"Enter"a basıp içeriğe geçin

Sosyal Haklar Derneği, Bartın madenci katliamını raporlaştırdı: Göz göre göre geldi

Sosyal Haklar Derneği, Bartın Amasra’da 41 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin rapor yayınladı.

“Madende alt kotlara doğru inildikçe artan metan gazı ve diğer yapısal zorunluluklarla ilgili alınmayan önlemlerin katliama yol açtığı” değerlendirmesine yer verilen raporda, “Liyakatsiz ve tecrübesiz kişilerin kurumun yönetim kademesine atanmaları, gerekli önlemleri alma konusundaki basiretsizlikleri ve tercihleri; bir bütün olarak enerji politikalarının işçi canını bir maliyet kalemi olarak görmesi katliamın göz göre göre gelmesine neden olmuştur” denildi.

Amasra’da geçen cuma günü bir maden ocağında meydana gelen faciada 41 işçi yaşamını yitirdi. Facianın yaşanması üzerine bölgeye giden Sosyal Haklar Derneği heyeti; maden sahasını gezerek yakınlarını bekleyen ve kaybeden aileler, bölgede faaliyet gösteren demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri, belediye başkanı ve yerel yöneticiler, siyasi partilerin yöneticileri, milletvekilleri, maden mühendisleri, Türkiye Barolar Birliği (TBB) ile yaptıkları görüşmelere ilişkin bir rapor hazırladı.

Raporda, Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı müessesede meydana gelen faciaya ilişkin alt kotlara doğru inildikçe gerek artan metan gazı oranı gerekse de diğer yapısal zorunluluklar ile ilgili alınmayan önlemlerin katliama yol açtığı belirtildi. Raporda ayrıca, madenin uzun süredir eksik işçi ile işletilmekte olması, Amasra havzasında özelleştirme politikaları, bir Kamu İktisadi Teşekkülü olan TTK’nın personel politikası, yanmaya müsait damarların niteliklerinin değerlendirilmemesi, madendeki havalandırma sorunlarının saptanmış olmasına karşın giderilmemesi, metan riskinin arttığı sabit olmasına karşın bu riskin yol açacağı sonuçların göze alınması ve bir bütün olarak madenin fiziksel koşullarının zorlanması katliama giden sürecin önemli sebepleri olarak göründüğü belirtildi.

“RİSK ANALİZİ YAPILMADIĞI VE GEREKEN ÖNLEMLERİN ALINMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR”

“Madendeki yapısal eksiklikler, madendeki toz patlaması riski, metan gazından kaynaklanan riskler ile makine ve teçhizatın ekonomik ömrünü doldurmuş olanların modernize edilerek değiştirilmesi gerekliliği saptanmış olmasına rağmen, risk analizi yapılmadığı ve gereken önlemlerin alınmadığı anlaşılmaktadır” denilen raporda, ilk izlenimlere ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:

“TTK tarafından işletilen Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi, havzadaki kömür rezervinin nispeten küçük bir bölümünü işletmekte olup, üretime devam edebilmek için maden sahasında alt kotlara doğru yönelmiştir. Alt kotlara doğru inildikçe gerek artan metan gazı oranı gerekse de diğer yapısal zorunluluklar ile ilgili alınmayan önlemlerin katliama yol açtığı değerlendirilmektedir.

Madenin uzun süredir eksik işçi ile işletilmekte olması, Amasra havzasında özelleştirme politikaları, bir Kamu İktisadi Teşekkülü olan TTK’nın personel politikası, yanmaya müsait damarların niteliklerinin değerlendirilmemesi, madendeki havalandırma sorunlarının saptanmış olmasına rağmen giderilmemesi, metan riskinin arttığı sabit olmasına rağmen bu riskin yol açacağı sonuçların göze alınması ve bir bütün olarak madenin fiziksel koşullarının zorlanması katliama giden sürecin önemli sebepleri olarak görünmektedir.

Madendeki yapısal eksiklikler, madendeki toz patlaması riski, metan gazından kaynaklanan riskler ile makine ve teçhizatın ekonomik ömrünü doldurmuş olanların modernize edilerek değiştirilmesi gerekliliği saptanmış olmasına rağmen, risk analizi yapılmadığı ve gereken önlemlerin alınmadığı anlaşılmaktadır.”

“BİR ÖNCEKİ VARDİYADAKİ İŞÇİLER GAZ KOKUSU NEDENİYLE ERKEN ÇIKARILDI”

Raporda, maden işçileri ve işçi yakınlarıyla yapılan görüşmelerde elde edilen izlenimlere de yer verildi. Raporun bu bölümünde şu izlenimlere yer verildi:

– İşçi yakınları, bir önceki vardiyanın gaz (metan gazı olduğu değerlendirilmektedir) kokusu nedeni ile erken çıkarıldığını ancak yine de bir sonraki vardiya için işçilerin madene indirildiğini belirtmektedir.

– İşçiler ve işçi yakınları, madenin kapanacağı veya özelleştirileceği yönünde söylentiler olduğunu, bu nedenle az işçi çalıştırıldığını belirtmektedir.

– Ocakta çalışan mühendislerin yaklaşık bir aydır yeraltına girmediği hususu sıklıkla dile getirilmiştir. Bu durumun sebebi ile ilgili farklı yorumlar yapılmaktadır: Bir yanda madenin çok riskli olması nedeniyle girmedikleri iddiaları varken, diğer yanda ise zaten özelleştirilecek olan madende yapılacak işleri anlamsız olarak değerlendirmeleridir. Mühendis kadrosunun yetersizliği ve mevcut mühendis sayısının sağlıklı bir işleyiş için yeterli olmadığı yönünde görüşler de mevcuttur.

AKP’li 20 yılda en az 30 bin 224 işçi hayatını kaybetti
AKP’li 20 yılda en az 30 bin 224 işçi hayatını kaybetti

– Madende gaz sensörlerinin sayısının az olduğu ve büyük çoğunluğunun çalışmadığını dile getirenler olmakla birlikte, sorunun gaz sensörlerinin çalışmaması değil, bu sensörleri takip eden kişi sayısının azlığı olduğu da ifade edilmektedir. – Patlamanın, ölen barutçuya yıkılarak gerçek sorumluların cezalandırılmayacak olması endişesi de vardır. – Özellikle madenin geçmişini de iyi bilen eski işçiler tarafından, kuyu başlarında ve ocakta kullanılan teçhizatın çok eski olduğu ve bu durum bilinmesine rağmen yenilenmediği belirtilmiştir.”

“ENERJİ POLİTİKALARININ İŞÇİ CANINI BİR MALİYET KALEMİ OLARAK GÖRMESİ KATLİAMIN GÖZ GÖRE GÖRE GELMESİNE NEDEN OLMUŞTUR”

Raporda, inceleme yapan heyetin değerlendirmelerine de yer verildi. “Liyakatsiz ve tecrübesiz kişilerin kurumun yönetim kademesine atanmaları, alınması gereken önlemleri alma konusundaki basiretsizlikleri ve tercihleri; bir bütün olarak enerji politikalarının işçi canını bir maliyet kalemi olarak görmesi katliamın göz göre göre gelmesine neden olmuştur” denilen raporda, heyetin şu değerlendirmesi yer aldı:

“Başta Amasra TİM 2019 yılı Sayıştay Denetim Raporu’nda olmak üzere, alınması gereken önlemler daha önce dile getirilmiş olmasına rağmen, madende risk analizi dahi yapılmamıştır. İşçi sayısının azlığı nedeni ile pek çok galeride zamanında ve gereğince bakım onarım ile tamir tarama yapılamadığı, kesit daralması, taban kabarması olduğu, yolların bozulduğu, ocak içi nakliyatın aksadığı, etkin bir havalandırmanın yapılamadığı, bütün bunların öncelikle iş güvenliğini tehlikeye soktuğu bilinmesine rağmen hiçbir iş güvenliği önlemi alınmamıştır.

Madende toz patlaması riski ve metan gazından kaynaklı riskler olduğu bilinmesine rağmen; gaz ölçümleri sağlıklı şekilde yapılmamış, metan drenajı yapılmamış ve dinamit patlatma yöntemiyle üretime devam edilmiştir.

Bütün bu hususlar, bir kez daha, göz göre göre gelen bir katliam neticesinde 41 işçinin ölümü ve 6’sı ağır 11 işçinin de yaralanması ile sonuçlanan yeni bir sosyal cinayete yol açmıştır.”

“ETKİN BİR SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMESİ ZORUNLUDUR”

Raporda, cezasızlık pratiğinin yeni bir örneğinin yaşanmaması için etkin bir soruşturma yürütülmesinin zorunlu olduğu belirtilirdi. Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturma için 6 kişilik bir savcı ekibi oluşturduğu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın da 6 müfettiş görevlendirdiği belirtilen raporda, etkin bir soruşturmadan söz edilebilmesi için acil yapılması gerekenler şöyle sıralandı:

“- Madenin kontrolü TTK’dan alınmalı ve madenin ayakta tutulması için yapılması gereken bütün işlemlerin bağımsız ve tarafsız kişi ve kurumlar tarafından yapılması, bütün bu işlemlerin sürekli olarak video kayıt altına alınması sağlanmalıdır. Soruşturma aşamasında alınacak rapora itiraz edilmesi durumunda, Mahkeme tarafından keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması zorunluluğu dikkate alınarak, madenin kontrolü, en erken kovuşturma aşamasındaki keşif işleminin sonucuna kadar TTK’ya devredilmemelidir.

– Madenin güncel ve geriye dönük en az 5 seneyi içeren haritası temin edilmeli, kâğıt üstündeki haritanın gerçek duruma uygun olup olmadığı saptanmalıdır. Madende bulunan sensörler ve nitelikleri saptanmalı, sensör verilerinin ne şekilde takip edildiği belirlenmelidir. Bu kapsamda ve ötesinde, madende alınan herhangi bir işçi sağlığı önlemi var ise neler olduğu ve ne şekilde kayıt altına alındığı saptanmalı, bu saptama doğrultusunda bütün kayıt ve veriler ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu veri ve kayıtlara el konulmalıdır.

– Madende metan gazı ölçümleri yapılıp yapılmadığı ve yapılmakta ise bu ölçümlerin ne şekilde kayıt altına alındığı saptanmalı, bu saptama doğrultusunda bütün kayıt ve veriler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu veri ve kayıtlara el konulmalıdır.

– Madende metan drenajı yapılıp yapılmadığı, yapılmakta ise ne şekilde yapıldığı, kullanılan ekipmanın niteliği saptanmalı; metan drenajı yapılmakta ise drenaja ilişkin tutulan bütün kayıt ve veriler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu defter ve kayıtlara el konulmalıdır

– Teknik nezaretçi defterleri, daimî nezaretçi defterleri, top atım defterleri, gaz ölçüm kayıtları başta olmak üzere madenin işleyişine dair kayıtları içeren bütün defter ve belgeler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu defter ve kayıtlara el konulmalıdır.

– Havalandırma projeleri ile elektrik projeleri başta olmak üzere madene ait bütün projeler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.

– Patlama sonrası uzun süre devam eden yangının maden içine oksijen/hava girdiğinin kanıtı olması dikkate alınarak, havanın nereden ne şekilde girdiği; bu hava girişinin kaynağı belirlenmelidir. Hava girişinin yer üstü tasmanlarından (çökmelerden), eski imalat sahalarından, komşu rezervlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve bu unsurların patlamaya etkisi belirlenmelidir.

– Patlama sonrası civardan yangın tüplerinin toplandığı iddiası titizlikle araştırılmalı, yangın tüplerinin sayısına ve bakımlarının yapılıp yapılmadığına ilişkin kayıt ve belgeler ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.

– Madende risk analizi yapılıp yapılmadığı saptanmalı, risk analiz raporları ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.- Acil durum eylem planı yapılıp yapılmadığı saptanmalı, acil durum eylem planları ile ilgili olarak arama – el koyma kararı verilmeli, bu belge ve kayıtlara el konulmalıdır.

– İşçilere eğitim verilip verilmediği, kişisel koruyucu ekipmanların niteliklerinin neler olduğu, kişisel koruyucu ekipmanların niteliklerinin mevzuata ve daha önemlisi madenin koşullarına uygun olup olmadığı, madende tatbikat yaptırılıp yaptırılmadığı, acil durum iletişiminin ne şekilde sağlandığı, madende kaçış yollarının ve sığınma odalarının olup olmadığı saptanmalı ve bu saptamaların sonuçlarına göre bir sonraki soruşturma aşaması belirlenmelidir.

– Bütün bu işlemlerle eşgüdümlü olarak ve gecikmeksizin keşif yapılmalıdır. Görevlendirilecek bilirkişilerin bağımsız ve tarafsız olmasına, alanlarında uzman kişiler olmasına mutlaka dikkat edilmelidir. Keşif işlemi başta olmak üzere, bütün soruşturma işlemleri şeffaf şekilde yürütülmeli ve avukatları vasıtasıyla ailelerin keşif işlemine katılmaları sağlanmalıdır.

– TTK Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi yöneticileri ile TTK yöneticileri başta olmak üzere, hızlıca şüphelilerin ifadesi alınmalı; bu kişilerin konumları gereği her türlü delille temas ettikleri, personel listeleri başta olmak üzere her türlü belge üzerinde sınırsız yetkiye oldukları, savcılığa gönderecekleri belgeler ve cevap yazıları vasıtasıyla kimlerin şüpheli/sanık olduğu hususunda bile söz sahibi oldukları, amir sıfatını haiz olmaları nedeni ile tanıklık yapacak işçiler üzerinde baskı kurmalarının neredeyse kesin olması ve kamu görevlisi sıfatıyla halen maden sahası olan olay yerinde yapılacak her türlü işlemde emir veren pozisyonda olmaları dikkate alınarak şüphelilerin tutuklanmasına karar verilmelidir.”

“İDARİ VE SİYASİ TÜM SORUMLULAR TESPİT EDİLMELİ, ŞÜPHELİLER TUTUKLANMALIDI”

Yapılması gereken soruşturma işlemlerinin bunlarla da sınırlı olmadığı belirtilerek, son olarak şu değerlendirmeler yapıldı:

“Elbette bu sayılanlardan ibaret değildir. Etkin bir soruşturma için, bu işlemlerin sonuçlarının yol göstericiliği ile hareket edilmeli; idari ve yargısal pratik haline gelmiş olan cezasızlık pratiğinden vazgeçilmeli, sorumluluğun en alt kademe işçi ve mühendislere yüklenmesi kolaycılığına düşülmemeli, TTK Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi yöneticileri ile TTK yöneticileri başta olmak üzere idari ve siyasi tüm sorumlular tespit edilmelidir.

Katliamın üzerinden henüz üç gün geçmiş olmasına ve savcılığın elindeki imkanlara sahip olmamamıza rağmen, bir kez daha bir maden katliamında olası kastla insan öldürme suçunun işlendiğine tanıklık ediyoruz. Tüm sorumlular, katliamın oluşuna uygun şekilde, olası kastla insan öldürme suçundan yargılanmalı, yargılama işlemlerinin sağlıklı şekilde yürütülebilmesi için şüphelilerin tutuklanmasına karar verilmelidir.

Etkin soruşturma yükümlülüğünün bir gereği olarak, soruşturma dosyanın tarafı olan aileler ve avukatları ile şeffaf bir şekilde yürütülmeli, ailelerin avukatları vasıtası ile keşif başta olmak üzere bütün soruşturma işlemlerine katılmaları sağlanmalıdır.”

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir