Duvar – Kunda Araştırma Vakfı’nın sahibi Bekir Egerder, gençlerin yurtdışına gitme nedenlerini yazdı. Ağırdır, son yıllarda gençlerin ülkeyi terk etme nedenlerini siyasi ve gelecek kaygılarına bağlayarak, akıllarının hâlâ Türkiye’de olduğunu belirtti.
Kunda Research Journal of Oxygen’den Bekir Agerdeer Dağlarda çoban yangınları başlıklı yazısında gençleri konu edinmiştir. Heavy, gençlerle ilgili şu kararları aldı:
“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) son iki yıldır uluslararası göç istatistiklerini yayınlamıyor. Son yayınlanan uluslararası göç istatistiklerine göre 2019 yılında 84 bin 863 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Türkiye’den yurt dışına çıktı. 2019 yılında en çok göç yaş grubunun 25-29 arasında değiştiği Türkiye’den yaşandı.
Özellikle 2019 sonrasında akademisyenler, doktorlar, mühendisler, yazılımcılar, bankacılar, gençler gibi meslek gruplarından çok sayıda göç olduğunu hepimiz biliyoruz. Gerçek rakamları bilmesek de çok ciddi bir beyin göçü ve gerçeklik sorunuyla karşı karşıyayız. Yurt dışına gidenlerin yaşının giderek gençleştiğini de not ediyoruz. Bizim gibi ülkelerden gelişmiş ülkelere beyin göçü tarih boyunca yaşanmıştır. Ama biliyoruz ki bu göçün siyasi sebeplerle, ülkenin geleceğinden ümidi kesmekle, bu ülkenin umutsuz geleceğinde bugünü hissedememekle bağlantılı olduğunu biliyoruz.
Çünkü son yıllarda ayrılma sebebinin siyasi ve gelecek kaygısı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, ülkenin siyasi ve ekonomik koşullarında önemli değişiklikler ve kaymalar olmadan geri dönmeyecekler. Ama ayrılmalarına yol açan korkular, ülke için umut da içeriyor. Akılları ve kalpleri hala bu ülkede.
Daha sonra geliştirdikleri becerileri ve dahil oldukları ağları ülke yararına kullanmanın yollarını ve prosedürlerini geliştirebiliriz. Akçigit’in anlatmak istediği de tam olarak budur. Zihinsel haritamızı tersine çevirerek beyin göçünü zihinsel güce çevirebiliriz. Hemen hemen tüm gençler kendi gelecekleri ile ülkenin geleceği arasındaki bağın farkındadır, şans verilirse bir gün gitmeyi hayal etsinler.
Conda’nın tespitlerine göre her 100 gençten 81’i herhangi bir siyasi partiye üye değil veya olmak istemiyor ve her 100 gençten yüzde 78’i herhangi bir sivil toplum kuruluşuna (STK) üye veya gönüllü değil. Her 100 gençten 25’i sebep göstermeden, 25’i zamansızlıktan, 12’si güvensizlikten ve 11’i ilgisizlikten sivil toplum faaliyetlerinden yüz çeviriyor. Güven eksikliği, STK’lara duyulan güvensizlikten ziyade, STK’lar ve katılımcıları üzerindeki açık devlet baskısı algısından kaynaklanmaktadır. İkinci sebep ise STK’ları “bozuk” bulmaları.
CHP Adıgüzel’den uyarı: Türkiye’de marketlerde satılan balın yüzde 92’si sahte
Gençlerin %90’ı son üç ayda herhangi bir STK faaliyetine, etkinliğine veya toplantısına katılmadı. Öte yandan, 100 gençten 19’u bireysel olarak Twitter hashtag kampanyasına, 12’si imza kampanyasına ve 16 genç bir yardım kampanyasına bağışta bulundu.
Siyasetin geleneksel tanımı, gençlerin siyaset olarak gördüklerinden farklıdır. Geleneksel siyaset onlara ideoloji, örgüt, parti, lider ve hiyerarşi gibi bir dizi kişilikle yabancıdır. Ancak onlar için siyaset, hayatın her alanında, daha esnek, esnek, hiyerarşiden arınmış ve esnek katılım-faaliyet-faaliyet yapıları içindeki mücadeledir. Geleneksel siyasetin unsurları göz önüne alındığında, “apolitik” olarak düşündüğümüz gençler muhtemelen bizden daha “politik” tutum ve davranışlar sergiliyor. Bunu fark etmeyebiliriz, çünkü onlar devasa, dev tabelalı organizasyonlar olarak değil, küçük, yerel, dağınık ağlar olarak hareket ederler.
Muhafazakar ya da laik, Türk ya da Kürt, sol ya da sağ, ülkenin birçok farklı kimlikten, ideolojiden ve siyasi gelenekten gelen nitelikli insan gücü, gençlerle benzer ortak bir ufuk ve ortak siyaset arıyor. Son yıllarda farklı geleneklere ve siyasi kimliklere sahip insanlar için iletişim alanları, ilişkiler ve diyalog platformları artmıştır. Devasa pankartları, mekanları, organizasyonları da yok ama bu çeşitlilik içindeki tartışmalar, birbirini anlama çabaları, ülke için ortak bir ufuk inşa etme çabaları ağlar halinde yüzlerce platformda büyüyor.
Her ne kadar onları genç insanlar olarak görmeye başlasam da, genç yaşlı her demografik, sosyal, kültürel ve sınıftan insanlar, ülkenin geleceğine burnunu sokan insanlar arıyordu. Empati ve anlayışla birbirini dinleyen insan ağları büyüyor, en azından diğeri olmadan bir geleceğin mümkün olmadığını anlıyorlar.”
Diğer gönderilerimize göz at
[wpcin-random-posts]
İlk Yorumu Siz Yapın