CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın hazırladığı yazı nedeniyle kesinleşen mahkeme kararlarını uygulamamakla eleştirdi. Kaboğlu, “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verdiği bu belge, aslında Olağanüstü Usul Soruşturma Kurumu’nun verdiği ret kararının devamına ve mahkemelerde tasdikine yönelik hukuka ve anayasaya aykırı bir maddedir” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nın hazırladığı yazı nedeniyle kesinleşen mahkeme kararlarını uygulamamakla eleştirdi. Kaboğlu, “Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verdiği bu belge, aslında Olağanüstü Usul Soruşturma Kurumu’nun verdiği ret kararının devamına ve mahkemelerde tasdikine yönelik hukuka ve anayasaya aykırı bir maddedir” dedi.
Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda; İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Başkanlığı, 2021 Göç İdaresi Kesin Hesap Kanunu, 2023 Bütçe Kanunu ve Yargıtay raporları Hesaplar tartışılıyor.
Toplantılarda konuşan CHP İstanbul Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Kapoğlu şunları söyledi:
Öncelikle Sayın Bakanın olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnamelerle ilgili olarak partimiz ve Cumhurbaşkanımız ile ilgili sözlerine resmi bir cevap vermek istiyorum. Sayın Bakanım, adil yargılanma hakkı başlığı altında hazırladığımız on iki yasa teklifinden biri de bu konuyla ilgili. Sayın bakanım başlığı okuyorum. Olağanüstü hal kararlarıyla kamu görevlerinden ihraç edilen ancak 19 Temmuz 2018 tarihine kadar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmayanlar ile soruşturma ve kovuşturma süreçleri sona eren kamu çalışanları, yargı mensupları ile diğer kurum ve kuruluş görevlilerinin görevlerine iade edilmesi. iyilik; Kendilerine uygulanan prosedürlerin iptali ve bazı düzenlemelerin iptali için kanun teklifi…
Mehmet Bakar Oğlu’ndan Bakan Soylu’ya: Vatan için istifa talebim var
“öncesinde, sırasında ve sonrasında özerkliğinin açık bir ihlali”
Sayın Bakanım bu yasa İçişleri Komisyonu Ana Komisyonu’nun 18 Haziran 2021 tarih ve 3686/2 sayılı Kararında kayıtlıdır. Sayın Bakanım bu teklif bizim bu konudaki görüşümüzü açıkça ortaya koymaktadır ama talebe bakacak olursak ben sadece “barış akademisyenleri” örneği ile yetinilecektir. Anayasa Mahkemesi’nin kararına ve Yargıtay’ın nihai kararına rağmen mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nin kararında “karinenin ötesinde hiçbir delil gösterilemez” diyor. Yüksek ceza mahkemeleri karar verir. Nihai kararları bu yönde verirler. Adalet Bakanlığı itiraz etmiyor. Ancak Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi varsayımlara dayalı somut deliller içermeyen bir metin paylaşıyor. Yetkili idare mahkemesi, bu metne dayalı mahkeme kararlarını dikkate almaz. Şimdi burada Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Olağanüstü Usul Soruşturma Kurumu’nun verdiği ret kararının devamı ve mahkemeler nezdinde geçerli olabilmesi için verdiği belge aslında hukuka ve anayasaya aykırı bir maddedir. Bu ne anlama geliyor Sayın Bakan? Bu Anayasamızın 138. maddesinin açık ihlalidir. Öncesinde, sırasında ve sonrasında yargı bağımsızlığının açık bir ihlalidir.
“Demokratik bir toplumu bastırmak ve savunmak için yapılan uygulamaların örnekleridir.”
Ayrıca Türkiye’de son yıllarda kolluk kuvvetlerinin kullanımına bakıldığında 137 emir yasa dışıdır. Anayasa’nın 34. maddesi Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde şiddet kullanımı; 17’si, insan onuru ile bağdaşmayan muamele ve işkence de dahil olmak üzere, istismar sonucu demokratik bir toplumu bastırmak ve caydırmak için yapılan uygulamaların tipik örnekleridir. Ekselansları, bunlar anayasal suçlar değil mi? Türkiye’de çözülmesi gereken gerçekçi bir durum var. Ülkeyi yönetmek hukuka ve anayasaya uygun değil, suç işliyor. 16 Ekim 2016’da Ortak Halk İttifakı lideri diyor. beş yıllık pratikte anayasayı yaptı. Beş yılın sonunda bu bütçe de yürürlüğe girecek, Anayasa’nın zamanı elvermediği için ekleyemeyeceğim dediğim maddeler de. Çünkü yürütme erki tek kişiden oluşur. Başkan buraya bile gelmiyor. 161 ihlal var ama diğer ihlaller silsilesine baktığımızda acaba bu anayasa değişikliğine esas olan bir kişinin işlediği anayasal suç, beşinci yılın sonunda toplu anayasal suça dönüşmüyor mu? ? Bunun nedeni, cumhurbaşkanlığının parti liderliği aracılığıyla yönetilmesidir. Demokratik bir hukuk devletini kurmak ve Türkiye’yi hukuk devletine kavuşturmak için el ele verelim.”
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın