati kurma yeteneği birlikte çalışır, dolayısıyla empati zekanın bir ürünüdür.
Her zaman empati kuramayabiliriz ve bazen etrafımızda empati kurabilen insanlara ihtiyaç duyarız.
Empati, sorunları çözmenin çok etkili bir yoludur. Günlük yaşamda bu yeteneği kullanarak birçok sorunun üstesinden gelebilirsiniz.
Empati kurabilen kişilerin liderlik ve popülerlik yönleri baskındır. Bu insanlar toplumda sevilir ve saygı duyulur.
Çözüm odaklı insanlar empati kurar. Karakter gelişiminin basamaklarından biri de empati kurabilmektir.
Empati kültürü olan aileler daha mutlu yaşarlar.
Çalışanlar ve yöneticiler empati kurduğunda işbirliği ve verimlilik yüksektir.
Empati kurabilen insanlar genellikle sabırlıdır ve doğru kararlar verirler.
Duygusal yönü yüksek olan kişilerin daha fazla empati kurduğu gözlemlenmiştir.
Bir kuruluşta yönetici olarak çalışıyorsunuz. Çalışanın birçok kez uyarılmasına rağmen genellikle sabah geç saatlerde işe geldiğini görürsünüz. Bu durumda onu cezalandırıyor, herkesin önünde küçük düşürüyor ya da kovuyor gibi davrandım. Daha sonra onunla bire bir konuşma fırsatı bulduğunuzda, “Neden her sabah uyarılarıma rağmen işe geç kalıyorsun?” sen sordun. “Çocuğum böbrek yetmezliği nedeniyle hastanede. Nakil bekliyoruz. Buradan çıkınca yanına gidip geceyi onda kalıyorum. Sabah 4’te kalkıp onun ihtiyaçlarını karşılıyorum. ve hastane prosedürleriyle ilgilenin ama ben zorlanıyorum.Buraya gelmek için üç araba değiştirdim.Bu yüzden istemeden geç kaldım, kusura bakmayın.” cevabını aldım.
Sanırım üzerine kaynar su dökülecek, keşke bu sözleri onu toplum içinde küçük düşürmeden, hatta kovmadan önce duysaydım. Ne söyleyeceğinizi bilmiyorsunuz, onu hayata döndürmek istiyorsunuz. O an hissettiğiniz pişmanlığa neden olan ön yargıyı size hissettiren duygu empatidir. O an kendinizi çalışanın yerine koyarsınız ve “Aynı şeyleri ben yaşasam ben ne yapardım?” diye sorarsınız. Sence. İşte gecikmiş empatiye sadece bir örnek. Doğru kararı vermek için sabırla dinlemek ve iletişim kurmak için empati kapasitemizi kullanmalıyız.
YerelHaberler
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın